"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2113 Esas, 2023/1998 Karar
HÜKÜM :Davanın usulden reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alanya Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/365 E., 2023/542 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin Alanya Ticaret Sicilinde kaydının bulunduğunu, 5.000,00 TL olan sermayesinin yasal süreler içinde belirtilen asgari miktara çıkartılmaması nedeniyle münfesih durumda olduğunu, Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/320 E. 2021/160 K. sayılı kararı ile şirketin münfesih olmadığının ve faaliyetine devam edebileceğinin tespitine karar verildiğini, şirketin sicil kayıtları ve mahkeme kararı sonrasındaki durumu ile ilgili olarak müdürlüklerince Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü'nden görüş istendiğini, alınan görüş doğrultusunda davalıya infisahın tescili hususunda ihtar gönderildiğini, davalının ihtara süresinde cevap vermediğini, ayrıca ihtara ilişkin talepleri yerine getirmediğini ileri sürerek Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 36. maddesi gereğince davalı şirketin ilgili kayıtlarından terkin edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin münfesih olmadığı ve faaliyetlerine devam edebileceğinin Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/320 E. 2021/160 K. sayılı kesinleşmiş kararı ile de tespit edilmiş olduğunu, münfesih olmayan şirketin tasfiye işlemlerini tescil ettirmek gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davalı hakkında bu yükümlülüğe uyulmadığından bahisle işlem yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki, davalının tasfiye işlemlerinin tescil ettirilmesi ya da kaçınma sebeplerinin bildirilmesi yönünde bir davet de tebliğ edilmediğini, yasanın aradığı koşulların oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalıya usulüne uygun çağrı işlemleri yapılmaksızın davacı tarafından dava açılmasında hukuki yararın bulunmadığı, hukuki yarar dava şartı olup, davanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği, diğer taraftan Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/320 E. 2021/160 K. sayılı davasının tarafları ile işbu davanın taraflarının aynı olduğu, anılan davanın davalı şirket tarafından işbu davanın davacısına karşı açılan şirketin infisah olmadığının tespiti davası olduğu, dava sebebinin şirketin sermaye artırımını yapmamış olması nedeni ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) geçici 7. maddesi kapsamında münfesih olup olmadığı hususu olduğu, davanın sonunda şirketin münfesih olmadığının tespitine karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği, tarafları, konusu ve sebebi işbu dava ile aynı olan kararın işbu dava bakımından kesin hüküm niteliğinde olduğu, kesin hükmün de hukuki yarar gibi dava şartı olup, resen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafından 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. maddesinin 4, 5 ve 11. fıkraları uyarınca gereken işlemler yapılması gerekirken, davalı şirket adına çıkartılan davetiyenin bila tebliğ iade edilmesine rağmen izleyen işlemler yapılmadan, eldeki davanın erken açıldığı, bu nedenle dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu farklı olduğu halde yanılgılı gerekçe ile Alanya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2020/320 E. 2021/160 K. sayılı ilamının kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen karar sonuç itibariyle doğru ise de, gerekçesi yanlış olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın usulden reddine karar verilmiş, karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 6102 sayılı TTK'nın 36. maddesi gereğince açılmış olup; uyuşmazlık, davalı şirketin sermaye artırımı yapmaması sebebi ile münfesih olup olmadığı, bu kapsamda davacının usulüne uygun olarak davalıyı Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 36. maddesi kapsamında münfesih olma ile ilgili tescil işlemlerini yapmaya davet edip etmediği ve yönetmeliğin aynı maddesi kapsamında açılan davanın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve özellikle 6102 sayılı TTK'nın geçici 7/2 maddesinde davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağının hükmolunması, davalı şirketin de derdest davalarının olduğunun anlaşılması, bu nedenle 6102 sayılı TTK'nın geçici 7. maddesinin uygulanmasının doğru olmaması ve ret kararının sonuç itibariyle yerinde olmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine, 04.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.