Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2932 E. 2025/1562 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Down sendromlu çocuğun doğumundan sonra, hekimin gebelik takibinde aydınlatma yükümlülüğünü ihlal ettiği iddiasıyla açılan tıbbi kötü uygulamaya dayalı tazminat davasında, çocuğun doğumuyla hekimin ihmali arasında illiyet bağının kurulup kurulamayacağı ve çocuğun kişilik haklarının ihlal edilip edilmediği noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin uzman bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesi gerektiği, ayrıca down sendromlu çocuğun doğumundan sonra açılan tazminat davasının çocuğun yaşama hakkına ve kişilik haklarına aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1739 Esas, 2024/270 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/288 E., 2023/447 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'ın küçük ...'ın annesi olduğunu, gebelik takibinin dava dışı Dr. ....tarafından yapıldığını, Dr.....'in Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesinin 01.09.2020-01.09.2021 tarihlerinde geçerli olmak üzere davalı ... tarafından düzenlendiğini, sigortalı doktorun gebelik takibinde davacı anneyi down sendromunu tespit eden testler, doğruluk oranları, alternatif tespit seçenekleri ve bunların reddedilmesi halinde ortaya çıkacak riskler konusunda usulünce aydınlatmayarak küçük ...'ın down sendromlu olarak doğmasına sebebiyet verdiğini belirterek fazlaya dair talep ve dava hakkı mahfuz kalmak kaydıyla: müvekkili küçük ... için: 430.000,00 TL işgöremezlik (bakıcı ücreti dahil maddi) tazminatı, 40.000,00 TL manevi tazminat, müvekkili ... (anne) için 20.000,00 TL manevi tazminat, müvekkili ... (baba) için 20.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 510.000,00 TL tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle davacı küçük ... için olan talebini 720.000,00 TL'ye çıkarmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; ilk tazminat talep tarihinde hekimin sigortasının hangi şirket nezdinde bulunduğunun tespitinin, ayrıca olay tarihinde hekimin herhangi bir sigorta şirketinde Zorunlu TKU poliçesinin bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, zira 30 günden fazla sigortasız kalınan dönemlerde yapılan mesleki faaliyetler yönünden ileride poliçe düzenlense dahi TKU ZMM genel şartları gereği poliçe kapsam ve koruması bulunmadığını, dava dilekçesinde doğum öncesi gebelik takiplerinin hangi hastanelerde yapıldığına ilişkin hiçbir bilginin yer almadığını, davacının gebelik takibinde sigortalı hekim tarafından takip edildiği döneme ilişkin tüm test ve tetkiklerin eksiksiz yaptırıldığını, hastanın ikili tarama testi vb. yöntemlerle yüksek risk grubunda bulunmadığı durumlarda, amniyosentez, kordosentez ve CVS gibi invazif işlemlerin yapılmasının tıbbi açıdan mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının sigortalısı hekim tarafından, davacı hastanın down sendromu konusunda bilgilendirildiğine dair yazılı bir belge düzenlenmediği, aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekimin, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğinin geçerli delillerle ispatlanamadığı, davacı küçük ...'ın %100 oranında meslekte kazanma gücü kaybına sebep olduğu, Özel .... Hospital .... şubesinden gelen kayıtlarının incelenmesi sonucu gebelik takiplerinin dava dışı doktor Faruk Onur Başeğmez tarafından 10 aylık süre boyunca yapıldığı, 22.05.2020 tarihinde doğumun meydana geldiği, 01.09.2020- 01.09.2021 tarihli Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında dava dışı doktorun sigorta kapsamına alındığı, her bir olay için 800.000,00 TL limit belirlendiği, dava dışı doktorun davalı ... tarafından 800.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere poliçe kapsamına alındığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı küçük ... için açılan davanın kabulü ile 720.000,00 TL iş göremezlik maddi tazminatının dava tarihi olan 27.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebi yönünden davacı küçük ... için 40.000,00 TL, anne ... için 20.000,00 TL, baba ... için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatının dava tarihi olan 27.