"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1821 Esas, 2024/428 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
SAYISI : 2017/1294 E., 2021/395 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin kuruluş sözleşmesine göre davacının %10, davalıların murisi ...'ün %50, dava dışı ve 'nın %40 hissesinin bulunduğunu, dava dışı ve 'nın hisselerini davalıların murisine devrettiğini, müvekkilinin ise bir hisse devrinin bulunmadığını, şirketin en son 1993-2000 yılları arasında kat karşılığı inşaat yaptığını, daha sonra faaliyet göstermediğini, davalıların murisinin vefatı üzerine müvekkilinin hissesine düşen bedeli talep ettiğini, ancak davalıların şirkette müvekkilinin hissesinin bulunmadığı yönünde cevap verdiğini, ticaret sicili kayıtlarında yapılan incelemede davacının 21.09.2000 tarihinden sonraki genel kurul tutanaklarında görünmediğinin ve hissesinin bulunmadığının anlaşıldığını, sahte imzalar ile müvekkili hissesinin yok edildiğini ileri sürerek müvekkilinin davalı şirkette %10 hisseye sahip olduğunun tespitine, bu talebin kabul görmemesi halinde hisse değerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı San. ve A.Ş., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; 1998, 1999 ve 2000 yıllarında yönetim kurulu üyeliği yapan davacının ortaklık payının %5'e düştüğünü bilmemesinin mümkün olmadığını, sermaye taahhüdünün bir kısmını ödemeyince yönetim kurulunca ortaklıktan çıkarıldığını, davacının ödemesi gereken sermaye miktarının ... tarafından şirkete ödendiğini, davacının hisselerinin diğer ortaklara verildiğini, ...'ün davacıya şirketteki hissesinin karşılığını da ödediğini, davacı adına hiçbir yere sahte imza atılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde; kötüniyetle açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin kuruluşunda %45, ın % 5, ...'ün %10,'ün %10, ...'ün %10, ...'nin %10, davacı'ın %10 hisseye sahip olduğu, 16.08.1991, 07.05.1992, 11.12.1992, 18.01.1993 tarihli genel kurul toplantılarında davacının %10, 02.07.1993 ve 29.08.1994 tarihli genel kurul toplantısında %12,7, 01.07.1996, 20.04.1998, 15.07.1999, 21.09.2000 tarihli genel kurul toplantılarında %5 hissesinin bulunduğu, 24.06.2002 tarihli genel kurul toplantısında davacının yer almadığı, hissesinin davalıların murisi adına gösterildiği, bu tarihten sonraki toplantılarda da davacının yer almadığı, 16.08.1991, 11.12.1992, 01.07.1996, 15.07.1999 tarihlerinde yönetim kurulu üyesi seçilen davacının katıldığı toplantılarda divan üyesi olarak görev yaptığı, davalı şirketin sermeyesinin 50.000,00 TL'ye çıkarılması sebebiyle davacının payının %5'e düştüğünün görüldüğü, pay defteri ve yönetim kurulu karar defterinin sunulamadığı, davalı şirketin hisselerinin hamiline yazılı olduğu, ancak hisse senedi çıkarıldığına ve hissedarlara dağıtıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, davalı şirketin kayıtlarında da tespit edilemediği, davalı şirketin hisseleri hamiline yazılı olmasına rağmen pay senedi çıkarılmadığından çıplak pay hükümlerine tabi olduğu, davacının 24.06.2002 tarihli genel kurul toplantısına kadar olan tüm toplantılara katıldığı, şirkette uzun bir süre yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı, 24.06.2002 tarihli ve sonraki genel kurul toplantısında yer almadığı, davacının en son katıldığı 21.09.2000 tarihli genel kurul toplantısından murisin ölüm tarihine (25.04.2017) kadar davalı şirkette genel kurul toplantısı yapılıp yapılmadığını, yapılmış olması ve hissedar olması halinde kendisinin neden çağrılmadığını, uzunca bir süre yönetim kurulu üyeliği yapan davacının şirketteki işleyişi bilmemesinin mümkün görülmediği, davacının uzunca bir süre sessiz kaldıktan sonra dava açmasının çelişkili davranış yasağı ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi karar ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının davalı şirketteki hissesinin tespiti ve pay defterine kaydına, bunun mümkün olmaması halinde tespit edilen hissesine tekabül eden değerin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 19.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.