Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2995 E. 2025/1290 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Şirket yöneticisinin, burslu olarak yurt dışına eğitime gönderilen bir çalışanın mecburi hizmet süresini tamamlamadan başka bir kuruma geçişine izin vermesi nedeniyle şirkete verdiği zarardan sorumlu olup olmadığına ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, TTK m. 560'da öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/171 Esas, 2024/425 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2023/599 E., 2023/898 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 15.07.2008 tarihinde müvekkili şirkette işe başlayan dava dışı ... ile imzalanan 20.08.2008 tarihli burs sözleşmesi kapsamında anılan kişinin yurt dışına eğitime gönderildiğini, ...'in yurda dönüşten sonra 02.09.2010 tarihinde müvekkili şirkette mecburi hizmete başladığını ve 02.09.2013 tarihine kadar davacı şirkette çalışması gerekirken 10.02.2012 tarihinde mecburi hizmet süresini İBB bünyesinde ifa etmek istediğini bildirdiğini, bu talebin davacı şirketin o tarihteki genel müdürü olan davalı tarafça burs sözleşmesine aykırı olarak kabul edildiğini, genel müdür olan davalının özen, bağlılık, dürüstlük, şirket çıkarlarını gözetme ve koruma yükümlülüklerini ihlal ettiğini, şirket personelinin zorunlu hizmet süresini ifa etmesi gerekirken İBB'ye geçişine izin verildiğinden şirketin zarara uğradığını, bu zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik burs ve eğitim giderlerine karşılık ödenen 100,00 USD ve 2.000,00 TL ile ...'e ödenen kıdem tazminatı için 1.500,00 TL, ihbar tazminatı için 1.500,00 TL 'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını ve kendisine husumet yöneltilemeyeceğini, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin yönetim kurulu kararını uyguladığını, burs ile yurt dışına eğitim almak üzere bursiyer gönderilmesinin İBB tarafından başlatıldığını ve tüm iştiraklere uygulandığını, işlemin sözleşme ve alınan kararlara uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6012 sayılı TTK) 560. maddesinde 2 ve 5 yıllık zamanşaımı sürelerinin öngörüldüğü, davalıya yüklenen eylem ve işlemlerin tamamının dava dışı ...'in iş akdinin sona erdiği ve işçilik alacaklarından doğan tazminatın ödendiği tarih olan 05.03.2012 tarihinden önce gerçekleştiği, bu durumda ilgililer hakkındaki sorumluluk davasının bu tarihten (05.03.2012) itibaren yasada öngörülen 2 ve 5 yıllık süreler içerisinde açılması gerektiği, davanın, 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 20.07.2022 tarihinde açıldığı, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle, davacı tarafın ileri sürdüğü ıttıla tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde dava açıldığı iddiasının dinlenemeyeceği, davalıya yüklenen eylem ve işlemler ayrıca ceza sorumluluğunu gerektirecek nitelikteki eylem ve işlemler olmadığından ceza zamanışımı süre ve hükümlerinin de uygulanmasının olanaklı olmadığı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile zararın 10.02.2012 tarihinde oluşması nedeniyle 6102 sayılı TTK'nın 560. maddesinde düzenlenen her iki zamanaşımı süresinin de dava tarihi itibariyle dolduğu, istinaf başvuru dilekçesinde eylemin görevi kötüye kullanma suçu olduğu ve bu nedenle ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinin ileri sürüldüğü, eylemin suç teşkil etmesi halinde zamanaşımı süresinin ceza kanununda öngörülen temel zamanaşımı süresi olacağı, ayrıca, ceza kanununda öngörülen ve ceza zamanaşımının kesilmesi ile oluşan uzamış ceza zamanaşımının uygulanamayacağı, istinaf başvurusunda belirtilen 5237 sayılı Türk Ceza kanunu'nun (TCK) 257. maddesine göre görevi kötüye kullanma suçu için ön görülen cezanın 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası olduğu, TCK'nın 66/1-e maddesinde ise zamanaşımı süresinin beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl olarak belirlendiği, bu durumda eylem görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul edildiğinde zamanaşımı süresi sekiz yıl olarak uygulanacağından bu sürenin de dava tarihinden önce dolduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.