Logo

11. Hukuk Dairesi2024/963 E. 2025/1790 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Limited şirket ortaklarının haklı nedenlerle ortaklıktan çıkma ve kar payı alacaklarının tahsili talepleri.

Gerekçe ve Sonuç: Kâr payı dağıtımına ilişkin genel kurul kararı olmadığı ve ortaklar arasındaki anlaşmazlıkların şirketin devamını imkansız hale getirecek nitelikte haklı bir sebep oluşturmadığı değerlendirilerek ilk derece mahkemesinin davayı reddeden kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanması, Yargıtay tarafından da uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI :2022/1173 Esas, 2023/1263 Karar

İLK DERECE MAHKEMESİ :Gaziantep 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI :2020/596 E., 2022/400 K.

BİRLEŞEN DAVA : Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/16 E.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak asıl ve birleşen davada davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 11.03.2025 günü hazır bulunan asıl davada davacı vekili Avukat ... ve birleşen davada davacı vekili Avukat .... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Avukat ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin ortağı olan müvekkiline şirketin işleyişine dair bilgi verilmediği gibi yaklaşık dört senedir şirketin genel kurulunun toplanmadığını, müvekkiline karşı diğer iki ortağın birlikte hareket ederek şirkette hakim duruma geldiklerini, Gaziantep 1. Noterliğinin 10145 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hesapları inceleme ve birikmiş kâr payını almak için ihtarname keşide edildiğini, Gaziantep 10. Noterliğinin 10199 yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesiyle müvekkiline defalarca şirket müdürleri tarafından şifahi olarak genel kurula çağrı yapıldığı, ancak müvekkilinin mazeretsiz olarak katılmadığının belirtildiğini, böyle bir davet ya da şifahi çağrının söz konusu olmadığını, davalı şirket tarafından müvekkiline gönderilen olağan genel kurul toplantı davetiyesinin şekli doğru olsa dahi içeriğinin yanlış olduğunu, davetiyede toplantı gündemi, mali denetim raporu, yeminli mali müşavir raporu ve defterlerin incelenebileceği yer ve zaman gibi hususların belirtilmediğini, buna rağmen toplantıya katılım sağlandığını, ancak toplantı esnasında gerginlik yaşandığını, defter incelemesine izin verilmemesi karşısında dava açıldığını ve şirket defter ve belgelerinin incelenmesinin talep edildiğini, Mahkemece şirket ticari defterlerinin ve belgelerinin incelenmesine karar verildiğini, verilen kararın icraya konulmasına rağmen defter ve belgelerin icra müdürlüğüne teslim edilmediğini, müvekkilinin 2.961.357,60 TL'lik ana para kâr alacağı bulunduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından ayrılmasına izin verilmesini, şirketten alamadığı kâr payının ödenmesi gerektiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, ayrılma akçesinin gerçek değerinin tespiti ile 11.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.

2.Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin ortaklarından olan müvekkilinin 16.03.2015 tarihinden bu yana münferiden şirketi temsile yetkili müdür olarak gözükse de fiilen şirketin işleyişinde yetkisi olmadığını, davalı şirketin kendi imkanları ile herhangi bir kredi kullanmaksızın ticari faaliyetine devam ettiğini, ortaklar arasında sorunlar yaşandığını, davalı şirket tarafından bugüne kadar ortaklarına herhangi bir kar payı dağıtılmadığını, genel kurul toplantısı yapılmadığını, ortaklık ilişkisinin müvekkili yönünden çekilmez bir hal aldığını ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına, müvekkilinin alacaklarını kapsayacak biçimde şimdilik 100.000,00 TL'lik ayrılma payı alacağının ve 80.000,00 TL'lik kâr payı alacağının hak kazanıldığı günden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiştir.

