"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1950 Esas, 2024/236 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/355 E., 2021/249 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin mevcut ticaret unvanıyla 17.06.2008 tarihinde kurulduğunu, kurulduğu tarihten bu yana "..." tanıtma vasıtası altında otomotiv, traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının satışı ve servisi alanlarında faaliyet gösterdiğini, özellikle çiftçiler nezdinde tanındığını, müvekkilinin "..." markasını 2008 yılından beri söz konusu makinelerin ve otomotiv satışı hizmetleri kapsamında yoğun ve ciddi bir biçimde kullandığını, bu markanın gerçek hak sahibi bulunduğunu, müvekkilinin "www.duzgunlerotomotiv.com" alan adının da maliki olduğunu, bütün bu kullanımların 35. sınıfa giren satış hizmetlerinde markasal nitelik taşıdığını, davalı şirketin ise "plastik boru" imalatı ile uğraştığını, 35. sınıf altında otomotiv, traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçaları satmadığı halde 2019/75218 sayılı "... TARIM" ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuruda yer verilen "..." ibaresinin, müvekkilinin tescilsiz markası ile iltibas yaratacağını, davalı şirketin bu ibareyi tarım ürünleri veya otomotiv satış sektöründe kullanacak olmasının karıştırılma ihtimalini doğuracağını, başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığını ileri sürerek Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun (YİDK) 2020-M-8927 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun yapıldığı tarihten önce davacının "..." ibaresini ciddi ve yoğun bir biçimde kullandığına dair yeterli belge ve delili işlem dosyasına sunamadığını, somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/5 ve 6/6 hükmü koşullarının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ticari faaliyetlerine 1975 yılında "... Makine Sanayi" tanıtma vasıtası altında başladığını, 1991 yılında bu ibareyi marka olarak tescil ettirdiğini, aynı yıllarda otomotiv dişlileri, makine dişlileri, dişli kutuları, plastik extruder ve plastik işleme makineleri üretimine başladığını, ticari faaliyetlerini "DÜZGÜN" ve "..." ibarelerini de ihtiva eden toplam 15 adedi aşkın tescilli markaları tahtında sürdürdüğünü, dava konusu edilen "..." ibaresinin gerçek hak sahibinin davacı değil müvekkili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu marka başvurusu tescil edilmediğinden, davalı şirkete ait 2019/75218 sayılı markanın hükümsüzlüğü istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davacının, dava konusu marka başvuru tarihinden önceki tarihli herhangi bir marka ya da marka başvurusunun bulunmadığı, bu nedenle SMK'nın 6/1 hükmü koşulunun gerçekleşmediği, davacının özellikle ibraz ettiği faturalarda "..." ibaresini markasal olarak ticaret unvanı içinde, ancak ticaret unvanında yer alan diğer unsurların önüne çıkacak ve markasal etki oluşturacak şekilde 2008 yılından 2019 yılına kadar tescilsiz bir şekilde “tarım” ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi hizmetleri üzerinde yoğun ve sıkı bir şekilde kullandığı, davalı şirketin ise 2000’li yılların başından beri “...” ibaresini muhtelif malzemelerden üretilmiş muhtelif fonksiyonu olan borularda markasal hüviyette kullandığı, davacının tescilsiz kullanımlarının bulunduğu hizmetler ile davalı şirketin 2000'li yıllardan beri markasal kullanımlarına konu boru emtiaları arasında ayniyet veya benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla davalı şirketin 2000'li yıllara uzanan boru emtiaları üzerindeki markasal kullanımlarının, davacının tescilsiz kullanımını ispatladığı “tarım” ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi hizmetleri bakımından davalı şirket lehine üstün hak sağlamayacağı, davalı şirket tarafından ibraz edilen ve önceki ticaret unvanı altında satışı yapıldığı tespit edilen ve "..." ibaresinin ticaret unvanı içinde ancak markasal fonksiyon icra edecek şekilde kullanıldığı tespit edilen; dişli, ayna