"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla)
SAYISI : 2023/5 Esas, 2024/3 Karar
HÜKÜM : Ret
Bölge Adliye Mahkemesi (İlk Derece sıfatıyla) kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 10 Ekim 2019 tarihinde müvekkil şirket ile davalı arasında sözleşme imzalandığını, 2.400.000,00 euro karşılığı davalıya 21.01.2020 tarihinde 500.000,00 euro, 27.02.2020 tarihinde 1.800.000,00 euro ödeme yapıldığını, 2.400.000 euro iken aynı iş için aslında iki tane daha düşük teklif verildiği halde davalı ile sözleşme yapıldığı, 23.03.2020 tarihinde 50.000,00, 30.03.2020 tarihinde 50.000,00, 31.03.2020 tarihinde 50.000,00 euro olmak üzere davalı tarafından müvekkil şirket elemanı ... hesabına 150.000,00 euro havale edildiğini, bu paranın akıbeti araştırıldığında şirket müdürü ... adına gönderildiğinin tespit edildiğini, davalı şirket sahibinin şirket müdürü ile ortak hareket ederek davacı şirketi dolandırarak şirkete zarar verdiği dekontlarla sabit olduğundan 150.000,00 euro müvekkil şirket zararının karşılanması gerektiği halde hakem tarafından yapılan yargılama sonucu taleplerin reddedildiğini, hakem tarafından; ödenen 150 bin Euronun danışmanlık ücreti olduğu, davalının dürüstlük kuralına aykırı davrandığının ispat edilemediği, aldatıcı eylem bulunmadığı, aldatmanın ispatlanamadığı gibi hususlar kabul edilerek haksız fiil sorumluluğunun bulunmadığından taleplerin reddedildiğini, ortada 150 bin euro bir ek ödeme olduğu sabit olup, dekontlarda da görünmekle bu bedelin neden ödendiği ve neden ödenirken açıklama yapılmadığı açıklanmadığını, 150.000,00 euronun İlhami tarafından Ayhan Köroğlu'na gönderilmiş olup, davalı taraf bunun kendi aralarındaki ilişki olduğundan bahsettiğini, ancak gerek ... gerekse de ... müvekkil şirket çalışanı olup, aralarında alacak verecek ilişkisi olmasının mümkün bulunmadığını, ödenen bedel 150.000,00 euro olup maaşlı çalışanların bu kadar yüksek bedelle iş yapmasının borçlanmasınında hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, en iyi teklif davalınınmış gibi gösterilerek Ayhan Köroğlu 150.000,00 euro alarak bu sözleşmenin 2.400.000,00 euro karşılığı imzalanmasını sağladığını, sözleşme kavramı sözleşmeden öncesi, kurulma anı ve sözleşme sonrası olmak üzere bir bütünü ifade etmekte olup, şirketin talep ettiği zararın temelinin sözleşmeye dayandığını,paranın zaten sözleşme kurulma aşamasında verildiğini, bu durumunda sonradan ortaya çıkarıldığı,hakemce haksız fiil sorumluluğu ispatlanamadığından davalının sorumlu olmayacağının kabul edildiğini,savcılıkta aynı konuda soruşturması yapılan ve alınan ifadelerde kabul edilen ayrıca ses kayıtları ile de kabul edilen bir olgunun mevcut olduğunu, 500.000,00 euro daha sonrada mal bedeli olarak 27.02.2020 tarihinde 1.800.000,00 euro ödenerek sözleşme gereği yerine getirildiğini sözleşmeyle bağlantılı 150.000,00 euro ödendiğinden davalının davanın haksız fiile dayalı olduğu ve tahkime tabi olmadığı iddia yersiz olup, ödeme tarihleri de 150.000,00 euro zararın sözleşme ile ilgisinin olduğunu kanıtladığını, bu nedenle şirketin zarar ettiğinin ortada olduğunu belirterek kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tarafların, sözleşmede kararlaştırıldığı üzere uyuşmazlığı barışçıl yollarla çözme yoluna gittiğini, ancak davacının da dilekçesinde belirttiği üzere bu yolla bir sonuca varılamadığını, davacının