Logo

11. Hukuk Dairesi2024/585 E. 2024/8889 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Maden ruhsatı devir sözleşmesi kapsamında davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıya teslim edildiğinin kanıtlanamaması ve davacının tazminat talebinin sözleşme koşullarının gerçekleşmemiş olması nedeniyle reddedilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/780 Esas, 2023/978 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/455 E., 2022/51 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile ihbar olunan vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında imzalanan 22.02.2008 tarihli maden ruhsatı devir ve satış sözleşmesiyle maden sahası ruhsatının, maden sahasında bulunan kömür rezervlerinin çıkarılması ve işletilmesi hakkı müvekkili yedinde saklı tutularak devredildiğini, sözleşme gereğince müvekkilinin sözleşmenin imzasından itibaren 6 yıl kömür rezervlerinin kullanılması konusunda hiç bir hak talep etmeyeceğinin de kararlaştırıldığını, bu süre içinde müvekkilinin söz konusu sahaya girmediğini, davalının bu sahada uranyum cevherini arayıp çıkarmak istediğinden ve uranyum linyit kömürüyle aynı şekilde IV.grupta yer aldığından ayrıca ruhsatlandırma yapılamadığı için bu yola başvurulduğunu, süreç içinde yasada değişiklik yapıldığını ve linyit kömürü ile uranyum cevheri için ayrı ruhsatlama işlemlerinin yapılabilir hale geldiğini ancak davalının sadece artık VI. grupta yer alan uranyum cevheri araması için Migem nezdinde intibak işlemlerini yaptırarak kendi adına ruhsat aldığını, kömür hakları ile ilgili ruhsatlama işleminin yaptırılmayarak (kömür haklarını hariç tutarak) maden arama ruhsatını yenilediğini, müvekkilinin sözleşmeye konu sahadaki IV. grupta yer alan linyit kömürü cevherini arama ruhsatına konu sahanın ihaleye açık hale getirildiğini ve ilgili birimce ihaleye çıkarılarak dava dışı şirket uhdesinde ruhsatlandırıldığını, böylece davalının uhdesinde tutması gereken sahada müvekilinin linyit kömürü işletme hakkını kaybettiğini, müvekkilinin davalının bu işlemleri nedeniyle sahada bulunan 200.000 ton linyit kömürünü çıkartamayacağını, müvekkilinden davalıya devredilen maden ruhsatının süresi 5 yıllık olmasına rağmen taraflar arasındaki sözleşmenin 6 yıl sonrasında müvekkiline linyit kömürü çıkarma hakkının devrini kararlaştırmakla dahi linyit kömürü çıkarmak için ruhsatın yenilenmesiyle davacının yükümlü olduğunun anlaşıldığını, ancak davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek müvekkilinin zararına sebep olduğunu ileri sürerek davalının sözleşmeye aykırı davranışları ile zarara uğrayan müvekkilinin şimdilik 20.000,00 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ruhsat kaybının müvekkilinin sözleşmeyi ifa etmemesinden kaynaklanmadığını, sözleşmenin devamı sırasında Maden Kanununda değişiklik yapılarak maden işletme gruplarının değiştirildiğini, kömür madeninin başka bir gruba dahil olduğunu ve hak sahiplerine intibak işlemleri için süre verildiğini, bunun da davacı tarafından yapılması gerektiğini, kömür ile ilgili tüm tasarruflarının davacı şirkette olduğunu, yapılan devir sözleşmesinde bunun belirlendiğini, ancak davalının yasaya göre öngörülen intibak işlemlerini yapmadığını, müvekkiline de herhangi bildirimde bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini ve maden ruhsatının hali hazırda sahibi ... Madencilik Ltd. Şti.'ye davanın ihbarını talep etmiştir.

