Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2049 E. 2024/5691 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıdan satın alınan akülerin ayıplı çıkması nedeniyle davacının satım bedelinin iadesini talep ettiği davada, davacının ayıp ihbarını süresinde yapıp yapmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından yaptırılan delil tespiti sonucu düzenlenen raporda akülerin ayıplı olduğunun tespit edildiği ve bu raporun davalıya tebliğ edildiğinden davacının süresinde ayıp ihbarında bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin davacının ayıp ihbarını süresinde yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2015/324 Esas, 2021/1138 Karar

HÜKÜM : Davanın reddi

Taraflar arasındaki ayıp nedeniyle satım bedelinin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın 2003 yılından bu yana fiziksel engelliler için araç imalatı ticareti ve servisi konularında faaliyet gösterdiğini, bu nedenle engelli akülü araç üretimi gerçekleştirmek üzere aküler kullandığını, davalıdan çeşitli zamanlarda kullanım ve talebe göre aküler satın aldığını, ancak söz konusu akülerin ilk muayene esnasında sağlam gibi görünmelerine rağmen kullanımlarından yaklaşık bir ay aralıklarla fabrikasyon hatalarından ve akülerden kaynaklı şikayetlerden müşterilerine satmış olduğu aküleri iade almak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin söz konusu akülerin ayıplı çıkması ve arıza vermesi sebebiyle satın alınan ürünlere istinaden iade faturası ile davalıya akülerle birlikte iade ettiğini, ilk etapta ayıplı aküler sebebiyle 17.08.2012 tarihinde 057945 sıra numaralı 4.900,30 TL bedelli iade faturası düzenlediğini, davalının numune istediğini, numunelerin gönderildiğini ancak dönüş yapılmadığını, müşterilerinin iadesi sebebiyle haksız yere mağdur edildiğini, davalı aleyhine Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/63 D.İş sayılı tespitinin gerçekleştirildiğini, bu ürünlerin ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, davalıya bu hususların defalarca iletilmesine rağmen hiçbir şekilde yanıt alamadığını ileri sürerek ayıplı mallar sebebiyle uğranılan zararın fazla çıkması halinde artırılmak üzere şimdilik 12.303,56 TL'nin tespit tarihi olan 07.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz Mahkemede açıldığını, delil tespiti neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun akademik düzeyde hiçbir tespit içermeyen, yüzeysel, ciddi hiçbir bilimsel kritere dayanmayan bir rapor niteliğinde olduğunu, gizli ayıp değerlendirilmesinin teknik açıdan mümkün olmadığını, akü cihazlarının incelenmesi gerektiğini, davacının akü cihazlarına yönelik olmak üzere soyut ve hukuki dayanaktan yoksun iddialarda bulunduğunu, davacı tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

1.Davanın açıldığı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.05.2014 tarihli, 2013/463 E., 2014/133 K.sayılı kararı ile işbu dava bakımından İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiş, karara karşı davalı vekilince temyiz kanun yoluna başvurulmuş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 20.10.2014 tarihli, 2014/12332 E., 2014/15444 K. sayılı kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiş yetkisizlik kararının bu suretle kesinleşmesi üzerine dosya davacı vekilinin talebi üzerine yetkili İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilerek yukarıda belirtilen esas numarasına kaydedilmiştir.