kendi isteği ile tahkim yargılaması yoluna gittiğini, davacının dilekçesinde belirttiği "anlaşma olanağı"nın olmadığı hem kendi dilekçesindeki "anlaşma yapılamamıştır" şeklindeki ifadesinden hem de anlaşma yapılamaması üzerine tahkim yargılamasının Davacı tarafından başlatılmasından anlaşılabildiğini, iddiaların hakem kararının esasına ilişkin olduğunu, dolayısıyla bu iddiaların hakem kararının iptali davası kapsamında bir iptal sebebi olmasının hukuken mümkün olmadığını, aleyhe olan tüm iddiaları/hususları reddetmekle birlikte, davacının, "iki adet daha düşük teklif" bulunduğundan bahsettiğini ancak hakem kararında da tespit olunduğu üzere bu tekliflerin varlığının hiçbir zaman davacı tarafından tahkim sürecinde kanıtlanamadığını ve zararın oluşmadığının hakem tarafından tespit edildiğini, davacının, dava dilekçesinde 2.250.000,00 euro'ya yapılabilecek bir işin, şirket müdürüne 150.000,00 euro verilerek, 2.400.000,00 euro'ya yaptırıldığından bahsettiğini, söz konusu işin zaten 2.250.000,00 euro'ya yapılabilir durumda iken müvekkilinin doğrudan bu miktar üzerinden yapmak yerine bir kişiye hukuka aykırı olarak 150.000,00 euro verip, sonrasında işi 2.400.000,00 euro'ya yapmanın mantığı olmadığını,ceza soruşturmaları, kovuşturmaya yer olmadığı kararlarıyla sonuçlanıp kesinleştiğini, davacının, müvekkili şirket hakkında, Linkedin uygulaması üzerinden Müvekkili şirketin itibarını zedelemek üzere yaptığı kötüniyetli paylaşımlara karşın davacıya, Giresun 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2021/163 E., 2022/337 K. nolu dosya kapsamında açılan davada, müvekkili lehine tazminata hükmedildiğini, davacının, dava dilekçesindeki iddia ve açıklamalarının tek bir husus hariç tamamının hakem kararının esasıyla ilgili olarak hakemin hukuk kurallarını uygulamak suretiyle, iddiaların mesnetsiz olduğunu tespit ederek, verdiği kararla ilişkili olduğunu, davacının, hakem kararı kavramını ve hakem kararının iptali davasının amacını saptırmaya çalıştığını düşünmekle birlikte hakem kararına karşı açılan iptal davasında, HMK ve ilgili mevzuat çerçevesinde ulusal mahkemenin esasa ilişkin bir değerlendirme yapmayacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesinde tahkim şartı bulunduğu, ancak davacının iddiasının satım sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olmadığı, tahkim davasında ileri sürülen iddianın ileri sürülüşü bakımından davada talebin tahkim şartı barındıran satış sözleşmesi kapsamında kalmadığı, ancak davacı vekilince hakem kararının bu sebeple iptali istenilmediği gibi, hakemin yetkili olduğu kabul edilerek tahkim başvurusunda bulunulduğu, bu yolda bir iptal sebebi ileri sürülmediği, davacının iptal sebeplerinin hakemin doğru karar vermediği, davalının zarardan sorumlu tutulması isteğine ilişkin olduğu, bu nedenle hakemin tahkim sözleşmesi dışında kalan bir hususta karar verdiğine ilişkin iptal sebebi ileri sürülmediğinden bu hususun resen nazara alınmadığı, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 15. maddesinde yer alan sınırlı iptal nedenlerine bağlı kalınarak inceleme yapılması gerekliliği karşısında davacı tarafça ileri sürülen hakem kararının esasına ilişkin iptal nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4686 sayılı Kanun'un 15 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ: Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.