"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1560 Esas, 2024/475 Karar
HÜKÜM : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/588 E., 2021/413 K.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirkette yaklaşık %17 oranında sermaye payına sahip olduğunu, 08.05.2019 tarihinde yapılan 2018 yılı olağan genel kurul toplantısında bazı kararlara muhalif kalarak olumsuz oy kullandığını, muhalefet şerhinin tutanaklara işlendiğini, toplantının 9. maddesinde yönetim kurulu üyelerine aylık net 20.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine karar verildiğini, ancak şirketin 2018 yılında 156.108.787 TL zarar ettiğini, bu durumun kötü yönetimi gösterdiğini, yöneticilerden ...’nın Antakya’da yaşaması nedeniyle şirkette tam zamanlı çalışamayacağını, yönetici ortakların başka şirketlerde de yöneticilik yaptığını, huzur hakkı aldıklarını, dolayısıyla şirket yönetiminde tam zamanlı çalışmadıklarını, huzur hakkının örtülü kâr dağıtımı niteliği taşıdığını, gündemin 6. maddesinde yönetim kurulu ve denetçinin ibra edilmesine karar verildiğini, denetçinin şirketin zararına yol açan uygulamaları denetlemediğini, grup şirketlerinde satış iskontolarının %6,65 ve %8 olmasına rağmen davalı şirkette %2,75 olmasına herhangi bir görüş bildirmediğini, şirketin zarar etmesine rağmen gerekli denetimleri yapmadığını, riskin erken saptanması ve yönetimi komitesi kurulmasını talep etmediğini, denetim görevlerini eksik yerine getirdiğini ileri sürerek 08.05.2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurul toplantısının 9. maddesinde yer alan her bir yönetim kurulu üyesine aylık net 20.000,00 TL huzur hakkı ödenmesine ilişkin karar ile 6. maddesinde yer alan denetçinin ibra edilmesine ilişkin kararın iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, yönetim kurulu üyelerine aylık ödenmesine karar verilen 20.000,00 TL huzur hakkının fahiş bir miktar olmadığını, huzur hakkı ödenmesi için şirketin kâr etme şartının bulunmadığını, belirlenen tutarın müvekkili şirket çapında orta düzey yöneticilerin aldığı maaş seviyesinde olduğunu, davacının 2012 yılı genel kurul toplantısına katılarak yönetim kurulu üyelerine 20.000,00 TL huzur hakkı ödenmesi teklifine olumlu oy kullandığını, 2012-2019 yılları arasındaki enflasyon farkı da dikkate alındığında huzur hakkının fahiş olduğu iddiasının çelişki içerdiğini, davacının faaliyet raporu, bağımsız denetçi raporu ve finansal tabloların okunmasına ilişkin kararlara olumsuz oy kullanarak muhalefet şerhini tutanağa geçirtmesine rağmen bu kararlara karşı iptal davası açmadığını, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin de iptal talebinde bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının iptal talebine konu her iki karara da olumsuz oy kullanarak muhalefet şerhini tutanağa geçirdiği, bu nedenle iptal davası açma şartlarını sağladığı, genel kurulun 9. maddesine ilişkin olarak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) veya başka bir kanunda yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkının miktarına ilişkin bir sınırlama bulunmadığı, şirketin zarar etmesi halinde dahi huzur hakkı ödenebileceği, davalı şirketin esas sözleşmesinde de bu konuda bir sınırlandırma yer almadığı, dürüstlük kuralına aykırılık yönünden yapılan değerlendirmede huzur hakkının her bir toplantıya katılan yönetim kurulu üyesine verildiği, toplantıya katılmayan üyelerin bu hakkı kazanamayacağı, aksi durumda TTK'nın 553. ve devamı maddeleri uyarınca sorumluluklarının doğabileceği, huzur hakkı miktarının makul olduğu, genel kurulun 6. maddesi yönünden ise dava dosyası, genel kurul toplantı tutanağı, ticari defter ve belgeler, bağımsız denetim raporu ve tam tasdik raporlarının incelenmesi sonucunda, denetçinin görevlerini yapmadığına dair somut bir bulguya rastlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, karar, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı şirketin 08.05.2019 tarihli genel kurulunda alınan 6 ve 9 numaralı kararların iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 17.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.