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı ... şirketinden alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile aydınlatma yükümlülüğü bulunan hekimin, bu yükümlülüğünü mevzuata ve usule uygun şekilde yerine getirdiğini ispatlamak zorunda olduğu kabul edilerek kusur durumunun tespitine yönelik rapor alınmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Davacı ..., hamileliği sürecinde sigortalı doktor ....’e muayene olduğunu, gebelik takibinde yapılması gereken testlerin yapılmadığı ve bebeğin down sendromlu olarak dünyaya geleceğinin tespit edilmediğini, doktorun vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece ilgili hastaneye müzekkere yazılmış ve hastaya ilişkin evraklar gönderilmiştir. Dosya kapsamında alınan Marmara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 09.06.2022 tarihli raporda hastane raporları incelenerek davacı küçük ...'ın meslekte kazanma gücü kaybı tespit edilmiş, bu kapsamda aktüer bilirkişiden rapor alınarak işgöremezlik tazminatı hesaplanmıştır. İlk Derece Mahkemesince davacı hastanın down sendromu konusunda bilgilendirildiğine dair yazılı belge sunulmadığı, hekimin yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle davacı küçük ...'ın %100 oranında meslekte kazanma gücü kaybına sebep olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı küçük ... için 720.000,00 TL iş göremezlik maddi tazminatının, manevi tazminat bakımından küçük ... için 40.000,00 TL, anne ... için 20.000,00 TL, baba ... için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf talebi esastan reddedilmiştir. Ancak mahkemece ekspertiz raporları, muayene raporları, tüm hastane kayıtları incelenerek hekimin aydınlatma yükümlüğünü yerine getirip getirmediği ve gerekli uyarıları yapıp yapmadığı hususunda konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dosyaya sunulan kayıtlar üzerinde bu yönde bir inceleme yaptırılmadan karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3. Kabule göre de, davacı küçük ... bakımından; Anayasa'nın Temel hak ve hürriyetlerin niteliği başlıklı 12. maddesi, "Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir...", Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı başlıklı 17. maddesi, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir..." düzenlemelerini içermektedir. Öte yandan 31.12.2008 tarihli, 5825 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme'nin Giriş bölümünde (h) bendinde, İşbu Sözleşmeye Taraf Olan Devletlerin, "...Bir kişinin engelli olduğu için ayrımcılığa maruz kalmasının her bireyin doğuştan sahip olduğu insanlık onuru ve değerinin de ihlal edilmesi anlamına geldiğini de kabul ederek,..." aşağıdaki hükümler üzerinde anlaşmaya vardıkları belirtilmiş olup Yaşama Hakkı başlıklı 10. maddesinde, Taraf Devletlerin her insanın yaşama hakkına sahip olduğunu yeniden onaylayarak engellilerin bu haktan etkin ve diğer bireylerle eşit koşullar altında yararlanmalarını sağlayacak gerekli tüm tedbirleri alacağı, Kişisel Bütünlüğün Korunması başlıklı 17. maddesinde, engelli her kişinin, beden ve ruh bütünlüğüne diğer bireylerle eşit bir şekilde saygı duyulması hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Anılan hükümler hep birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta down sendromlu doğan davacı çocuk bakımından açılan davada, “Hekim, zamanında aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmiş olsaydı ölümcül şekilde rahimden tahliye edilecektim, sağ olarak dünyaya gelmemle, hekimin ihmali arasında illiyet bağı bulunuyor" şeklinde tevil edilebilecek bir dava ile geriye dönük ötenazi isteminden kaynaklanan tazminat talebinde hukuki yarar bulunmamakta, istem özünde davacı çocuğun kişilik haklarını ihlal etmektedir. Maddi ya da manevi, neticede parasal bir değere tekabül eden bir menfaat, kişilik haklarını ihlal eder şekilde talep ve dava konusu edilemez. Sosyal devlet ilkesi çerçevesinde engelli bireylere tanınan tüm

haklardan davacı çocuk ...'ın da yararlanacağı şüphesizdir. Açıklanan bu hususlar doğrultusunda davacı çocuk hakkında kurulan hükümde de isabet bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.