"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/490 Esas, 2024/579 Karar
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/26 E., 2021/67 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dünyada tanınmış ... markasının sahibi olduğunu ve TÜRKPATENT nezdinde birçok tescillerinin bulunduğunu, ayrıca ... ibaresinin müvekkili adına T/00086 sayı ile tanınmış marka olarak koruma altında bulunduğunu, müvekkilinin ... markası için çok yüksek yatırım ve reklam harcamaları yaptığını, davalı tarafın, “...” markaları ile tecavüz teşkil eder kullanımlar gerçekleştirdiğini, müvekkili ile haksız rekabet teşkil edecek eylemlerde bulunduğunu, davalı adına tescilli 2017/75364 numaralı markanın da hükümsüzlüğünün gerektiğini ileri sürerek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men'i, ref'i, davalı yana ait 2017/75364 numaralı " ... MAKİNE ...." ibareli markasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6/1, 6/5, 6/9 ve 6/6 hükümleri çerçevesinde hükümsüz kılınmasını, davalıya ait ticaret unvanının terkinini, davalı yana ait www.....com.tr uzantılı internet adresine Türkiye’den erişimin engellenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili aleyhine Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/30 D.iş sayılı dosyası üzerinden gerçekleştirdiği tespitin akabinde kendisiyle anlaşarak tespite konu kullanımları durdurduklarını, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davacının müvekkiline ait "VM ... MAKİNE ...." ibareli markanın hükümsüzlüğü yolundaki taleplerin kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, davacının “...” markasının TÜRKPATENT nezdinde ilk kez 05.07.1955 tarih 120139 sayı ile 01, 02, 03, 05, 06, 07, 08, 09, 11, 12, 16, 18, 20, 21, 22, 24, 25 ve 27. sınıflarda tescil edildiği ve “...” esas unsurlu seri markalarının bulunduğu; ayrıca “..." markasının T/700086 sayı ile tanınmış marka olarak da tescilli olduğunu, davalının markasının ise 2017/75364 no ile “ ... MAKİNE...+şekil” ibareli olup 37. sınıfta 22.08.2017 tarihinde tescil edildiğini, davalının ticaret unvanın 07.02.2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, taraf markaları bir bütün olarak incelendiğinde markalar arasında görsel, fonetik veya kavramsal açıdan bir benzerlik olmadığı, davalı markasının, davacıya ait ticaret unvanını aynen içermediği gibi karıştırılma ihtimallerinin de söz konusu olmadığı, davalının kullanımlarının bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kendi tescilli markasının kullanımı şeklinde olmayıp, davacının ... markasına vurgu yaparcasına oluşturulduğu ve somut olayda davalının söz konusu kullanımlarını araç servis, yedek parça, bakım ve onarım hizmetlerinde kullandığı, karıştırılma ihtimali bakımından, davacıya ait "..." markasının en azından davalının marka tescil başvurusu yaptığı 22.08.2017 tarihinde ilgili sektörde tanınan bir marka olduğu, dolayısıyla aynı sektörde faaliyet gösteren davalının, tescilli ve tescilsiz markasal kullanımlarını oluştururken davacıdan ve onun tescilli "..." markalarından haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının huzurdaki davaya konu ibareleri tesadüfen ve iyiniyetle tasarlamadığı, basiretli bir tacir olarak hareket etmediği, dolayısıyla davalının bu kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığı, davalının alan adı kullanımına gelince, www.....com.tr uzantılı alan adının, "..." ibaresini esas unsur, "makina" ibaresini ise tanımlayıcı bir kavram olması nedeniyle tali unsur olarak içerdiği, bu bağlamda davacıya ait "..." ibaresi ile davalıya ait tescilsiz "..." ibaresi karşılaştırıldığında, kullanımlarda ilk hecelerin ayniyet gösterse de zayıf denilebilecek düzeyde benzerlik bulunduğu, buna karşılık marka tecavüzünden söz edilebilmesi için tarafların ibareleri arasında karıştırılma ihtimalinin de bulunması gerektiği, www.....com.tr uzantılı web sitesinin içeriği ve "..." ibaresi ile birlikte "makina"nın eklendiği de göz önüne alındığında, alan adının davacıyı çağrıştırma veya davacı ile karıştırılma ihtimali yaratmadığı, ayrıca tacirlerin ticaret unvanına uygun olarak web sayfası kullanmaları 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’da (6102 sayılı TTK) zorunlu tutulduğundan, davalının www.....com.tr uzantılı alan adının davacıya ait tescilli "..." markalarına tecavüz teşkil etmediği ve bu nedenle iptali şartlarının da oluşmadığı, ticaret unvanının terkini istemine gelindiğinde; unvan kullanımının yasaklanabilmesi için kullanımın markanın fonksiyonlarına zarar vermesi veya kullanım sonucunda haksız bir yararlanmanın söz konusu olması gerektiği, somut olayda davalının ticaret unvanının eki ile birlikte "... Makina" şeklinde olup davacıya ait markaların ise "..." esas unsurlu olduğu, davalının ticaret unvanı ve davacıya ait marka değerlendirildiğinde, tek ortak unsurun ibarelerin ilk hecesi olduğu, bu zayıf benzerliğin ticaret unvanının terkini için tek başına yeterli olmadığı, davalının "..." şeklindeki unvan kullanımlarının değil; "..." ibaresini içeren kullanımlarını bir şekilde davacıya ait "..." markalarına benzetmesinin/yakınlaştırmasının hukuka aykırı bulunduğu, dolayısıyla davalının ticaret unvanının davacıya ait tescilli markalara tecavüz teşkil etmediği ve haksız rekabet meydana getirmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle davalının davacıya ait marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine; alan adının iptali, ticaret unvanının terkini, markanın hükümsüzlüğü taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunmadığı, markaların esas unsurlarına göre bütüncül olarak bıraktıkları izlenimde markalar arasında karıştırılma tehlikesi yaratmadığı, davalı markasının davacının ticaret unvanını da içermediği ve bu nedenle davalı markasının SMK 6/1-5 hükümleri kapsamında hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, aynı nedenlerle davalı ticaret unvanının ve internet alan adının davacı markasını içermediği, tescilli markadaki ... ibaresinin kullanımı niteliğinde olduğu ve terkini taleplerinin yerinde olmadığı, öte yandan davalının fiili kullanımının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, logo içinde yer almayan sadece ... ibaresinin yatay yada dikey kullanımının ise taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığı iltibas teşkil etmediği, davalının marka hakkına tecavüz teşkil eden kullanımlarının marka hakkına da tecavüz yanında ayrıca haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı markasının hükümsüzlüğü, ticaret unvanının terkini ile alan adına erişimin engellenmesinin yanında davalının fiili marka kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği, tecavüz ve haksız rekabet söz konusu ise bunun önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması istemlerine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 17.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.