Logo

11. Hukuk Dairesi2024/4695 E. 2024/8718 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin marka tescil başvurusuna yapılan itirazın reddi üzerine, bu kararın iptali ve tescil halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin, davacı şirketin tanınmış şekil markasının ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil ettirmek üzere başvuruda bulunmasının kötü niyetli tescil teşkil ettiği ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6. maddesine aykırılığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/316 Esas, 2023/295 Karar

HÜKÜM : Davanın kabulü

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 2011/27071, 104349, 2000/11226, 2007/39883, 2012/107226, 2007/27603, 157102, 2011/27072, 2004/43483, 2015/55030 sayılı "şekil", "şekil", "şekil", "şekil", "şekil", "şekil", "şekil", "şekil", "şekil", "şekil" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu marka ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “...+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2017/03999 kod numarasını alan başvurunun, Resmi Marka Bülteninde ilânı üzerine müvekkili tarafından Markalar Dairesi Başkanlığına itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili şirketin 1924 yılında kurulmuş yurtiçi ve dışında tanınmış, saygın ve köklü bir kuruluş olarak dünyaca meşhur ... markası üzerinde tescilli hak sahibi olduğunu, tanınmış marka siciline kayıtlı bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkile ait itiraza mesnet markalar ile benzer olduğunu ve iltibas yarattığını, müvekkili şirket markaları üzerinde yapılan ufak oynamalarla davalı markasının tasarlandığını, davalı markasının saat yönünde 180 derece çevrilmiş hâlinin davacı markalarına ayniyet derecesinde benzediğini, bu tarz kullanımlara hep rastlandığını, örneğin EUIPO nezdinde tescile konu edilen 5912803 sayılı markanın ayakkabılar üzerinde ters şekilde kullanıldığını, davalı markasının davacı markalarının serisi gibi algılanacağını, davalı kullanımlarının da iltibası kuvvetlendirdiğini, davalının dava konusu markayı tescil edildiği gibi de kullanmadığını, marka işaretinde yer alan ... ibaresinin şekilden başka bir yerde kullanıldığını, davalının kötü niyetli olduğunu, markanın ününden yararlanma amacıyla hareket ettiğini, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek YİDK’in 2018-M-151 sayılı kararının iptaline, başvurunun tescili hâlinde hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın davacı tarafından spor ayakkabılar üzerinde kullanılan süslemelere ilişkin bir nevi tekel yaratma amacı ile ikame edildiğini, bu durumun hakkın kötüye kullanımı olduğunu, dava konusu şekil markalarının birbirlerinden farklı olduğunu, ürün üzerindeki kullanımların da bu farklılığı artırdığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/3422 E. ve 2006/5739 K. sayılı kararında, davacının davasına dayanak olarak gösterdiği Adidas marka şeritlerin 2 ve 4 şeritli olarak Kinetix markalı ürünler üzerinde kullanılması üzerine açılan emsal davada, ürünün nihai tüketiciler nezdinde karışıklık yaratacak şekilde markasal kullanım sayılmasının mümkün bulunmayacağına karar verildiğini, spor ayakkabılar üzerinde farklı tasarımlarda şeritlerin birçok ayakkabı üreticisi tarafından kullanıldığını, bu süslemelerin Yargıtay kararında ifade edildiği gibi bir nevi ürünün özelliğinden kaynaklandığını, bu sebeple bu kullanımın kimsenin tekeline bırakılamayacağını, ilgili tüketici kesiminin de ürünü tercih ederken ürün markasına karşı ilgi gösterdiğini, markanın ürün üzerinde kullanımı ile ilgili bilinç düzeyinin yüksek olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25.01.2023 tarih ve 2021/5849 E., 2023/531 K. sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu, davacının itirazına gerekçe markaları "Şekil" unsuru içeren "Pozisyon" markaları niteliğinde olduğu, somut olayda davacının itiraz gerekçesi "Şekil" markalarının davalı başvurusuna konu markada, önemsiz bir çıkıntı dışında neredeyse ayniyete yakın benzerlikte kullanıldığı, davalının savunmasında bu tür şeritlerin süsleme amaçlı olarak yaygın kullanıldığı savunulmuş ise de davalının kullandığı şeridin sıradan düz bir şerit olmayıp davacının tanınmış şekil markasının kopyaya yakın benzeri olduğu, davalının ayakkabıda ilaveten kendi ... markasını kullanmasının ve hatta bu markanın da tanınmış olmasının markada iltibası önleyici etkiye sahip olmadığı, tüketicinin ... markasında görmeye alışık olduğu formu davalının markalı ürününde gördüğünde davacının markasının kullanılmasına izin verdiğini, dolayısıyla firmalar arasında bir ortaklık veya ekonomik ilişki olduğunu, hatta şekil markasını ayakkabının sahibi davalı firmaya devrettiğini düşünebileceği, dava konusu markada kelime unsurunun yer almasına rağmen kullanım itibariyle şekil unsurunun ön planda olduğu, bu nedenle taraf markalarının benzerlik taşıdığı bu nedenle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca kabulünün gerektiği, davacı tarafın, kötü niyetli tescile de dayanarak ayrı davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ettiği, Türk marka uygulamasında marka tescilinde kötü niyetin varlığının hem bir tescil engeli hem de bir hükümsüzlük sebebi olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca da kabul edildiği, nitekim 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasında kötü niyetle başvuru hükümsüzlük sebebi olarak düzenlendiği, ancak Kanun'da hangi hallerin kötü niyetli başvuru sayılacağı belirtilmediği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi uygulamalarında (17.07.2008 tarihli ve 11-501/507 sayılı kararı) tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının son derece orijinal şekil markasının birebir kopyası veya ayırt edilemeyecek ölçüde bir benzerinin tescili başvurusunda bulunulması kötü niyetli başvuru olarak kabul edildiği, somut olayda davacı ile aynı sektörde bulunan davalının, davacıya ait markadan haberdar olmaması, ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, binlerce farklı şekil markası tescili imkanına rağmen davalının davacının Türkiye'de, yurtdışında ve WIPO nezdinde tescilli şekil markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzerini tescil ettirmesinin, marka hukuku anlamında bir kötü niyetli tescil olarak değerlendirildiği, bozma gerekçesi doğrultusunda davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK'in 2018-M-151 sayılı kararının iptaline, 2017/03999 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, hüküm davalı TÜRKPATENT vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalının 25 inci sınıfta 2017/03999 sayılı ve "...+şekil" ibareli marka başvurusuna karşı davacının yapmış olduğu itirazın, nihai olarak YİDK'in 2018-M-151 sayılı kararı ile reddi üzerine anılan kararın iptali ve tescil edilmiş olması hâlinde davalı markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı TÜRKPATENT vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 05.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.