2.İhbar olunan ... Madencilik Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından Migem'e başvurularak uranyum için ayrı bir ruhsat alındığını, kömür sahasının ruhsatı için davacının ruhsatlama işinin müvekkilini ilgilendirmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında imzalanan 22.02.2008 tarihli maden arama ruhsatının devri ve satışı sözleşmesiyle, söz konusu sahadaki davacıya ait IV. grup maden arama ruhsatının davalıya devredildiği ancak saha içinde bulunan linyit kömürüne ilişkin hakların devredilmediği, davacının sözleşme tarihinden itibaren altı yıl süre ile sahada linyit kömürü çıkarma işlemi yapmayacağı, davalının sahada yaptığı aramadan sonra bulduğu maden cevherinin davacının linyit kömürü üretimini tamamen imkansız kılması durumunda davacıya KDV dahil 200.000 USD karşılığı TL'nin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ruhsat devrinden kısa bir süre sonra 16.04.2009 tarihinde davalının söz konusu ruhsatı ihbar olunana davacı ile yapılan sözleşmedeki hak ve yükümlülükleri ile birlikte devrettiği, devir işleminden davacı haberdar edilmediğinden davalının sözleşme kapsamında davacıya karşı yükümlülüklerinin devam ettiği, ihbar olunanın sahada yaptığı çalışmada uranyum cevheri tespit ettiği ve 2010 yılında Maden Kanunda yapılan değişiklik ile linyit kömürü ve uranyum madenleri için ayrı ruhsatlandırma yapılabilmesinin önünün açılması üzerine adına intibak işlemini yaptırarak 22.02.2012 tarihinde uranyum arama ruhsatı aldığı, ancak kömür ruhsatı intibak işlemini yaptırmadığı, saha ruhsatının bu yönüyle boşta kaldığı ve ilgili makamca yapılan ihale ile üçüncü kişiye satıldığı, bilahare ihbar olunanın bu sahadaki uranyum üretimini çözelti madenciliği yöntemi ile yapmayı planlaması ve bunu Maden Kanunun 24. maddesi gereğince Maden İşleri Genel Müdürlüğüne iletmesi üzerine ihbar olunan adına 07.10.2013 tarihinde VI. grup İşletme Ruhsatı düzenlendiği, ihbar olunanın 3. kişi adına olan kömür arama ruhsatının uranyum üretimini olumsuz etkileyeceğinden bahisle yaptığı başvuru üzerine 3.kişi ruhsatının da iptal edildiği, bu aşamadan sonra ihbar olunanın sahada işletmeye geçmesi için gerekli işletme izni verilmeden, dava tarihinden sonra, İlgili Bakanlıkça 2840 sayılı Kanunun 2. maddesinde yer alan emredici hüküm gereğince uranyum madeninin işletilmesinin özel hukuk kişilerine verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle işletme ruhsatının tesis edildiği tarihten itibaren iptal edildiği, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na ihbar olunanın dava konusu sahada uranyum madeni işletip işletmediğinin sorulduğu ve cevaben ihbar olunana işletme izni düzenlenmeden işletme ruhsatının iptal edildiğinin bildirildiği, davacının söz konusu sahada linyit kömürü çıkarmasının gerek ruhsat kaybı ve gerekse de dava tarihi itibariyle söz konusu sahada ihbar olunan 3.kişinin çözelti madenciliği suretiyle uranyum işletmesi için ruhsat alması nedeniyle imkansız hale geldiği ve taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesinin (a) bendi gereğince; davalının davacıya KDV dahil 200.000 USD karşılığı TL tazminatı ödemesi gerektiği anlaşılmış ise de, sözleşmenin 2. maddesinin (c) bendi gereğince söz konusu tazminatın davalının işletmeye karar vereceği maden cevherinin üretilmesi ve satışının gerçekleştirilmesi sureti ile elde edilecek kardan ödeneceği şartının da konulduğu, dosya kapsamında ruhsatın devredildiği ihbar olunan şirketin uranyum işletmesi ruhsatının henüz işletmeye izin verilmediği aşamada iptal edildiği, yani maden işletmesine geçilip kar elde edilemediği, tazminatın ödenmesi için gerekli olan ikinci koşulun da gerçekleşmediği, bu aşamada davacının sözleşme kapsamında kararlaştırılan tazminatı talep edemeyeceği, yine sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde taraflarca sözleşme kapsamında var olduğu kabul edilen 200.000 ton linyit kömürünün çıkartılamaması halinde, davacının uğrayacağı zararın en fazla 200.000 USD karşılığı TL olarak kararlaştırdığı anlaşılmakla davacının ayrıca bir zarar talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hükme karşı davacı vekili ve ihbar olunan vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davalıya teslim edildiğinin kanıtlanamadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddinin gerektiği, ihbar olunanın istinafına gelince yanında katıldığı davalı tarafça karar istinaf edilmediğinden ve aleyhinde de hüküm kurulmadığından ihbar olunan vekilinin istinaf talebinde hukuki yararı olmadığı, bu nedenle istinaf isteminin reddinin gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili ve ihbar olunan vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; maden ruhsatı devir sözleşmesi kapsamında davacının sözleşmeye aykırılık nedeniyle davacının talep edebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 27 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bir davada kararı temyiz etme hakkı, yalnız taraflara veya hüküm ile kendisine mükellefiyet yüklenen veya bir hakkı ihlal edilen kimseye veyahut kanunun açıkça belirttiği mercilere aittir. Temyiz isteminde bulunan ... Madencilik Ltd. Şti. davada ihbar olunan sıfatını haiz olup ihbar eden tarafın temsilcisi olarak davaya katılmamış ve aleyhine de hüküm kurulmamıştır. O halde, ihbar olunan ... Madencilik Ltd. Şti. vekilinin kararı temyiz etmede hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

2.Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle ihbar olunan şirket vekilinin temyiz dilekçesinin reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ihbar olunana iadesine, 11.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.