mahruti, uzun yol aracı gibi emtialar bakımından da davalı şirketin gerçek hak sahipliğinin bulunduğundan söz edilemeyeceği, zira bu emtiaların satışı hizmetleri bakımından markasal kullanımlarının 2003 ve 2005 yılı ile sınırlı kaldığı, sınırlı sayıda emtianın satıldığı, davacının daha uzun zaman aralığına uzanan, nitelik ve nicelik olarak çok daha fazla sayıda faturaya konu olan tarım ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi hizmetleri bakımından davacının "..." kelimesini bu hizmetler bakımından ayırt edici hale getirdiğinden, bu hizmetler üzerinde davacının gerçek hak sahipliğinin bulunduğu, buna göre; "..." ibaresi ile “tarım” ile ilişkili traktör, tarım makinesi, tarım aletleri ve parçalarının-satışı/servisi ile iştigal etmekte olan davacının, SMK'nın 6/3 hükmü kapsamında, davalı şirketin "... TARIM" markasının aynı/benzer/ilişkili emtialar için tescilini engelleyebileceği, zira her iki işaretin de esas unsurunun "..." ibaresi olduğu, tanımlayıcı nitelikteki "TARIM" kelimesinin arka planda kaldığı, davacının fiili iştigal alanına giren hizmetler ile davalının markasının kapsamına alınmak istenilen 12. sınıftaki; “Motorlu kara taşıtları (motosikletler, mobilet dahil) ve bu taşıtlar için motorlar, kavramalar ve transmisyon bağlantıları, transmisyon kayışları ve zincirleri, dişliler, frenler, fren disk ve balataları, şasiler, kaportalar, süspansiyonlar, darbe emiciler, şanzımanlar, direksiyonlar, jantlar. Taşıt kasaları, damperli kasalar, traktör römorkları, frigorifik kasalar, römork bağlantıları. Taşıt koltukları, koltuklar için baş dayanakları, emniyetli çocuk koltukları, koltuk kılıfları, araç örtüleri (aracın şeklini almış), güneşlikler. Sinyaller ve yön sinyalleri için kollar, taşıt camları için silecekler, silecek kolları. Taşıtlar için iç ve dış lastikler, tubles lastikler, lastik tamir takımları, taşıt lastikleri için yamalar, kaynak yamalar, taşıt lastikleri için supaplar. Taşıt camları, emniyetli taşıt camları, taşıtlar için dikiz aynaları ve yan aynalar. Patinaj zincirleri. Taşıtlar için portbagajlar, bisiklet ve kayak taşıyıcıları, seleler. Lastik şişirme pompaları. Taşıtlar için hırsız alarmları, kornalar. Yolcular için emniyet kemerleri, havalı yastıklar.” mallarının benzer/ilişkili mallar olduğu, davacının gerçek hak sahipliğinden kaynaklı olarak davalı şirket markası kapsamındaki bu malların tescil edilmesini engelleyebileceği, bu mallar bakımından SMK'nın 6/3 hükmü koşulunun oluştuğu, dava konusu markaya göre davacının ticaret unvanının önceki tarihli olduğu, davacının ticaret unvanını fiilen kullandığı hizmetler ile davalının markasının kapsamına alınmak istenilen ve belirtilen 12. sınıf malların benzer/ilişkili mallar olduğu, davacının ticaret unvanının eki niteliğindeki "..." kelimesi ile dava konusu markanın esas unsurunu oluşturan "..." kelimesinin aynı bulunduğu, bu nedenle söz konusu 12.sınıftaki bu mallar bakımından, SMK'nın 6/6 hükmü uyarınca davacıya ait ticaret unvanı ile davalı markası arasında iltibas tehlikesi doğduğu, davacının tescilli bir markası olmadığından SMK'nın 6/5 hükmüne dayalı iddialarının yerinde görülmediği, dava konusu marka kapsamında bulunan 12. sınıf malların hiçbirinin, davalı şirkete ait önceki tarihli tescilli markaların kapsamında bulunmaması nedeniyle davalı şirketin eldeki davaya konu marka başvurusu bakımından ileri sürdüğü müktesep hak iddiasına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile gerekçede belirtilen 12. sınıf emtialar bakımından 2020-M-8927 sayılı YİDK kararının iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine, dava konusu marka başvurusu tescilli olmadığından hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm, taraflarca istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin
Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı harcın istek halinde davalılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 19.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.