"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1180 Esas, 2023/1619 Karar
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
SAYISI : 2016/993 E., 2020/497 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin davalı şirkette toplam %23,32 oranında pay sahibi olduklarını, kalan %70,82 hissenin 'na ait olduğunu; bu nedenle dava dışı ortak'nun şirkette hakim ortak niteliğinde bulunduğunu ve şirketin tek temsilcisi olduğunu, durumunu kullanıp ana sözleşme, yasa ve dürüstlük kurallarını ihlal ederek azınlık pay sahibi olan müvekkillerinin haklarını ihlal ettiğini, şirkette hiç bir zaman kâr payı dağıtmadığını, bu nedenle müvekkillerinin zarara uğradıklarını, şirket ana sözleşmesinin 15. maddesinde düzenlenen 1/3 oy sınırlamasını yok etmek için eşi 'na muvazaalı olarak 2720 pay devredip, ona 27.200 oy hakkı kazandırdığını, muvazaalı işlemin bu eşler arasında Üsküdar 6. Noterliğinin 21.03.2014 tarihli mal ayrılığı sözleşmesi yapıp, akabinde aynı tarihte şirket hisselerini bila bedel karşılığında devretmek suretiyle gerçekleştirildiğini, bu davayla 28.06.2016 tarihli genel kurulda alınan kararların iptalini talep ettiklerini, zira hem alınan kararlarda oy kullanan ve muvazaalı olarak hissedar yapılan 'nun kullanmış olduğu oyların geçersizliğinin iptal sebebi olduğunu, hem de bu genel kurulda 2013-2014-2015 yılları ve geçmiş yıllara ait kâr dağıtımının gündeme koyması gerekirken gündeme koymayıp, buna ilişkin taleplerinin de yönetici - hakim ortak tarafından reddedildiğini, genel kurulda alınan kararlara müvekkillerinin muhalefet şerhi koyduklarını, buna rağmen kararların alındığını, alınan kararların şirket esas sözleşmesine ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 589, 418, 436, 619, 620 ve 621. maddelerine ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 28.06.2016 tarihli genel kurulda alınan kararlarda hukuka aykırı bir tarafı bulunmadığını, davacıların iddialarının aksine 'nun şirkette %34 oranında pay sahibi olduğunu, mal rejimi sözleşmesi gereğince payı iktisap ettiğinden, davacıların belirttiği gibi genel kurul onayına gerek olmaksızın şirkette pay sahibi olduğunu, ayrıca 29.04.2014 tarihli genel kurulda 'nun şirkete ortak olarak kabul edildiğini, pay defterine isminin yazıldığını, kâr payı dağıtılmadığına ve azınlık pay sahiplerinin yönetime dahil edilmedikleri yönündeki davacı iddialarının gerçek dışı olduğunu; mevcut şirketin sermaye artırımının yapıldığından dolayı kâr dağıtamadığını, şirket ana sermayesinin 8.000.000,00 TL'den 20.000.000,00 TL'ye çıkarıldığını, bu durumda %23,32 pay sahibi olan davacıların mal varlıklarının sermaye artışıyla orantılı bir şekilde artmış olduğunu, bir de üstüne kâr payı dağıtılmadığının iddia edilemeyeceğini, 6102 sayılı TTK'daki karar nisaplarına uygun olarak genel kurul kararlarının alındığını, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılığın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince süresinde açılan davada davacıların, davalı şirkette toplam %23,32 oranında hissedar olup, iptalini talep ettikleri genel kurula katıldıkları ve muhalefet şerhi sundukları, davacıların şirket ortağı olarak yer alan ’nun pay edinmesinin muvazaalı olduğu iddiasına dayalı pay devrinin iptalini talep ettikleri İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2014/1261 E., 2015/966 K. sayılı dosyasında verilen kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/2390 E., 2017/6069 K. sayılı hükmü ile onanarak kesinleştiği, 28.06.2016 tarihinde yapılan ve 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısındaki tüm kararların iptali talep edildiği; gündemin 1. maddesinde, toplantı başkanının seçimi ile ilişkin olduğu, toplantıya katılan tüm ortakların oy birliğiyle toplantı başkanı olarak nun seçildiği, gündemin 2. maddesinde 2015 yılı faaliyet raporunun toplantı başkanı tarafından okunup, müzakere edildiği, müzakere sonunda oy çokluğuyla kabul edildiği, davacıların dava dışı ’nun ortaklığının geçerli olmadığını, şirketçe onaylanmayan muvazaalı işleme dayandığını, ’nun hem bu nedenle hem de müdürün eşi