Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6851 E. 2025/640 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Satış sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle yoksun kalınan kâr ve cezai şart alacaklarının tespiti ve tahsili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında, davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi ve hüküm altına alınan karar ve ilam harcından mahsup edilen peşin harç miktarının eksik belirlenmiş olması hataları tespit edilerek, bu hususlarda düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/527 Esas, 2023/1504 Karar

HÜKÜM : Kısmen kabul

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 04.02.2025 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat Yücel Öztürk dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 5 yıl boyunca her yıl 80.000,00 ton agrega almayı davalının kabullendiği sözleşme imzalandığını, malzemenin alınmaması halinde dahi davalının almayı taahhüt ettiği miktarın bedelini ödemeyi kabullendiğini, ancak davalının sözleşme şartlarına göre almayı taahhüt ettiği, ancak alma hususunda temerrüde düştüğü ve almadığı malzemenin bedelini ödemediğini ve sözleşmeyi de feshettiğini ödemelerini de zamanında yapmadığını, bunun üzerine taraflar arasında yeni bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmeye göre de, ilk yıl 100.000,00 ton malzeme alınacağının, sonraki 4 yılda ise her yıl 80.000,00 ton malzeme alınacağının ve bunların bedellerinin yıl sonu itibariyle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalının ikinci sözleşme şartlarına da uymadığını, bu sebeple taraflar arasında ihtarnameler çekildiğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yoksun kalınan kâr bedeli için şimdilik 10.000,00 TL'nin ihtarname süresi sonu olan tarihten itibaren avans faizi ile ve sözleşmenin sona ermesinden kaynaklı cezai şart miktarı olan 300.000,00 TL'nin ihtarname ile verilen süreden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı vekili, 15.02.2017 tarihli dilekçesi ile alacağını 1.947.634,01 TL üzerinden artırmış, toplam alacağın ihtarname ile verilen sürenin sona erdiği 02.02.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, sözleşmeye davacının taraf olmadığını, davacının davalıya sözleşmede belirtilen kalite, nitelik ve şartlarda agregayı temin edemediğini, sözleşmeye göre nakliye işinin de davalıya ait olduğunu, ancak davacı şirketin sözleşmedeki kalitede malzemeyi sunamadığı gibi müvekkili şirketin nakliye araçlarını da defalarca boş olarak geri gönderdiğini, davaya konu malzemelerin alınmamasının nedeninin davacının ilgili malzemeleri temin edememesinden kaynaklandığını, müvekkilinin sözleşme konusu malzemeleri alacağı beklentisi ile bir çok sözleşme yaptığını, ancak davacının malzemeleri temin edememesinden dolayı mağdur olduğunu ve ticari itibarının zedelendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen asıl ve ek raporun denetime elverişli ve açık olması nedeniyle itibar edildiği ve hükme esas alındığı, dosyada bulunan davacı tarafça davalıya gönderilen Ankara 35. Noterliğinin 23.01.2015 tarihli, ihtarnamesinde özetle, davalı tarafın sözleşme hükümlerine uymadığı, sözleşmenin 6. maddesi gereğince alınmayan 206.141,60 ton malzeme bedeli olan KDV hariç 1.649.132,80 TL'nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 5 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde sözleşmenin haksız şekilde feshedildiği kabul edilerek sözleşmeden kaynaklı alacaklar ile sözleşmenin 12. maddesinde kabul edilen 300.000,00 TL tazminatla yükümlü olunacağının ihtar edildiği, davalı tarafça ihtarname gereği yerine getirilmemiş olmakla sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiğinin kabul edildiği, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda da ortaya konulduğu üzere davacı tarafın, sözleşme gereği bulundurması gereken kalitede agrea malzemesini hazır bulundurduğu, ancak davalı tarafın sözleşme gereği almayı taahhüt ettiği agrea malzemesini davacıdan almadığı, dolayısıyla davacının, davalı tarafça haksız olarak feshedildiği kabul edilen sözleşme gereği uğramış olduğu zararı ve cezai şartı davalıdan talep edebileceği, bilirkişi heyetince davacının uğramış olduğu zararın, dolar kurunun kullanılması yöntemiyle nakit akımı analizi