"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/81 Esas, 2024/187 Karar
HÜKÜM : Asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karşı davanın kısmen kabulüne
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararı, Yargıtayca duruşma istemli davalı-karşı davacı vekili tarafından, duruşmasız olarak davacı-karşı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'ün uzun yıllardır ... ibareli programları icra ettiğini, 2008/27506 numaralı ... ile ... ibareli markanın davacı şirket, 2012/88726 numaralı ... ibareli markanın ise davacı ... adına tescil edildiğini, markanın tescil edildiğini, davacı şirkete ait ...'le ... markalarına davalı yanca Eylül 2016 tarihinde 14 bölümlük ... isimli televizyon programı yoluyla tecavüzde bulunulduğunu ileri sürülerek davalı yanca yapılan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, üç kat tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Karşı davacı vekili dava dilekçesinde; ibarenin müvekkili şirket tarafından ilk olarak 2008 yılında kullanıldığını, davacının markasını tescil tarihinin ise 2012 yılı olduğunu, bu ibareye müvekkilinin ayırt edicilik kazandırdığını ileri sürerek 2012/88726 no.lu davacı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; ... markasının ilk kez kullanılmasının davacıların tescilinden çok önce müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, 2008-2009-2010 yıllarında ... kanalında "..." "Bayramda ..." adlarıyla aynı içerikte program yapıldığını, davacı gerçek kişinin tescil tarihinin ise 2012 olduğunu, davacının sunucu olarak yer aldığı ...'le ... isimli programın müvekkili ile aynı grupta yer alan ... TV kanalında 2013-2014 sezonunda yayınlandığını, davacının önceki programlara dava açmadığını, aynı grubun başka bir TV kanalıyla ticari ilişkiye girdiğini, 2016 yılında yayınlanan programa karşı dava açtığını, davacıların tescil ettiği markalar sözcük markası olmasına karşın müvekkili şirketin programında kullandığı ibare sözcük+şekil biçiminde olduğunu, ...'ün tescil ettirmiş olduğu ibareyi tek başına kullanmadığını, her daim kendi adı ile birleştirmek suretiyle kullandığını, davalının böyle bir kullanımının bulunmadığını, ... ibaresinin jenerik bir isim olup özgün ve orijinal olmadığından ayırt edici bir vasfı bulunmadığını, sohbet programında böyle bir ibarenin kullanılması, ibarenin zayıf niteliği karşısında ortalama tüketici nezdinde karışıklığa neden olacak nitelikte de bulunmadığını savunarak asıl davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Karşı davada davalı vekili cevap dilekçesinde; karşı davacının cevabında müvekkilinin kullanımından haberdar olduklarına dair beyanı bulunduğunu, sekiz yıl sessiz kaldıktan sonra bu davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu, davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini savunarak karşı davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın kesinleştiği, karşı dava yönünden yapılan incelemede davalı ... adına 2012/88726 nolu ''...'' markasının mutlak ret nedenlerine göre hükümsüzlüğüne ilişkin verilen kararın davalı ... yönünden kesinleşmiş ise de, karşı davada karşı davalı olan diğer şirket yönünden, şirketin marka üzerinde malik olmadığı ve bu hususun Yargıtay Bozma ilamında da belirtildiği gerekçesiyle asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karşı davanın davalı ... yönünden kabulüne, davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı ... vekili ve davalı-karşı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
Asıl dava, marka hakkında tecavüz nedeniyle tazminat, karşı dava ise marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 5 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı-karşı davalı ... vekili ve davalı-karşı davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekili ve davacı-karşı davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı davalı-karşı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, alınmadığı anlaşılan 427,60 TL temyiz ilam harcı ile 2.107,80 TL temyiz başvuru harcının temyiz eden davacı-karşı davalı ...'den alınmasına, 25.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.