"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI :2022/1410 Esas, 2023/2016 Karar
HÜKÜM :İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2020/163 E., 2022/154 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesince itirazlarının kaldırılmasına karar verildiğini, takibe konu senedin zamanaşımına uğradığını, senedin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, bu nedenle borçlunun açıkça itiraz etmemesinin "adi senetlerde" olduğu gibi imza ikrarı anlamına gelemeyeceğini, ikinci olarak sebepsiz zenginleşme davasına ilişkin zamanaşımının dolduğunu, 3 yıllık zamanaşımının dolmasından sonra 1 yıl içerisinde dava açılabileceğini, takibe konu senedin hamiline düzenlendiğini, dolayısı ile yasanın aradığı unsurları taşımadığından hiçbir zaman bono vasfinı da taşımayacağını, işbu davada öncelikle İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2019/28989 Esas sayılı dosyasının takibinin dava sonuna kadar teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, icra takibinin iptaline, haksız ve kötüniyetli icra takibi nedeniyle % 20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; borçlunun takibe konu borca, faize, faiz oranına ve borcun ferilerine itiraz edip ve takibi durdurduğunu, fakat imzaya itiraz etmediğini, imzayı ikrar etmiş sayıldığını, senedin artık imzası ikrar edilmiş bono niteliği kazandığını, ispat külfetinin davacı borçluda olduğunu, takibe konu senedin 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 68/a maddesinde sınırlı olarak sayılan imzası ikrar edilmiş senetlerden olması nedeni ile davalı borçlunun da borca itirazını bu maddede sayılan nitelikle belgelerle ispatlamasının gerektiğini, davacının, bonoyu neden müvekkiline verdiğini açıklayamadığını, arada başka ciro olmadığına göre davacı ile davalı arasında bir ilişki olduğunun açık olduğunu savunarak davanın reddine ve davacının, alacağın % 20'sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacı borçlunun itiraz dilekçesinde, imzanın kendisine ait olmadığına ve borcu ödediğine dair bir iddiada bulunmadığı, dava konusu borcu ödediğine ilişkin ispat külfetinin davacı borçluda olduğu, takibe konu senedin 2004 sayılı Kanun'un 68/a maddesinde sınırlı olarak sayılan imzası ikrar edilmiş senetlerden olması dolayısıyla davalı borçlunun da borca itirazını bu maddede sayılan nitelikteki belgelerle ispatlaması gerektiği, davacının, bu bonoyu neden davalıya verdiğini açıklayamadığı, arada başka ciro olmadığına göre davacı ile davalı arasında bir ilişki olduğunun açık olduğu gerekçesi ile İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2019/28989 Esas sayılı icra takibinin iptali talebinin reddine, davacı-borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, bononun lehtar kısmında "hamiline" ibaresine yer verildiği ve böylece senedin başlangıçtan itibaren kambiyo senedi niteliği taşımadığı, alacaklı davalı tarafından açılan itirazın kaldırılması davasında verilen Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 24.03.2022 tarih ve 2021/11102 Esas- 2022/3894 Karar sayılı ilamında da bu hususa atıf yapılarak, icra hukuk mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararının bozulduğu, bu itibarla davada ispat yükünün davalıda olduğu ve davalı tarafından alacağın varlığının protokol ve tanık beyanlarıyla ispat edildiği, sonucu itibarı ile davanın reddi kararının doğru olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, icra takibi sonrasında açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Dava senedin iptali ve bu senede dayalı olarak başlatılan ilamsız takipteki borçtan borçlu olunmadığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Dava konusu 35.000,00 USD meblağlı senedin dava tarihindeki TL karşılığı 239.750,00 TL olup, davalı yanca başlatılan icra takibinde talep edilen toplam borç miktarının 62.731,51 USD (ödeme emri tarihindeki karşılığının 359.451,55 TL) olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekilince gerek dava dilekçesinde gerekse de yargılama sürecince müvekkilinin icra takibi dosyasındaki tüm borçtan sorumluluğunun bulunmadığının tespitini talep ettiğine göre 62.731,51 USD'nin dava tarihindeki TL karşılığı dava değeri olarak dikkate alınıp harcın bu miktar üzerinden yatırılması gerekirken, 54.40 TL maktu harç olarak yatırıldığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun (492 sayılı Kanun) 30 uncu maddesi gereğince yargılama sırasında tespit edilen dava değerinin dava dilekçesinde belirtilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnızca o celse için yargılamaya devam edilerek müteakip celseye kadar noksan değer üzerinden harcın ikmali için davacıya süre verilmesi, bu süre zarfında da bakiye harcın yatırılmaması halinde de 6100 sayılı Kanun'un 150 nci maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılması, anılan maddede geçen süre zarfında harç ikmal edilmek suretiyle dava yenilenmediği takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir. Bu durumda, eksik peşin harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilmesi yerinde olmamıştır. Mahkemece, eksik harcın yatırılması için 492 sayılı Kanun'un 30 uncu ve 32 nci maddeleri uyarınca davacı yana süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik harç tamamlatılmadan işin esasına girilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2.Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
16.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.