"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI :2020/1937 Esas, 2023/1584Karar
HÜKÜM :Yeniden esas hakkında kurulan hüküm ile davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI :2019/648 E., 2020/61 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin ortağı olduğu ... Elektrik San. Tic. Ltd. Şti.'nin 17.01.2007 yılında tescil ile kurulduğunu, ancak vergi mükellefiyeti yaptırmadığını, kurulduğu tarihten itibaren de gayrı faal şirket olduğunu ileri sürerek, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) geçici 7. maddesi uyarınca kaydının silinmesi talebinin reddine ilişkin davalı Kurumun 13.11.2019 tarihli ve 84329644/128046-231259 sayılı kararının anılan Kanun'un 34. maddesine göre kaldırılmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sicil kayıtlarında yapılan incelemede kapatılması talep edilen şirketin tasfiye işlemlerini başlatmamış olduğunun tespit edildiğini, mevzuata uygun biçimde tasfiye sürecini tamamlayamayan şirketlerin sicilden terkininin ancak kesinleşen bir mahkeme kararı ile mümkün olabileceğini, resen terkin sürecinin ise belirli kriterlerin varlığı halinde uygulanan bir süreç olduğunu, şirketin bu kriterleri taşımadığını, vergi kaydının yapılmamış olmasının da sonucu değiştirmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, tasfiye sürecini tamamlamamış ve hakkında tasfiye ile fesih konusunda kesinleşen bir mahkeme kararı bulunmayan dava dışı şirketi sicilden terkin edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının, herhangi bir kişi, kurum ya da kuruluş tarafından bildirim yapılması üzerine veya re'sen hareket edip yasada öngörülen işlemleri yaparak terkini istenen şirketin terkin şartlarını taşıyıp taşımadığını araştırması gerektiği, mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrasının "d" bendi uyarınca, sebep her ne olursa olsun beş yıldır genel kurul toplantısı yapılmayan limited şirketler yönünden de re’sen terkin işlemi yapılması zorunluluğu öngörülmüş olup; somut olayda da son beş yıldır toplantının yapılmamış olması, şirketin kuruluşundan itibaren vergi kaydı bulunmadığı gerçeği karşısında davalı kurum kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine hükmolunmasının isabetsiz olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması sureti ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı kurum vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, Ticaret Sicili Müdürlüğü kararına karşı itiraz istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Dava, Ticaret Sicil Müdürlüğü kararına itiraz istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinde öngörülen sürenin 01.07.2015 tarihinde sona ermesine rağmen bu süreçte madde kapsamına girip de ticaret sicilinden kaydı silinmeyen dava dışı şirket ortaklarının 23.10.2019 günü Ticaret Sicil Müdürlüğüne yaptıkları başvurunun davalı yanca reddedilmesinin haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Kanun'un Geçici 7 nci maddesinin birinci fıkrasında, 01.07.2015 tarihine kadar (a), (b), (c), (d) ve (e) bentlerinde sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı hüküm altına alınmış olup, belirli koşulların varlığı hâlinde şirketler, ilgili mevzuattaki tasfiye usullerine uyulmaksızın hızlı bir şekilde ticaret sicilinden terkin edilebilecektirler. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise birinci fıkranın belirtilen bentlerinde özellikleri taşıyan şirketlerin ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünce re'sen veya herhangi bir kişi, kurum ve kuruluş tarafından kanıtları ile birlikte bildirimleri de kapsayacak şekilde sicil kayıtlarının incelenmesi ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere kanun koyucu 01.07.2015 tarihine kadar olmak kaydı ile gerek Ticaret Sicil Müdürlüğüne gerekse de kurum ya da kişilere tespit ve bildirim yükümlülüğü yüklediği, şirket ortaklarının son tarihe kadar bildirim yükümlülüklerine uygun davranmadıkları, bu zorunluluğun yalnızca Ticaret Sicil Müdürlüğüne ait olduğunun söylenemeyeceği, 01.07.2015 tarihinin son gün olduğu, bu tarihten sonra geçici 7 nci maddede sayılan hallerin gerçekleşip gerçekleşmediğine göre değil, anılan Kanun'un tasfiyeye ilişkin belirlenen diğer şartlarının yerine getirilip getirilmemesine göre hareket edilmesi gerektiği, somut olayda 6102 sayılı Kanun'un 643 üncü maddesi yollamasıyla 536 ile 546 ncı maddelerinde düzenlenen tasfiyeye ilişkin hükümlerdeki koşullara göre değerlendirme yapılabileceği, bu maddeler gereğince terkini talep edilen dava dışı şirketin tasfiye işlemleri tamamlanmayıp, gerekli diğer prosedürlerin yerine getirilmediği gözetilmeden, davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup kararın bozulması gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.