"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/261 Esas, 2021/738 Karar
HÜKÜM : Asıl dava kısmen kabul, birleşen dava kısmen kabul
BİRLEŞEN DAVA : İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/165 E. sayılı dosyası
Taraflar arasındaki sorumluluk davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 11.07.2023 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacı vekili Av. ... ile asıl davada davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili bankada genel müdür olarak görev yapan davalılardan ... ile yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan diğer davalıların görev yaptıkları sırada İzmir Merkez Şubesi kredi müşterilerinden Tandoğan Gıda San. Tic. A.Ş. firmasına kullandırılan kredilerin zayıf teminatlar içermesine, olumsuz istihbarat raporlarına, kredi değerliliği bulanmamasına rağmen kredi tahsis ederek müvekkili banka zararına sebep olduklarının banka teftiş kurulunun hazırladığı 16.12.1999 tarih ve 2 sayılı soruşturma raporu ile tespit edildiğini, tespit edilen usulsüz işlemlerin kredi kullandırılan firmalar Tandoğan Gıda San. Tic. A.Ş ile YS Yem Hayv. Gıd. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 21.01.1997 tarihli istihbarat raporundaki olumsuzlara rağmen firmaya kullandırılan kredi limitinin 25.000.000.000,00 TL'den %950 oranında artırılarak 2.300.000,00 USD yükseltilmesi ve kullandırılması, bu oranda artışa rağmen kredinin teminatı olarak ipotek, gerçek müşteri senedi ve emtia rehni alınmaması, kredinin teminatsız bırakılması ve bu sebeple de kredinin tahsilinin imkansız hale getirilmesi, üstelik daha önce bahsi geçen istihbarat raporlarında firmalar ve ortakları adına bir çok sayılı karşılıksız çek işlemi vuku bulduğu anlaşılmasına rağmen usulsüz ve mevzuata aykırı kredilendirme işlemine devam edilmesi, bütün bunların yanında firmanın öz kaynaklarının önceki yıllar zararı ve aşırı borçlanma nedeni ile yetersiz bulunduğu, faaliyet gösterilen sektörün riskli ve firma yöneticilerin ticaret hayatında tecrübesiz görülmesi, istihbarat raporunda görülmesine karşılık kredilendirmenin asıl unsurunun firmanın mali bünyesi olduğu esası dikkate alınmayarak 1996 yılında bir önceki yıla oranla firmanın net satışlarının %175 oranında artmasına karşılık kredi limitinin 25.000.000.000,00 TL'den %950 oranında artırılarak 2.300.000,00 USD yükseltilmesi yönündeki teklifin onaylanarak kredinin tahsil edilememesine neden olunmasına sebebiyet veren genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davalılar hakkında sorumluluk oranında sebebiyet verdikleri müvekkili banka zararının tahsili için davanın açılmasının zorunlu olduğunu belirtmiş, fazlaya ilişin haklar ve faiz talep hakları saklı tutulmak üzere toplam 80.736.940.953,00 TL ana para banka zararının 12.11.1998 tarihinden itibaren %182 faizi ile birlikte davalılardan kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili asıl ve birleşen davada cevap dilekçesinde, müvekkilinin 01.07.1993-07.07.1997 tarihleri arasında yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olarak görev yaptığını, müvekkilinin 26.06.1997 tarih ve 16 sayılı yönetim kurulu uyarınca 07.07.1997 tarihi itibariyle görevinden ayrıldığını, davacılardan Milli Aydın Bankası Tarişbank'ın aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, T yönetim kurulu üyeleri ve genel müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasının ön şartının genel kurulca bu konuda bir karar verilmiş olması ve davanın denetçiler tarafından açılması gerektiğini, şirket tüzel kişiliğinin sorumluluk davası açma konusunda dava ehliyeti bulunmadığını, davanın bu sebeple aktif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davanın 11.07.2002 tarihli A.Ş. genel kurulunda alınan keyfi ve hukuka aykırı kararlara dayandığını, genel kurul kararının iptali için dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarih ve dava tarihi arasında 5 yıldan fazla bir süre geçtiğini, zaman aşımı süresinin dolduğunu ve davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi ve genel müdür sıfatı ile davacı bankanın genel kurulunca ibra edildiğini, genel kurulun ibra iradesinin aksine ve keyfi olarak sorumluluk davası açılamayacağını, yoklukla malül genel kurul kararı ile ibra kararlarının kaldırılamayacağını, genel kurul kararları ile ibra kararlarını hükümsüz saymanın münhasıran ticaret mahkemelerine ait olduğunu, müvekkiline atfedilen fiil ile zarar iddiası ve zarar tutarı arasında illiyet bağı bulunmadığını belirtmiş, davanın zaman aşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı ... vekili cevap dilekeçsinde; davanın zaman aşımına uğradığını, davanın reddinin gerektiğini, davanın açılabilme şartı olan genel kurul kararının iptali istemi ile açılmış dava bulunduğunu, bu davanın bekletici mesele olarak kabulünün gerektiğini, banka yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ve ayrılışını izleyen döneme ilişkin genel kurullarında ibra edildiğini, ibranın feragati tazammum menfi borç ikrarı olarak kabulünün gerektiğini, bu sebeple yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat davası açılmayacağını, yönetim kurulu üyelerinin müdürlerinin sebebiyet verdikleri zarardan sorumlu olmayacaklarını hüküm altına aldığını, yönetim kurulu üyelerinin gerek yasa gerekse esas mukavele ile kendilerine yüklenilmiş bulunan vazifelerinin kasten veya ihmal sonucu yapılmaması halinin sorumluluk doğuracağını, dava dilekçesinde ve teftiş raporunda bu maddedeki sorumluluk halini gösteren açıklama ve ithamın mevcut olmadığını, ayrıca Kanun'da yazılı vazifelerden birinin idare meclisi üyelerinden birine bırakılması halinde sorumluluğun ilgili azaya yöneltilmesi gerektiğine işaret ettiğini, kendisinin hiç bir dönemde kredi komitesinde yer almadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı ... cevap dilekçesinde; bankadaki görev süresinin 18.07.1996-15.03.1997 tarihleri arasında olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, kredilendirme tarihi olan 30.01.1997 tarihinden sonra 1997-1998-1999 yıllarında yapılan banka genel kurullarında ibra edildiğini, kendisine hukuki sorumluluk yüklenmesinin mümkün olmadığını ve husumet tevcih edilemeyeceğini, dava dilekçesinde talep edilen faizin afaki ve hukuki mesnedinin bulunmadığını, tazmin konusu ana para rakamının nasıl hesaplandığının belirli olmadığını, banka aleyhine sonuç doğuracak her hangi bir işlem yapmadığını, yaptığı işlemlerin bankacılık prensipleri içerisinde olduğunu, kendisine sorumluluk tevdi edilecek kusurlu ve kasıtlı bir hareketinin olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
4.Davalı asil ... cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacıların dava açmakta aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararlarının bulunmadığını, kendisinin 1999 yılının Ocak ayında yönetim kurulu görevinden istifa ettiğini, görev yaptığı dönemler ile ilgili genel kurullarda ibra edildiğini, geçmişteki faaliyetlerinden dolayı hukuken sorumluluğunun bulunmadığını, krediler verilirken gerek mevzuat gerekse ticari örf ve adet gereği yapılması gereken tüm işlemlerin yapıldığını, davaya konu olan kredinin yönetim kuruluna geldiğini, yetkili arkadaşlar ile gerekli bilgi ve görüş alış verişi yapıldığını, açıklanması gerekli görülen hususların açıklattırıldığını ve daha sonra yetkili arkadaşların firmaya verilecek kredi ile ilgili kendilerini ikna etmesi üzerine kredinin onaylandığını, kendilerinin her hangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını belirtmiş, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
5.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacıların dava açmakta aktif husumet ehliyeti ve hukuki yararlarının bulunmadığını, kendisinin 1999 yılındaki genel kurulda yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığını, görev yaptığı dönemler ile ilgili genel kurullarda ibra edildiğini, geçmişteki faaliyetlerinden dolayı hukuken sorumluluğunun bulunmadığını, krediler verilirken gerek mevzuat gerekse ticari örf ve adet gereği yapılması gereken tüm işlemlerin yapıldığını, davaya konu olan kredinin yönetim kuruluna geldiğini, yetkili arkadaşlar ile gerekli bilgi ve görüş alış verişi yapıldığını, açıklanması gerekli görülen hususların açıklattırıldığını ve daha sonra yetkili arkadaşların firmaya verilecek kredi ile ilgili kendilerini ikna etmesi üzerine kredinin onaylandığını, kendilerinin her hangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
6.Davalı asil ... cevap dilekçesinde; davanın zaman aşımına uğradığını, davanın açılabilme şartı olan genel kurul kararının iptali istemi ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/378 E. sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davanın bekletici mesele olarak kabulünün gerektiğini, banka yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ilişkin olarak genel kurulda ibra edildiğini, yönetim kurulu üyelerinin, müdürlerin sebebiyet verdikleri zarardan sorumlu olamayacaklarını hüküm altına alındığını, yönetim kurulu üyelerinin gerek yasa gerekse esas mukavele ile kendilerine yüklenmiş olan vazifelerini kasten veya ihmal sonucu yapılmaması halinin sorumluluk doğuracağının Kanun'da belirttiğini, sorumluluk halinin gerçekleştiğini gösteren hiç bir açıklama ve ithamın dava dilekçesi ve teftiş kurulu raporunda mevcut olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
