Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3233 E. 2025/1575 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'ndaki değişiklik nedeniyle davalı şirkete fazla ödeme yaptığını iddia ederek, istirdat talebinde bulunması.

Gerekçe ve Sonuç: Anayasa Mahkemesi'nin, kanun değişikliğinin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar vermesi ve davacının istirdata konu alacağının dayanağının bu kanun değişikliği olması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin ret kararı ve istinaf mahkemesinin bu kararı onaması doğru bulunmuş ve Yargıtay tarafından da onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/145 Esas, 2024/568 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2.Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2019/490 E., 2022/468 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arsında yürürlükte olan yerli Ham Petrol Alım Satım Anlaşması çerçevesinde ticaret yapıldığını, gerek ham petrol üreticileri bakımından 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu (6491 sayılı Kanun) gerekse rafineri şirketleri bakımından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu (5015 sayılı Kanun) ile düzenlenmiş bir piyasada faaliyet gösterdiği için, taraflar arasında tam olarak sözleşme serbestisi çerçevesinde yapılmış bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğini, 5015 sayılı Kanun'un10. maddesinde yerli ham petrolün fiyatının ne şekilde belirleneceğinin açıklandığını, rafinecilere alım zorunluluğu getirildiğini, bu hükümden kaynaklı olarak taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde fiyat düzenlenirken5015 sayılı Kanun'un 10. maddesine atıfta bulunulduğunu Kanundaki değişikliklerin sözleşmeye aynen yansıtılacağının belirlendiğini, bu atfın Kanundan kaynaklı bir zorunluluk olarak sözleşmede yer aldığını, kanuni alım yükümlülüğünü yerine getirmeye devam eden şirketin itiraz konusu faturalar karşılığında aynı miktar ve evsaftaki yerli ham petrol için 5015 sayılı Kanun'un 10. maddesinde 7166 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında davalıya milyonlarca TL ilave ödeme yapmak zorunda kalındığını, 5015 sayılı Kanun'un 10. maddesinde yapılan değişiklik ile yerli ham petrol fiyatının belirlenmesinde 26 API'den ağır petroller için Ras Gharib yerine Arab Heavy ham petrolünün emsal olarak kabul edildiğini, fiyatın belirlenmesinde kullanılan emsalin değişmesinin yanı sıra nakliye giderlerinin de artırılması ve ayrıca fiyata daha önce alınmayan geçiş ücretinin eklenmesinin yerli ham petrol fiyatlarında aşırı maliyete yol açtığını, söz konusu değişikliğin 5015 sayılı Kanun gereği yerli ham petrolü almak zorunda olan rafinerici lisansı sahibi şirketler açısından haksız bir aşırı maliyet artışı ortaya çıkardığını, kanun değişikliğinin gerekçesine bakıldığında yerli ham petrolün gerçek ederini ölçmek ve önerilen yeni fiyatın mevcut Mısır-Ras Gharib ham petrolüne benzerliğini değerlendirmekten uzak bir şekilde sadece üreticilerin gelirlerini artırmaya odaklandığının görüldüğünü, bunun sonucu olarak tüm yüke katlanmakta olan rafinerici lisansına sahip şirketlerin cezalandırıldığını, rafinericilerden yerli ham petrol üreticilerine haksız bir biçimde gelir transfer edilmesi anlamına gelen değişikliğin en başta 5015 sayılı Kanun'un 10. maddesinin ilk fıkrasında, fiyatların en yakın erişebilir dünya serbest piyasa koşullarına göre oluşacağı ilkesine uygun olmadığını, yerli ham petrol fiyatında değişiklik getirilmesine dair kanun hükmünün Anayasa'ya aykırılık taşıdığını, yerli ham petrol fiyatının artırılmasına dair düzenlemenin mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale içerdiğinden Anayasa'ya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin satışını yaptığı ürünlerin fiyatını serbestçe belirleyemediğini, diğer deyişle maliyetlerini yükselten yerli ham petrol fiyatlarındaki artışı, fiyatlarına yansıtarak müşteriler ile paylaşma yoluna gitmelerinin de mümkün olmadığını, nitekim Enerji Piyasası Denetleme Kurulu'nun tarife düzenlemeleri çerçevesinde söz konusu maliyet artışının fiyata yansıtılmasına imkan tanınmadığını, ham petrol üreten şirket piyasa koşullarına göre serbestçe davranma hakkına sahipken 5015 sayılı Kanun'un 10. maddesinin rafineri lisansı sahibi şirketleri eşit olmayan bir şekilde sözleşme yapmaya zorunlu tuttuğunu, aslında bu maddenin yerli ham petrol için iç tüketimde zorunlu bir unsur olmadığını, buna karşın alım zorunluluğu getirilen rafinericilere uygulanan yerli ham petrol fiyatının o denli yüksek olduğunu, yerli ham petrolün ihraç edilmediğini, bunun Kanunun düzenleniş şeklinin amaca aykırı olduğunu ortaya koyduğunu ileri sürerek davalı tarafa fatura karşılığında ödenmiş olan tutardan şimdilik 10.000,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, Anayasa'ya aykırılık iddiaları ciddi bulunarak dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin ilgili mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun hareket ettiğini, müvekkil şirketin dava konusu temel e-faturaları, davacı şirketin e-fatura portalına 12.06.2019 tarihinde tebliğ ettiğini, davacı şirketin ilgili faturaların iptali için 19.06.2019 tarihli yazıyı göndererek hiçbir hukuki dayanağı bulunmaksızın faturaların iptalini istediğini, müvekkili şirketin ise cevaben 25.06.2019 tarihli yazısı ile 6491 sayılı Kanun'u göre ham petrol üretim faaliyetlerini sürdürdüğünü, ham petrol fiyatının 5015 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca belirlendiğini, yine 6491 sayılı Kanun kapsamında, üretilen petrolün sekizde biri oranındaki Devlet hissesinin Hazineye ödendiğini, ham petrol fiyat oluşumunda şirketlerinin hiçbir müdahalesi bulunmadığından müvekkili şirkete ödenmiş her iki faturanın iptalini gerektiren bir durumun söz konusu olmadığını, faturaların kanuni defterlerine işlenerek beyannamelerine dâhil edildiğini bildirdiğini, davacının da sözleşme kapsamında basiretli davranması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Anayasa Mahkemesi'nin 2021/128 E. ve 2022/68 K. sayılı kararı ile 7166 sayılı Kanun ile 5015 sayılı Kanunda yapılan değişikliğin Anayasaya aykırı olmadığının tespit edildiği, davanın temelini kanun değişikliğinin oluşturduğu, davalı tarafından davacıya keşide ve tebliğ edilen faturalara davacı tarafından 8 günlük yasal sürede itiraz edilirken dahi kanun değişikliğinin gerekçe olarak sunulduğu, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'nin kararı sonrasında davacının dayanağının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı yanın istirdata konu alacağın dayanağı 5015 sayılı Kanun'da yapılan değişiklik sonrası yerli ham petrol fiyatında meydana gelen artış sebebiyle davalıya yaptığı fazla ödemeyi talep ettiği, davacının Anayasaya aykırılık iddiasının Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği Anayasaya aykırılık bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir .

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, istirdat talebine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 06.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.