Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1067 E. 2024/9302 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Marka hakkına tecavüzün tespiti, men'i, ref'i ve maddi, manevi, itibar tazminatı taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesinin davacının vekiline ait vekâlet ücretine hükmetmemesi dışında, marka hakkına tecavüzün tespiti ve bu tecavüzden kaynaklanan tazminat talepleri hususunda isabetli karar verdiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekâlet ücreti hususunda düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/326 Esas, 2023/1581 Karar

HÜKÜM : Yeniden hüküm kurulmak suretiyle dava kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla)

SAYISI : 2016/651 E., 2020/240 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin dünyaca ünlü ... ve ... şekil markalarının sahibi olduğunu, hâlihazırda Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde ... + şekil ibareli tanınmış markası ile tescilli sair markalarının bulunduğunu, davalının müvekkile ait markaları kendisine ait mağazada kuyumculuk ürünleri üzerinde izinsiz olarak kullandığını, buna ilişkin olarak Bursa 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/111 Değişik İş sayılı dosyasında tespit yapıldığını, davalının eylemlerinin mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 sayılı KHK) hükümlerini ihlal ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere marka hakkına tecavüzün tespitine, men’ine, ref'ine, şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın; 3.000,00 TL manevi tazminatın, markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması nedeniyle 3.000,00 TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, tespit dosyasında yapılan masraf ve ücretin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 25.04.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebini 5.000,00 TL’ye yükseltmiştir.

CEVAP

Davalı vekili beyan dilekçesinde; müvekkilinin Bursa Kapalıçarşı'da yıllardan beri kuyumculuk yaptığını, dava konusu emtiayı her zaman alışveriş yaptığı İstanbul' daki bir toptancıdan sipariş üzerine satın aldığını, söz konusu ürünleri sipariş ederken özelliklerini belirtmediğini, sadece cinsini ve miktarını belirttiğini, ürün kendisine gelen kadar tasarım ve modelinden haberdar olmadığını, çengelli iğne modellerinin hepsinin farklı olduğunu, dava konusu modele benzer olduğu iddia edilen tasarımların hemen hepsini ayrı kombinlerin oluşturduğunu, dava konusu ürün üzerinde davacıya ait bir işareti bulunmadığını, müvekkilinin olayda kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalının, davacı markasını izinsiz ve lisanssız olarak kullandığı, bu durumun tespit dosyası ve eldeki dosya ile sabit olduğu, davalının, davacının haklarına tecavüz teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle 5.000,00 TL maddi, 3.000,00 TL manevi ve 3.000,00 TL itibar tazminatına karar verilmiş, karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, davacı şirket adına tescilli "...", "...+şekil" ve "ŞEKİL" markalarının davacı adına tescilli oldukları, ayrıca herkes tarafından yaygın olarak bilinen tanınmış marka olduğu, davalıya ait iş yerinde yapılan delil tespiti sırasında kuyumculuk ürünü olan çengelli iğne, kolye, küpe ve bileklikler üzerinde davacı adına 87186, 2008/23274, 2008/23276, 2008/23277 ve 2013/108410 numaraları ile markalarda yer alan "ŞEKİL" unsurunun kullanıldığının tespit edildiği, bu ürünlerin davacı şirkete ait orijinal ürünler olmadığı gibi davalının bu markayı lisans yoluyla ya da başkaca bir haklı nedenle kullandığı da ileri sürülmediği, her ne kadar davalı bu ürünleri dava dışı bir firmadan konsinye ürün olarak aldığını iddia etmişse de, davacıya ait tanınmış markanın kime ait olduğunun kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren davalı tarafından bilinmesi gerektiği gözetildiğinde davalının bu markayı taşıyan ve orijinal olmayan ürünleri satmasının davacının markadan kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiği, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacının tazminat taleplerinin hangi gerekçeyle kabul edildiğinin karar yerinde tartışılmamasının ve her bir talep yönünden davacı yararına vekâlet ücreti takdir edilmemiş olmasının da doğru olmadığı, davacı, maddi tazminat talebini 556 sayılı KHK'nın 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine dayandırmışsa da dava dosyasına hesaplamaya emsal oluşturacak şekilde herhangi bir marka lisans anlaşması sunulmadığı, dosyada alınan bilirkişi raporunda dava konusu ürün satışlarının ayırt edilemeyeceği tespitine yer verildiği, İstanbul Ticaret Odasının markaya ilişkin firmalar arasında lisans sözleşmesinin olmaması durumunda davaya konu olan markanın cirosunun %15'i oranında rakamın emsal lisans bedeli olarak tespit edileceğine ilişkin görüşü üzerine varsayıma dayalı hesaplama yapıldığı, 556 sayılı KHK'nın 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca, davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının gerçeğe uygun hesap etme imkanı olmadığından, davalının işletmesinin daha çok kuyumculuk sektöründeki klasik altın satışlarına yönelik olduğu, dava konusu ürünlerin kısıtlı bir kesime (çocuklara) hitap ettiği, ele geçen ürün çeşitliği ve sayısı ve genel satış cirosu da göz önünde bulundurularak maddi tazminatın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 49 vd hükümlerine göre 3.000,00 TL olarak takdir edildiği, 556 sayılı KHK’nın 68 inci maddesi uyarınca taklit markalı ürünler piyasaya sürüldüğünden markayı kullanan tüketici nezdinde davacı şirket markasının itibar kaybetmesine neden olacağı, bunun için 2.000,00 TL itibar tazminatı takdir edildiği, davalının, davacıya ait markayı taşıyan taklit ürünleri satışa sunarak davacının marka hakkına tecavüz eylemini gerçekleştirdiği sabit olduğundan, bu durumun ayrıca manevi zarara da yol açtığının kabulüyle olayın özelliği, hak ve nesafet ilkesi gereğince 1.000,00 TL manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, buna göre davalının davacıya ait tescilli marka hakkına tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, marka hakkını ihlal nedeniyle 3.000,00 TL maddi tazminatın 100,00 TL'sinin dava tarihinden 2.900,00 TL'sinin 25.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 1.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2.000,00 TL itibar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, karar davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, marka hakkında tecavüzün tespiti, men'i, ref'i, maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6098 sayılı Kanun'un 49 vd maddeleri.

3. Değerlendirme

1.İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince, davacının vekâlet ücretine yönelik istinaf itirazı kabul edildiği halde, yeniden kurulan hükümde sadece hükmedilen tazminat tutarlarına yönelik vekâlet ücretlerinin karar altına alındığı, davacının her biri ayrı bir davaya konu olabilecek taleplerini tek bir dava içinde talep ettiği, marka hakkına tecavüzün tespitine yönelik talepten dolayı da, kabulüne karar verildiği halde, ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bend uyarınca davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (12) numaralı maddesinden sonra gelmek üzere "Marka hakkına tecavüzün tespiti, men'i davası yönünden, davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 25.500,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde (13) numaralı madde eklenmek, müteakip maddelerin de buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 23.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.