2.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile huzurdaki davanın 14 numaralı celsesinde davacı vekiline; dosyaya sunulan faturaların davaya ilişkin olup olmadığının anlaşılamaması, dava dilekçesinde talep edilen bedelin hangi akülere istinaden olduğunun anlaşılamaması sebebiyle dava konusu olan bedelin iadesi talep edilen akülerin faturalandırılmış biçimde sunulması ve davalı vekilinin fotoğraflardaki tarihlerden ayıp ihbarının süresinde olmadığına ilişkin beyanına karşı beyanda bulunması hususlarında dilekçe sunması için kesin süre verildiği, davacı vekilinin 06.02.2020 tarihli dilekçesi ile tüketicilerden iade gelen akülerin tespiti için şirket kayıtlarının incelenmesininin talep edildiği, bunun üzerine hem teknik anlamda akülerin incelenmesi hem de davacı kayıtlarında delil tespitinde hesaplanan 7.403,26 TL tutarlı iadelerin dayanağının tespiti amacıyla talimat yazılmasına karar verildiği, davacı vekilinin talimat mahkemesine yazdığı dilekçe ile defterlerin ilk raporu tanzim eden bilirkişide olduğunu beyan ettiği, Talimat Mahkemesince bu raporun tanzim edildiği Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne müzekkere yazıldığı, yazı cevabında kalemde yapılan araştırmada belirtilen defter ve belgelerin bulunamadığını bildirildiği, 19 numaralı celsede ise davacı vekilinin; ticari defterlerin yeniden incelenmesine gerek olmadığını, dosyadaki mevcut bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde, zararın 12.303,56 TL olduğunu iddia ettiği ve bu zararın dayanağı olarak Konya 3.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/63 D.İş sayılı dosyasında hazırlanan raporu gösterdiği, incelenen raporda, davacının davalı yana tanzim ettiği 17.08.2012 tarihli 4.900,30 TL tutarlı akü bedeli ile engelli akü aracı kullananlar tarafından tekrar davacıya gönderilen toplam 7.403,26 TL tutarında bedel hesaplandığı, raporun taraflara tebliğ edildiği, davacının 30.11.2012 tarihinde tespit raporunu tebliğ aldığı, dava konusu 17.08.2012 tarihli 57945 numaralı 4.900,30 TL tutarlı fatura yönünden davalının savunması, davacının 05.09.2012 tarihli ihtarname ekinde gönderdiği fotoğrafların 15.12.2011 tarihinde çekilmiş olması sebebiyle fatura düzenleme tarihi ve fotoğraflar arasındaki geçen zaman gözetildiğinde ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı yönünde olduğu, iade faturasının ayıp ihbarı yerine geçeceğinin kabulü gerektiği, davacının 17817 yevmiye numarasının ekinde gönderdiği anlaşılan fotoğrafların çekim tarihi 15.12.2011 olup, 05.09.2012 tarihli ihtarnamesinde ekte sunulan test raporlarına göre mezkur akülerin ayıplı mal kapsamında değerlendirildiğini beyan ettiği, yani iade faturasının dayanağı bu rapor olup, davacıya verilen süreye rağmen fotoğraf çekim tarihlerinin yanlış olduğuna ilişkin bir beyanda bulunulmadığı da gözetildiğinde; 15.12.2011 tarihinde ayıbın tespit edildiği buna rağmen davacının iade faturasını 17.08.2012 tarihinde tespitten 8 ay geçtikten sonra düzenlediği, kural olarak gizli ayıpların ayıbın öğrenilmesi ile derhal bildirilmesi gerektiği nazara alınarak bu fatura konusu ürünlerin süresinde davalıya ihbar edilmediği kanaatine varıldığı, delil tespitinde hesaplanan 7.403,26 TL tutarındaki bedel yönünden; davacının ayıbın üretimden kaynaklı olduğunu daha önce öğrendiği ispatlanamadığı takdirde delil tespitinde hazırlanan raporun davacıya tebliği ile yani eldeki davada 30.11.2012 tarihi itibariyle dava konusu ayıbı öğrendiği ve bu tarihten itibaren derhal davalıya ayıp ihtarında bulunması gerektiğinin açık olduğu, eldeki davada delil tespitinde hazırlanan raporun davalıya tebliğinin ayıp ihbarı yerine geçip geçmeyeceğini tartışmak gerektiği, delil tespiti raporunun tebliği mahkemece yapılan bir işlem olup, ayıp ihbarının bizzat davacı tarafça yerine getirilmesi gerektiği, dosya kapsamında davadan önce 7.403,26 TL tutarlı bedel yönünden dava tarihi olan 31.12.2013 tarihine kadar herhangi bir ihtarın tespit edilemediği, davacı vekiline 12 numaralı celsede bedelin istirdatı istenen akülerin faturalarını sunması için süre verildiği, davacı tarafça 2010 yılından 2012 tarihine kadarki tüm faturaların sunulduğu, davacı tarafın sunmuş olduğu son iade faturasının 17.08.2012 tarihli dava konusu davalı tarafça kabul edilmeyen fatura olup, 2012 tarihli diğer faturaların ise davalı defterlerinde kayıtlı olduğunun zaten raporla tespit edildiği, taraflar arasında cari hesapta 2012 yılından evvel başkaca borç/alacak ilişkisi kalmadığının davacı tarafın defterlerinden anlaşıldığı üzere sunulan 2011-2010 tarihli iade faturalarının da dava konusu edilen 7.403,26 TL'lik tutara ilişkin olmadığı, zira davacının bu faturalardan alacağının kalmadığının cari hesapta tespit edildiği(devir bakiyesi 0 olmakla) bu durumda 7.403,26 TL'lik bedel yönünden ayıp ihbarı yerine geçecek bir faturanın da davacı tarafça düzenlenmediğinin anlaşıldığı, hal böyle olunca bu bedel yönünden de ayıp ihbarının süresinde olmadığı kanaatine varıldığı, aksi halde dahi delil tespitinde hesaplanan 7.403,26 TL tutarındaki bedelin ise davacının davalıdan aldığı hangi faturaya konu alacak olduğunun belirsiz olduğu,. Davacı yanca 7.403,26 TL tutarında olan ve tüketicilerden geldiğini beyan edilen iadelere ilişkin olarak ne delil tespiti dosyasında ne eldeki dosyada hiçbir delil bulunmadığı, hangi tüketiciden hangi tarihte iade olduğu, gerçekten iade olup olmadığının belli olmadığı, yazılan talimata rağmen davacının defterlerini sunmaması ve son duruşmada mevcut dosya kapsamına göre karar verilmesini talep etmesi nazara alındığında mevcut dosya kapsamına göre bu bedelin nasıl belirlendiği, hangi tüketiciye hangi tarihte satılıp hangi tarihte iade edildiği, ne kadarının iade edildiği tamamıyla belirsiz olup, bu yönüyle de davanın reddi gerektiği, süresinde ayıp ihbarı yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğini zira süresinde ayıp ihbarı yapılıp yapılmadığının tespiti için bildirilen tanıkların dinlenmesi, bunun yanında, müvekkili şirket kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılarak tüketici iadeleri ile iade fatularının düzenlendiği tarihlerin belirlenmesi gerektiğini, Mahkemece belirtildiği şekilde inceleme yapılmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık davacının süresinde ayıp ihbarı yapıp yapmadığı hususunda toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı Kanun) 25 inci maddesinin üçüncü fıkrası

2. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 198 inci maddesi

3. Değerlendirme

1.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının 17.08.2012 tarihli iade faturasına konu mallar bakımından süresinde ayıp ihbarında bulunmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2. Davanın açılmasından önce davacı vekilinin talebiyle davacıya ait iş yerinde delil tespiti yapılmış olup raporu hazırlan bilirkişi, davacının iş yerinde bulunan "GESA" markalı akülerde gizli ayıp bulunduğunu mütala etmiş ve bu akülerin değerini 7.403,26 TL olarak hesaplamıştır. Delil tespiti üzerine hazırlanan bilirkişi raporunun davacıya 30.11.2012, davalıya ise 20.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

3. Mahkemece, davacının, toplam değeri 7.403,26 TL olarak hesaplanan akülerdeki ayıbı ilk defa delil tespit raporunun kendisine tebliği edildiği 30.11.2012 tarihinde öğrendiği ancak davanın açıldığı 31.12.2013 tarihine kadar davalıya ayıbı ihbar etmediği, ayıp ihbarının bizzat alıcı tarafından yapılması gerektiğinden delil tespitini yapan Mahkemece bilirkişi raporunun satıcıya tebliğ edilmesinin ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle 7.403,26 TL değerindeki aküler bakımından da süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı sonucuna ulaşılmış ise de ayıp ihbarı şekle tabi olmayıp içeriği itibariyle karşı tarafın ayıptan haberdar olmasını sağlayan her tür ve şekildeki ihbarın ayıp ihbarı olarak kabulü mümkündür. Delil tespitinin bizzat davacının talebi üzerine yapıldığı, delil tespiti sonucu düzenlenen raporda yukarıda zikredilen akülerin ayıplı olduğunun mütala edildiği ve bu raporun davalıya tebliğ edildiği gözetildiğinde davacının süresinde ve usulüne uygun olarak ayıp ihbarında bulunduğunun kabulü gerekmekte olup aksi yöndeki Mahkeme gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.

4. Bu itibarla Mahkemece, davaya konu olan ve delil tespit raporunda toplam değerlerinin 7.403,26 TL olduğu mütala edilen aküler bakımından işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

09.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.