olması nedeniyle oy kullanamayacağını, davacıların gündemin bu maddesinin yeterli müzakere edilmediğini, yöneltilen sorulara açıklıkla cevap verilmediğini ve özellikle kâr dağıtılmamasının nedeninin açıklanmadığını; kanunen ve sözleşme gereğince dağıtılması gereken %5 birinci temettünün dağıtılmasını istedikleri; neden dağıtılmadığını sorduklarında cevap alamadıklarını belirterek faaliyet raporunun maddelerine detaylı şekilde muhalefet şerhi verdikleri, gündemin 3. maddesinde 2015 yılı bilanço ve kâr/zarar hesaplarının müzakeresinin yapıldığı, 2015 yılı bilanço ve gelir tablosunun oy çokluğuyla tasdikine karar verildiği, muhalefet şerhinde gündemin 3. maddesinin yeterli müzakere edilmediği, yöneltilen sorulara açıklıkla cevap verilmediği, özellikle şüpheli alacakların artışının ve karlılığın azalmasının açıklanmadığını, müşteri avansları ve müşteriden alacaklar hakkında yeterli bilgi verilmediğini, önceki maddeye ilişkin muhalefetlerinin burada da geçerli olduğunu, hakkındaki açıklamaların da geçerli olduğunu muhalefet şerhine yazdırıldığı; gündemin 4. maddesinde şirket müdürünün 2015 yılıyla ilgili olarak ibrasının müzakere edildiği, müzakere sonunda oy çokluğuyla şirket müdürünün ibrasına karar verildiği, bu karara muhalefet şerhinde'nun iktisap ettiği oylara ilişkin muvazaalı devir nedeniyle iptal davası açtıklarını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, dosyanın Yargıtay'da olduğunu, bu nedenle'nun ibra yönünde kullandığı oyun geçersiz olduğunu, yöneticinin eşi olması nedeniyle de ibrayı kullanamayacağını yazdırdıkları; alınan bilirkişi raporuna göre, brüt karın bir önceki yıla göre %13,92 oranında arttığı, 2015 yılında net karın ise bir önceki yıla göre %34,38 oranında azaldığı, şirketin 2015 yılını 1.319.749,09 TL net kârla kapadığı, aktif toplamının 37.334.552,49 TL olduğu ve şirketin 2015 yılı sonunda 30.059.605,41 TL öz kaynağının bulunduğu, şirketin 2.343.321,71 TL tutarında sabit kıymetlerinin bulunduğu ve bu kıymetler içinde 2.154.050,72 TL tutarında amortisman ayırdığı, şirketin faaliyetlerini sürdürmek için uygun arsa ve bina aradığı, şirketin net çalışma sermayesinin 2014 yılında 28.449.714,31 TL 2015 yılında ise 29.839.657,00 TL olduğu, 2015 yılında şirket kârlarının sermaye artırımında kullanıldığının belirtildiği, şirketin bu faaliyet ve ekonomik durumu çerçevesinde ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda, her bir madde için talep edilen iptal istemleri irdelendiğinde, gündemin 1. maddesinde yer alan toplantı başkanının seçilmesinin oy birliğiyle gerçekleştiği, davacıların bu karara muhalif olmamaları nedeniyle 1. madde yönünden davacıların iptal talep edemeyecekleri, kendilerinin de bu maddenin kabulünde olumlu oy kullandıkları, bu maddeye yönelik taleplerinin reddi gerektiği, gündemin 2. maddesindeki şirketin kâr dağıtmama kararına gelince, şirketin sermaye artırımı yapıldığından dolayı kâr dağıtımı yapılmadığı belirtilmişse de, şirketin gelirlerinin büyük ölçüde gayrimenkulleri kiraya verip kira gelirlerini toplama şeklinde gerçekleştiği, davalı şirketin bu şekilde faaliyet gösteren bir şirket olduğu, böyle bir şirketin neden bu ölçüde yüksek bir sermaye artışına ihtiyaç duyduğunun açıklanmadığı, genel kurulda da bu hususta bir açıklamanın bulunmadığı, yıl sonu faaliyet raporlarına göre de, bu miktar sermaye artışını gerektirecek bir faaliyet planlamasının bulunmadığı, hal böyle olunca davalı şirketin faaliyetleri ve mevcut mal varlığı dikkate alındığında şirketin kâr dağıtmama kararının kötü niyetli bir karar olduğu, şirketin faaliyetlerinin risk barındıran ve değişen ekonomik şartlardan etkilenen bir özellik göstermemesine rağmen hiç kâr dağıtılmamasının şirket tarafından ekonomik gerekçelerinin daha açık ve ikna edici şekilde ortaya konmasının gerektiği, konmadığı ve şirketin ekonomik durumu ve faaliyet planlamasının da bunu gerektirmediği kanaatine varıldığı, bu nedenle 6102 sayılı TTK'nın 445. maddesi gereğince kâr dağıtılmamasına yönelik bu kararın iptaline karar verilmesi gerektiği, gündemin 3. maddesinde 2015 yılının bilanço, kâr