"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2149 Esas, 2023/2002 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/1004 E., 2023/256 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; temlik eden Türkiye İş Bankası A.Ş. ile imzalanan sözleşme hükümlerine uyulmaması üzerine borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, alacağın ve icra takip dosyasının müvekkiline temlik edildiğini, borçlulardan ...'nun borcun doğumundan sonra kardeşi ...'ın ortak olduğu ... İnşaat Taahhüt Tic. ve San. Ltd. Şti. (... İnşaat) üzerinden borçluların hesabına çalışmaya başladığını, borçluların ... İnşaat ile nam'ı müstear ilişkisi kurmak suretiyle alacaklılardan mal kaçırdıklarını, perdeli şekilde grup şirketlerini aracı kullanarak kredilerden faydalandıklarını, kurdukları iç ilişki ile borcun ödenmesi yollarını engellediklerini, nam-ı müstear aracılığı ile ticari faaliyet esnasındaki işlerinin semerelerini başka bir kişiye/şirkete yaptırılmasını sağladıklarını, borçlular ile davalılar arasında birinci derece akrabalık ve organik bağ bulunduğunu, borçlu ...'nun ... İnşaat adına yakın tarihlerde birçok araç alım satımı gerçekleştirdiğini, davalılar ve borçluların muvazaa içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek 500.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
2.Karşı davacılar ... İnşaat ve ... karşı dava dilekçesinde; karşı davalının müvekkilinin işyerine haksız yere gelerek mallarını kaldırdığını, müvekkilinin bu mallar için istihkak davası açmak zorunda kaldığını, bu nedenle maddi zararın doğduğunu, şirketlerin ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek şimdilik 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin ... İnşaat'a 01.07.2020 tarihinde %50 ortak olduğunu, müvekkilinin diğer davalı ... İnşaat'a ortak olduktan sonra çok kısa bir süreliğine kardeşi ...'nun çalışan olarak istihdam edildiğini, müvekkili hakkında pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, borçlu ...'nun ... İnşaat üzerinden borçlular hesabına çalıştığı iddiasının akla ve mantığa aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalılar ... İnşaat ve ... vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin icra dosyasının borçluları ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, muvazaalı bir işlemin yapılmadığını, çok sayıda başarılı projelere imza atan davalı şirketin borçlularla muvazaalı ilişki içine girmesi için bir sebebin bulunmadığını, salt borçlulardan birini bünyesinde çalıştırmasının, ona araç satış ve alış işlemleri için yetki vermesinin nam'ı müstear ilişkiyi göstermeyeceğini, borçluların müvekkili şirkete şahsi mal varlıklarını aktardığına ilişkin delil sunulmadığını, müvekkili ...’in, ... İnşaat’ın kurucusu ve ortağı olduğunu, takip dosyasının borçluları ile herhangi bir akrabalık ilişkisi bulunmadığı gibi gibi şahsi olarak da herhangi bir ticaret yapmadığını, müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, organik bağ iddiasının gerçeği yansıtmadığını, hiçbir sermaye ya da ticari kazanca katkı sağlamayan, sadece bir çalışan olan ...'nun ticari faaliyetini müvekkili şirket üzerinden yaptığı iddiasının kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilmesi gerektiği, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı HUAK) 18/A maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereği arabuluculuğa başvuru şartının tamamlanabilir dava şartı olmadığı, görevsiz mahkemede davanın açıldığı tarihte arabuluculuk şartı yürürlükte olduğu halde dava tarihi itibariyle ve en azından görevsizlik kararından sonra dosya görevli mahkemeye tevzi edilmeden önce arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle asıl dava ile karşı davanın ayrı ayrı arabuluculuk dava şartı yoluna başvurulmadığından usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı- karşı davalı vekilince asıl davaya yönelik olarak istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alacak davalarında davacı, bir para alacağının tahsilini amaçladığından, dava açılmadan önce yasal düzenleme gereğince arabulucuya başvurulmasının, ardından arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmesinin dava şartı olduğu, bir miktar paranın ödenmesi istemine ilişkin iş bu alacak davası'nın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) hükümleri uyarınca ticari dava niteliği taşıdığı, arabulucuya başvurulmasının 6102 sayılı TTK'nın 5/A hükmü uyarınca dava şartı olduğuna dair İlk Derece Mahkemesi değerlendirmesinde isabet görüldüğü, davanın görevsiz mahkemede açıldığı 29.03.2022 tarihinden önce davacı tarafça arabulucuya başvurulmadığı, 6325 sayılı HUAK'nın 18/A hükmü gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici ve özel nitelikteki düzenleme dikkate alındığında, Mahkemece, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi kararında herhangi bir isabetsizliğin görülmediği gerekçesiyle davacı- karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı- karşı davalı vekilince asıl davaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, bankacılık işlemi niteliğindeki genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borçluların ödemesi gereken takip konusu borcun tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalılardan tahsiline karar verilmesi, karşı dava ise, haksız olarak haciz yapıldığı iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı- karşı davalının asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı ...Ş. harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davacı ...Ş.'ye iadesine, 21.01.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.