"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/567 Esas, 2024/41 Karar
HÜKÜM : Kısmen Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2021/36 E., 2022/708 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; davalı Şirket'in 2019 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının Kanun'da ve ana sözleşmede belirtilen zaman diliminden çok sonra 07.12.2020 tarihinde yapıldığını bu nedenle yoklukla sakat olduğunu, toplantı çağrısı usulüne aykırı yapıldığı gibi gündemin de ilan edilmediğini, denetçi raporlarının okunmadığını, yönergeye aykırı olarak tutanak yazmanı bulundurulmadığı gibi tutanağın bilahare düzenleneceğinin bildirildiğini, tutanağı pay sahipleri adına toplantı başkanının imzalamasının kabul edilebilir olmadığını, toplantının hiç bir aşamasının tutanak altına alınmadığını, esas sözleşmenin 17. maddesi uyarınca dönem kararının en az % 5'inin ortaklara dağıtılması gerektiğini, genel kurulda ana sözleşmenin zikredilen hükmüne aykırı şekilde karın tamamının dağıtılmamasına karar verildiğini ileri sürerek davaya konu genel kurulda alınan tüm kararların iptaline, yokluğuna veyahut butlanının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; asıl dosya davacısı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen hususları tekrar ederek davalı Şirketin 07.12.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline, yokluğuna veyahut butlanının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili asıl ve birleşen davalara ilişkin cevap dilekçelerinde; davaya konu genel kurulun pandemi koşulları sebebiyle 07.12.2020 tarihinde yapıldığını, her iki davacının da toplantıya katılarak hazirun cetvelini imzaladıklarını, müvekkili 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 397. maddesi uyarınca bağımsız denetime tabi olmadığı gibi aynı Kanun'un geçici 6. maddesi uyarınca bağımsız denetime tabi olmayan müvekkilinin genel kurul toplantılarında denetçi bulundurmasına da imkan bulunmadığını, genel kurul toplantı başkanlığının usulüne uygun olarak oluşturulduğunu, toplantı başkanı ve yazmanın oy birliğiyle seçildiğini, bu hususun genel kurul toplantı tutanağından da açıkça görülebildiğini, davacıların, toplantı başkanlığına toplantı tutanağını imzalaması için yetki verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu yetkiyi devretmenin mümkün olmadığını ileri sürdüklerini ancak bu yetki devrinin kanundan ve yönetmelikten kaynaklandığını, kaldı ki davacılarca bu maddeye muhalefet şerhi de konulmadığını, kararın oy birliğiyle alındığını, keza davacıların iddialarının aksine tutanağa tüm muhalefet şerhlerinin işlendiğini ve toplantı tutanağının usulüne uygun olarak tutulduğunu, toplantının yapıldığı dönemdeki ekonomik koşullar gözetildiğinde kar payı dağıtılmasının şirketin menfaatine olmayacağının açık olduğunu, kaldı ki yapılan genel kurul toplantısında %92 oranındaki hisse sahiplerinin kar payı dağıtılmaması yönünde oy kullanması sebebi ile kar payı dağıtılmamasına karar verildiğini savunarak asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile genel kurul toplantısının 3 ay içerisinde yapılmadığı, yönetim kurulunca yapılan toplantı çağrısında bir usulsüzlük tespit edilemediği, toplantının tüm pay sahiplerinin katılımı ile yapıldığı, esasen çağrıdaki usulsüzlüğün tek başına geçersizliğe yol açmayacağı, keza toplantı başkanlığının oluşturulmasında ve toplantı tutanağında da bir usulsüzlük bulunmadığı, davalı şirketin 2019 yılı mali kârının 19.729.498,04 TL olduğunun tespit edildiği, şirket esas sözleşmesinin 17. maddesinin; "Net dönem kârından her yıl %5 genel kanuni yedek akçe ayrılır; kalan miktarın %5'i pay sahiplerine kâr payı olarak dağıtılır." hükmünü içerdiği, bu hükümle karın dağıtımına sınır koyulmuş ise de kârın tamamen dağıtımının yasaklanmadığı, davaya konu genel kurulda alınan (8) numaralı kararın ana sözleşmenin zikredilen hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, davaya konu genel kurulda alınan (8) numaralı kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılar vekillerinin tüm, davalı vekilinin ise sair istinaf itirazlarının yerinde görülmediği ancak asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verildiği, bu hale göre, İlk Derece Mahkemesince, davalı yararına asıl ve birleşen davalar için ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir karar verilmemesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, davaya konu genel kurulda alınan (8) numaralı kararın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava, davalı şirketin 2019 yılı dönemine ilişkin 23.12.2020 tarihli olağan genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya yükletilmesine, 12.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.