ve zarar hesaplarının tasdikine ilişkin kararın, 2015 yılı bilanço ve kâr zarar hesapları konusunda şirket ortaklarına yeterince bilgi verilmediği, bunun genel kurul tutanağına veya dosyaya yansımadığı, ortakların şirketin mali durumu hakkında şirket ortaklarının net bir bilgiye erişemedikleri, bu sebeple alınan bu kararın Kanun'un 424. maddesinde ifade edilen şirketin gerçek durumunu ortaya koyan bir bilançoya dayanmaması sebebiyle davacıların iptal sebeplerinin yerinde olduğu, gündemin 4. maddesinde alınan şirket yöneticisinin ibrasına ilişkin kararda şirket pay sahibinin eşi olan 'nun devraldığı paylara ilişkin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen iptal kararının Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği, payların genel kurulda oy nisabını sağlamak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının tespit edildiği, muvazaadan dolayı iptalde işlem baştan hiç yapılmamış gibi hukuki sonuç doğuracağından Ayten Ekşioğlu'nun toplantı anında hiç hissedar kabul edilemeyeceği, dolayısıyla yönetici olan 'nun da oy kullanamayacağı, durum böyle olunca yöneticinin ibrası için yeterli oy sağlanmasının da mümkün olmadığı bu sebeple de anılan kararın iptaline hükmetmek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 28.06.2016 tarihli genel kurul toplantısında; gündemin 2. maddesindeki şirketin kâr dağıtmama kararının kötü niyetli karar olması nedeniyle 6102 sayılı TTK'nın 445. maddesi gereğince, gündemin 3. maddesindeki 2015 yılının bilanço ve gelir tablosunun tasdikine ilişkin kararın TTK 424. maddesi gereğince şirketin gerçek durumunu ortaya koyan bir bilanço olmaması sebebiyle aynı Kanun'un 424 ve 445 maddeleri gereğince, gündemin 4. maddesindeki şirket müdürünün ibrasıyla ilgili kararın 6102 sayılı Kanun'un TTK 436/1 hükmü gereğince şirket yöneticilerinin oy hakkı bulunmamasına rağmen oy kullanmış bulunması sebebiyle iptallerine, dava konusu olan aynı genel kurulda alınan 1 nolu gündem maddesinin iptaline ilişkin talebin ise reddine karar verilmiş; karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV.İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, limited şirket genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti ve iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davalı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Limited şirket genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti ile kararların iptali istemli davada, dava konusu genel kurul gündemi 08.06.2016'da Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiş olup ilan olunan gündemin (1) numaralı maddesi açılış ve toplantı başkanının seçilmesine; (2) numaralı maddesi 2015 yılı faaliyet raporunun okunması ve müzakeresine; (3) numaralı maddesi 2015 yılı bilanço ve kâr/zarar hesaplarının okunması, müzakeresi ve tasdikine (4) numaralı maddesi ise şirket müdürünün 2015 yılı faaliyetleriyle ilgili olarak ibrasına ilişkin olup Mahkemece yazılı şekilde (1) numaralı gündem maddesi dışında alınan kararların iptaline karar verilmiş, kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi de istinaf başvurususunun esastan reddine karar vermiştir.
6102 sayılı TTK'nın 413. maddesinde gündemin, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirleneceği ve gündemde bulunmayan konuların genel kurulda müzakere edilip karara bağlanamayacağı düzenlenmiş; aynı Kanun'un 411 ve 412. maddelerinde ise azlık pay sahiplerinin gündeme ne şekilde madde ekletebileceklerine yer verilmiştir. Anılan maddelere göre gündeme madde konulması isteminin çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna ulaşmış olması gerektiği düzenlenmiştir. Öte yandan Kanun'un 416. maddesinde bütün payların sahipleri veya temsilcilerinin, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler de saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul olarak toplanabileceği ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar alabileceği, çağrısız toplanan genel kurulda gündeme oybirliği ile madde eklenebileceği gibi aksine esas sözleşme hükümlerinin de geçersiz olduğu belirtilmiştir.
Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya dönüldüğünde, dava konusu genel kurulda (1) numaralı gündemin gereği olan toplantı başkanı seçildikten sonra bir kısım davacılar söz alarak, toplantıdan önce 20.06.2016 tarihli taleple kâr dağıtımı hususunun genel kurul gündemine eklenmesini talep ettiklerini belirterek bu hususta karar alınmasını istemişler, anılan bu istem toplantı başkanınca tüm ortakların hazır olmaması ve 16.09.2014 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararlara atıf yapılmak suretiyle reddedilmiştir. Gündeme kâr dağıtımı hususunda madde eklenmesi talebinin reddi, yukarıda belirtilen usullere uygun olmadığından ve toplantıda tüm ortaklar hazır bulunmadıklarından yerinde olup, Mahkemece de (1) numaralı gündem maddesi hakkındaki dava kabul edilmediği gibi bu husus davacılarca temyiz de edilmemiştir.
Bununla birlikte, gündemin (2). maddesine gelindiğinde, faaliyet raporunun okunması ve müzakeresine ilişkin gündemle toplanan genel kurulda faaliyet raporunun oylanması söz konusu olmamış, sadece faaliyet raporu okunup müzakere edilmiştir. Davacılar da bu madde yeterince müzakere edilmediği ve özellikle kâr dağıtımının neden yapılmadığına cevap verilmediği hususunda muhalefet şerhi vermişler; şirket müdürü ise tüm bilgilerin verildiğini ve kâr dağıtımının gündemde olmadığını belirtmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda kâr dağıtımı hususu (2) numaralı gündemin konusuymuş ve reddedilmiş gibi Şirketin kâr dağıtmama kararının kötüniyetli olduğu ve iptali gerektiği gerekçesiyle (2) numaralı gündemde alınan kararın iptaline dair hüküm tesis edilmişse de, gündem maddeleri arasında kâr dağıtımı hususunun olmamasına, (2) numaralı gündem görüşmelerinde iptali kabil bir karar dahi bulunmamasına ve hatta bir önceki maddede kâr dağıtımı hususunun gündeme alınmasının dahi reddedilmiş olmasına rağmen yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3. Gündemin (3). maddesine gelince, bilanço kâr zarar tablolarının okunup onaylanmasına ilişkin oylamanın, ibranın bir sonraki maddede ayrıca görüşülüp karara bağlanması karşısında oydan yoksunluktan bahsedilemeyeceğinden ve şirket esas sözleşmesinin oy sınırlamasına ilişkin 15. maddesinde düzenlenen bir ortağın tüm oyların en fazla 1/3'üne denk gelen oy hakkını haiz olabileceğinin kabulü halinde dahi, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, ayrıca davacılar tarafından TTK 420. maddesi uyarınca toplantının ertelenmesi müessesinin de işletilmediği dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, bu maddeye ilişkin alınan kararın iptali de hatalı olup bozma gerektirmiştir.
4. Gündemin (4). maddesine gelindiğinde, şirket müdürünün ibrasına ilişkin oylamada şirket müdürü 'nun bizzat oy kullanmadığı ancak davacıların olumsuz oyuna rağmen eşi 'nun olumlu oyuyla ibra edildiği görülmüştür. Müdür 'nun eşi 'na oylamada kullandığı payları devir işleminin geçersiz olduğunun tespiti istemli dava mahkemesince kabul edilmiş ve Dairemizin 29.04.2017 tarih ve 2016/2393 E., 2017/6009 K. sayılı ilamıyla onanararak kesinleşmiştir.
Bu doğrultuda pay devrinin hiç yapılmamış sayılacağı kabul edileceğinden; şirket müdürü ve payları muvazaalı devraldığı sabit olan eşinin oylamada oy kullanamayacağı, oydan yoksun payların çıkarılması halinde ise ibra için gerekli karar nisabının sağlanamadığı anlaşılmakla; kamu düzenine ilişkin olup re'sen dahi gözetilecek olan yokluk yaptırımı ve iptale bağlanan hukuki sonuçlar farklı olduğundan, (4) numaralı gündemde alınan ibra kararının yokluğunun tespiti yerine iptaline karar verilmesi de doğru olmamış ve hükmün bu nedenle re'sen bozulması gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle re'sen İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.