yöntemi ve kamu sabit sermaye yatırım deflatörlerinin kullanılması yöntemiyle nakit akımı analizi yöntemi olarak iki farklı yöntemle hesaplandığı, bilirkişi heyetinin dolar kurunun kullanılması yöntemiyle nakit akımı analizi yöntemi ile yapılan hesaplamasının, madencilik sektöründe yatırım ve üretim giderleri kalemlerinin büyük bölümünün ithalata bağlı olması nedeni ile hakkaniyete daha uygun olacağı kanaatine varılarak bu yönteme göre yapılan hesaplamaya itibar edildiği, davacının cezai şart talebi ile ilgili olarak, tarafların her ikisinin tacir olması, sözleşme bedeli göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafça talep edilen 300.000,00 TL cezai şartın sözleşmenin 12. maddesi gereğince davalıdan talep edilebileceği, cezai şartın fahiş olmadığı kanaatine varıldığı, davacı tarafça yoksun kalınan karla ilgili talep belirsiz alacak davası olarak açılmış olup davacı taraf, mahkemenin bilirkişi raporundan sonra yaptığı ihtar üzerine yoksun kalınan kar yönünden davasını 951.889, 40 TL üzerinden belirli hale getirdiği, bilirkişi ek raporu üzerine de 15.02.2017 tarihinde alacağını 1.947.634,01 TL üzerinden ıslah ettiği, toplam alacağın ihtarname ile verilen sürenin sona erdiği 02.02.2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini istediği, dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup alacak belirli hale getirildikten sonra ıslah etme hakkı bulunduğu, davalının istinaf taleplerinin yoksun kalınan kar hesaplaması yönünden kısmen kabul edildiği, diğer istinaf itirazlarının yerinde olmadığı kanaatine varılarak buna göre yeniden hüküm kurulduğu, davacı vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan değerlendirmede, davacının davalıdan dolar kurunun kullanılması yöntemiyle nakit akımı analizi yöntemine göre 1.465.534,00 TL yoksun kaldığı kar hesaplandığı, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması nedeni ile davacının bu miktarın tamamına dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceği, cezai şartı ise ihtarnameye göre 02.02.2015 tarihinden itibaren talep edebileceği, bu nedenle davacı vekilinin tüm alacağa ilişkin olarak 02.02.2015 tarihinden itibaren faiz işletilmesi yönündeki istinaf talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının re'sen kaldırılmasına, kaldırılan hükmün yerine geçmek üzere açılan davanın 1.765.534,00 TL üzerinden kabulüne, bu miktarın 300.000,00 TL'lik kısmına 02.02.2015 tarihinden, 1.465.534,00 TL'lik kısmına ise dava tarihi olan 14.04.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, taraflar arasındaki satış sözleşmesinden doğan kâr kaybı ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 373/4 hükmü uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf talebi üzerine, istinaf yargılaması sırasında birden fazla duruşma açıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince davalı yararına da vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu yönde herhangi bir hüküm kurulmamış olması isabetli olmadığı gibi hüküm altına alınan karar ve ilam harcından mahsup edilen peşin harç miktarının eksik belirlenmiş olması da bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın 370/2 hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

V. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına (A-8-) olarak "İstinaf yargılaması sırasında birden fazla duruşma açıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 11.000,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine," sözcük dizisinin eklenmesi, hüküm fıkrasının (B-3-) bölümünün hükümden çıkartılarak yerine (B-3-) olarak "Karar ve ilam harcı olan 120.603,62 TL harç bedelinden peşin alınan 33.268,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 87.335,62 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, daha önce davalıdan tahsil edilen karar ve ilam harcı bulunması durumunda bunun infaz aşamasında dikkate alınmasına," sözcük dizisinin eklenmesi, (B-4-) bölümünün hükümden çıkartılarak yerine (B-4-) olarak "Davacı tarafından yatırılan 33.268,00 TL peşin harç miktarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," sözcük dizisinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, istek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davalıya iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.