Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3051 E. 2025/1335 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, davalının tescilli markalarının kendi tanınmış markasıyla benzerlik taşıdığını ve karıştırılma ihtimali yarattığını ileri sürerek hükümsüzlük talebinde bulunurken, davalı ise davacının markalarını kullanmadığı gerekçesiyle iptal davası açmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davacı markasının tanınmış marka statüsünde olduğu ve davalı markalarının tescilinde kötüniyet bulunmadığı hususları değerlendirilerek, davalı markalarının hükümsüzlüğüne ve davacının kullanmadığı tescilli markalarının iptaline ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2080 Esas, 2024/258 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/391 E., 2021/353 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı/karşı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA VE KARŞI DAVAYA CEVAP

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin “...” markasını uzun yıllardır menşe ülke Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere dünya genelinde ve Türkiye dâhil 100’den fazla ülkede yoğun ve yaygın şekilde kullandığını, tescil kayıtları ile koruma altına aldığını, davalı şirketin “... ...” ibaresinden oluşan markalarının esas unsurunun da müvekkilinin markaları gibi “...” ibaresinden meydana geldiğini, aynı sınıftaki emtialar da dikkate alındığından davalı markaları yönünden 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6/1 hükmü uyarınca tescil engelinin oluştuğunu, daha önce davalıya karşı açılan marka hakkına tecavüz davasında, davalının “... ... CLUB” ibareli markası ile gerçekleştirdiği kullanımların müvekkilinin markasal haklarına tecavüz niteliği taşıdığına ve karıştırılma ihtimali bulunduğuna hükmedildiğini, SMK’nın 6/4 ve 6/5 hükümleri anlamında da tescil engeli olduğunu, müvekkili şirket markalarının tanınmışlığının birçok farklı yerel mahkeme kararında kabul edildiğini, davalının kötüniyetle marka tescilini sağladığını ileri sürerek davalının 2015/62352, 2016/05223, 2016/28655, 2017/34978, 2018/42166, 2018/95878, 2018/95882 sayılı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş, karşı davaya cevabında; karşı davanın reddini istemiştir.

II. CEVAP VE KARŞI DAVA

Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin 1998 yılından beri çanta, ayakkabı vb. üreten firmalara imalatta kullanılabilecek tüm ürünleri bir araya getirmek suretiyle hizmet verdiğini, dava konusu markalar arasında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığını, davacının “...” markasının 25. sınıfta sadece ayakkabılarda tescilli olduğunu, “...” üzerinde münhasır hak sahipliği bulunmayan davacının markasını “... RALPH LAUREN” şeklinde kullandığını, “...” ibaresine birçok farklı firmanın markalarında yer verdiğini, bu ibare bakımından birlikte var olma durumunun söz konusu olduğunu, “at üzerinde oynanan spor dalını” ifade eden ibarenin tek kişinin tekeline bırakılamayacağını savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı dava dilekçesinde; davacının “...” ibaresini içeren marka tescilleri varsa da kullanımlarının “... RALPH LAUREN” şeklinde olduğunu, salt “...” markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanmadığını, SMK'nın 9. maddesi gereğince karşı davalının 92/007537 ve 83/076708 sayılı markalarının kullanmama nedeniyle iptalinin gerektiğini, "..." ibaresinin giyim sektöründe tanımlayıcılık da içerdiğini, “... yaka tişört” ifadesinin farklı markalar tarafından aktif olarak kullanıldığını ileri sürerek 92/007537 ve 83/076708 sayılı markaların kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden; davalı markalarının tescilli olduğu 18, 25 ve 35. sınıf bir kısım mal ve hizmetler bakımından aynı/ aynı tür/ benzer emtia/ hizmet koşulunun oluştuğu, dava konusu markalarda “...” ibaresinin ortak yer aldığı, bu ibarenin kapsamlardaki emtialar yönünden ayırt edicilik taşıdığı, at üzerinde sopayla oynanan bir oyunun adı olan bu ibarenin bu spor ile ilgili emtialarda tescilli olmaması nedeniyle “...” ibaresinin tek kişinin tekeline bırakılamayacağının söylenemeyeceği, “...” ibaresinin farklı firmalar tarafından kullanılıyor olmasının asıl dava davalısının kullanımlarına da izin verildiği şeklinde yorumlanamayacağı, davacı markaları ile asıl dava davalısının “... ... CLUB” ve “... CLUB” ibareli markaları arasında ortak “...” kelimesi sebebiyle işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunduğu, işaretlerdeki şekil ve renk unsurlarının davalı markalarını davacı markalarından uzaklaştırmadığı, davalı markalarının bir bütün olarak bıraktığı intibada da “... CLUB” ibaresinin ön plana çıkarıldığı, davalı markalarındaki “original” ve “1998” ibarelerinin görsel algıda zayıf kaldığı, “club” ibaresinin Türkçe’de “kulüp” anlamına geldiği, her türlü sektörde sıklıkla kullanıldığı, “...” ibaresinin ise düz yazı markaları dışında tamamen geri planda kaldığı, markaların ABD menşeili olduğu algısı verdiği, benzer olduğu tespit edilen mal ve hizmetler bakımından taraf markaları arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu, kötüniyetin gerçekleşmediği, davacının “...” markasının marka değeri yüksek, tanınmış bir marka olduğu ve korunması gerektiği, davalı markalarının tescilli olduğu 03, 14, 18, 25 ve 35. sınıf mal ve hizmetlerin tamamı bakımından SMK'nın 6/5 hükmü şartlarının oluşacağı, bu nedenle dava konusu davalı markalarının tamamının hükümsüzlüğünün gerektiği, karşı dava yönünden, karşı davalının 83/076708 sayılı “...” markasının 03. sınıf kapsamında parfümler ve deo-sticklerde kullandığı, “sabun emtiası, saç, vücut şampuanları ve diş bakım ürünleri” bakımından ise kullanımın ispatlanamadığı, 92/007537 sayılı marka için sunulan delillerin ise markanın 14. sınıftaki tescilli mallar için Türkiye’de ciddi biçimde kullanıldığını ispata yeterli olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, 2015/62352, 2016/5223, 2016/28655, 2017/34978, 2018/42166, 2018/95878, 2018/95882 sayılı markaların hükümsüzlüğüne, karşı davanın kısmen kabulüne, 1983/076708 sayılı markanın 3. sınıf “sabunlar, vücut ve güzellik bakımına mahsus maddeler, saçlar için losyonlar, dişlerin temizlenmesine mahsus maddeler” emtiaları ile sınırlı olarak, 1992/007537 sayılı markanın da 14. sınıf tüm mallar yönünden kullanılmama nedeni ile iptaline karar verilmiş, hüküm davalı/ karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı/ karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı/ karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, marka hükümsüzlükleri, karşı dava kullanılmama nedeni ile iptalleri taleplerine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı/karşı davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 27.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.