3.Birleşen davada davacı asıl ile vekili sundukları ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde 100.000,00 TL olarak talep ettikleri ayrılma alacağı taleplerini ıslah ederek 18.050.373,53 TL'ye yükselttiklerini, taleplerinin kabulü ile ortaklıktan çıkmaya karar verilmesi hâlinde ayrılma payı alacağı olarak 18.050.373,53 TL ayrılma alacağına hükmolunmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının şirketin yöneticiliğini yaptığı döneme ilişkin savcılığa suç duyurularında bulunulması üzerine bu davayı açtığını, davacı tarafın bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmesi iddiasının ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafın şirket işleri hakkında bilgi alma ve inceleme hakkı mevcut olduğunu, müvekkili şirket müdürlerinin Gaziantep 10. Noterliğinin .... yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı vekilinin dilediği zaman belgeleri şirket merkezine gelerek inceleyebileceğinin ve genel kurul toplantısı yapılacağının bildirildiğini, davacının şirket yöneticiliği yaptığı dönemde .... isimli bir şahsa verdiği düzenleme şeklinde vekâletname ile müvekkili şirkete ait ....,.... plaka sayılı araçları üçüncü kişilere sattığını, bu satışlardan elde ettiği paraları şirket kasasına iade etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 08.12.2009 tarihinde kurulduğu, asıl davacı ...'in kuruluştan 02.01.2017 tarihine kadar şirket müdürlüğü yaptığı, birleşen davacı ...'ın ise dava tarihi itibariyle de müdürlük görevini yürüttüğü, her iki davacının da müdür olduğu dönemde kar dağıtımı yapılmadığı, nitekim dava tarihinden sonraki 01.09.2021 tarihli genel kurulda da davacı temsilcilerinin kar dağıtılmasını kabul etmedikleri, bu bağlamda kar payı dağıtılmamasının haklı sebep teşkil etmeyeceği, bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiğine yönelik iddianın genel kurulda gündeme getirilebileceği, genel kurulca bu talebin değerlendirilip haklı bir gerekçe olmaksızın reddedilmesi hâlinde ancak bilgi alma hakkının kullandırılmadığından söz edilebileceği, taraflar arasındaki husumetin, ortaklık ilişkisinin devamını objektif olarak çekilmez hâle getirecek ağırlıkta olmadığı, kar payının tahsili yönünden ise öncelikle kâr dağıtımı hususunda genel kurul tarafından alınmış bir kararın olması gerektiği, yine kâr payının dağıtımı konusunda ortaklar kurulu ya da genel kurul tarafından bir karar verilmemişse öncelikle anılan kurulların toplanması ve bu hususun karara bağlaması gerektiği, davaya konu yıllara ilişkin davalı şirketin ortaklar kurulunda kâr payı dağıtılmasına ilişkin bir kararın bulunmadığı, bu husus yerine getirilmeden mahkemece doğrudan kâr payının tahsili yönünde karar verilemeyeceği gerekçesiyle anılan talebin de reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm, asıl ve birleşen davada davacı vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 616/1-e hükmü uyarınca kâr payı dağıtılmasında yetkili organ olan genel kurulda kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadan kâr payı dağıtılmasının mümkün olmadığı, Mahkemece kâr payı ödenmesine yönelik talep bakımından asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından asıl ve birleşen davadaki davacılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddi gerektiği, birleşen davada davacı olan ...'ın sicil özetine göre halihazırda davalı şirketin ortağı ve yetkili müdürü olduğu, şirket hesabını yönetmeye yetkili olup genel kurul çağrısı ve kar payı dağıtım önerisi getirmeye yetkisinin olduğu, bu hususun ortaklıktan çıkma için haklı sebep olarak ileri sürülemeyeceği, dolayısıyla birleşen dava dilekçesinde ileri sürülen bu hususlar açısından haklı sebebin gerçekleştiği ispatlanamadığından birleşen davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, asıl davadaki davacının ise şirketin kuruluşundan 02.01.2017 tarihine değin şirket müdürlüğü yaptığı, anılan dönemlerde davacının kar payı dağıtım önerisi getirmeye yetkisinin olduğu açık olup bu durumun çıkmada haklı neden teşkil etmeyeceği, her ne kadar dava teorisine göre her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilebilirse de, davacıların sonraki hareketleriyle çelişkili davranışta bulunmamaları gerektiği, zira dava tarihinden sonra yapılan 01.09.2021 tarihli genel kurulda davacı temsilcilerinin kar dağıtılmasını kabul etmemeleri çelişkili davranış teşkil edip himaye görmeyeceği, bu bağlamda kar payı dağıtılmamasının haklı sebep teşkil etmeyeceği yönündeki yerel Mahkeme kararında isabetsizlik görülmediği, salt tarafların birbiri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmasının başlı başına ortaklık ilişkisinin çekilmez hâle geldiğini ispata yeterli olmadığı, bu yöndeki yerel Mahkeme kararında da isabetsizlik görülmediği, asıl davada davacı ... 'in bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmadığı yönündeki istinaf sebebi açısından her ne kadar Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/560 E. sayılı dosyası kapsamında bilgi alma hakkının icra yoluyla kullanılmak zorunda kalındığı, icra dairesine dahi defterlerin, belgelerin eksik teslim edildiği iddia edilmişse de, bu husus süreklilik teşkil etmediği gibi davadan sonraki 01.09.2021 tarihli genel kurulda bilgi alma hakkının dile getirilmediği, bu konuda herhangi bir muaraza bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davadaki davacılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm, asıl ve birleşen davada davacı vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A.Dava ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşen davalar, haklı nedenlerle limited şirket ortaklığından çıkma ve kar payı alacağı istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacıların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınarak asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine, 13.03.2025 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Dava TTK'nın 638/2 maddesi gereğince açılan Limited Şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payı ile dağıtılmayan kar payının tahsiline ilişkindir.

Sayın çoğunluk ile görüş ayrılığı, asıl ve birleşen davada davacıların TTK 638/2 maddesi gereğince şirket ortaklığından çıkma taleplerinin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığına ilişkindir. Kar payının dağıtımı ile ilgili sayın çoğunluk ile görüş ayrılığı bulunmamaktadır. TTK 638/2. Maddesi "Her ortak, haklı sebeplerin varlığından çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir...

Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün .... sicil kaydında tescili bulunan davalı Limited Şirket 3 ortaklı olup davacılar dışında diğer ortak ....'tür. Davacılardan ... %40, ... %35 dava dışı ortak ise %25 paya sahiptir.

Ortaklar arasındaki sorunlar Cumhuriyet Başsavcılığına taşınmış, birbirlerini resmi evrakta sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, FETÖ terör örgütüne yardım yapmakla suçlamışlardır. Savcılık bu iddialar ile ilgili soruşturma yürütmüştür.

Şirket ortakları arasındaki bu niza ve problemler şirket ortaklığının yürütülmesini imkansız hale getiren nitelikteki hadiseleridir. Kanun koyucu hangi olguların çıkma açısından birer haklı sebep sayılacağını düzenlenmemiş, takdir hakkını hakime bırakmıştır. Haklı sebebin varlığı zorlamak kişilik haklarına aykırı bir durum halinde ortağı şirkette ortak olarak bırakmaya oluşturacaktır.