7.Davalılar ... ve ... davaya yanıt vermemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemece 15.05.2013 tarih, 2002/364 E. ve 2013/191 K. sayılı kararı ile BDDK'nın 09.07.2001 tarih ve 381 nolu kararı ile Milli Aydın Bankası T.A.Ş.'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 4389 sayılı Yasa'nın 14/3 maddesine istinaden TMSF'ye devredilmesine karar verildiği, davanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 133 üncü maddesinde yer alan yetkiye dayanılarak sürdürülmesine karar verildiği, dosyada mevcut 24.02.2006 tarihli "Kredi Alacağı Temlik Sözleşmesi" başlıklı belgenin incelemesinde; davacı tarafça usulsüz ve mevzuata aykırı işlemler nedeniyle verildiği iddia edilen kredilerden kaynaklanan alacakların 24.02.2006 tarihli kredi alacağı temlik sözleşmeleri doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından dava dışı RCT Varlık Yönetimi A.Ş.'ye temlik edildiği, fonun davalılar hakkında açmış olduğu sorumluluk davasında ileri sürdüğü zararın alacağı temlik sözleşmesine konu edilen kredilerin verilmesinden doğan zarar olduğu, fonun bu zarara dayanarak talepte bulunduğu, ancak fonun sorumluluğun kaynağı olan söz konusu şirketlerden olan alacağını 3 üncü bir kişiye devretmek suretiyle artık asıl alacak üzerindeki tasarruf yetkisini tamamen yitirdiği, davalıların sorumluluğunun kaynağı olan kredinin fonun tasarrufundan çıktığı, alacağın temlik edilmesi sonucu davacının aktif husumet ehliyetinin kalmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz edilmiştir.
B. Birinci Bozma Kararı
Dairemizin 12.02.2015 tarih, 2015/1147 E. ve 2015/1774 K. sayılı kararı ile davacının aktif husumet ehliyetinin devam ettiğinin ilkesel olarak kabulü ile işin esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın davacı yararına bozulmasına karar verildiği, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... ve ... miras şirketi yönünden kısmen kabulü 117.842,27 TL asıl alacak 851.800,11 TL işlemiş faiz ve 42.590,01 TL BSMV olmak üzere toplam 1.014.365,88 TL ile asıl alacağa 07.08.2002 dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte
davalı ... ve ... miras şirketinden müştereken ve müteselsilen birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2003/165 E., 2006/489 K. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla alınarak davacıya verilmesine, bu davalılar yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine, davanın davalılar ..., ..., ..., ..., ... mirasçıları ve ... mirasçıları yönünden zaman aşımı sebebiyle reddine, birleşen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2003/165 E., 2006/489 K. sayılı dosyası yönünden davanın kısmen kabulü ile 117.842,27 TL asıl alacak, 851.800,11 TL işlemiş faiz ve 42.590,01 TL BSMV olmak üzere toplam 1.014.365,88 TL'nin asıl alacağa 07.08.2002 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalı ...'tan Mahkememizin 2017/261 E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmamak koşuluyla alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Mahkemece davalı ... tarafından temyiz harç ve masraflarının süresi içerisinde yatırılmadığından bahisle ek karar ile anılan davalının kararı temyiz etmemiş sayılmasına karar verilmiş, ek kararın temyizi üzerine gönderilen muhtıra gereğinin yapılmaması üzerine ise davalının ek kararın temyiz talebinin reddine, bu davalı yönünden 19.02.2022 tarihli ek kararının temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; alacağın fon alacağı olduğunu, 20 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağını, ayrıca zaman aşımının başlangıcının genel kurul tarihi olarak alınması gerektiğini, zararın eksik hesaplandığını, hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, dava tarihinden sonra yapılan ödemenin mahsubunun yanlış olduğunu, avans faizi olmaması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava, davalıların usulsüz kredi kullandırdığı iddiasına dayalı sorumluk davasıdır.
2. İlgili Hukuk
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 309 uncu madde.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Takdir olunan 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ..., ... ve ...'a verilmesine,
Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.