"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/387 Esas, 2023/942 Karar
HÜKÜM : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 111 inci maddesine göre tasarruf sahiplerinin haklarını korumak üzere kurulduğunu, 21.12.1999 tarihli Bakanlar Kurulu kararı uyarınca bir kısım bankaların temettü hariç ortaklık hakları, yönetim ve denetimi ile hisse senetlerinin mülkiyetinin davacı TMSF’ye devredildiğini, davacının 26.01.2001 tarihli kararı ile de bir kısım bankaların ... A.Ş. çatısı altında tüm aktif ve pasifleriyle birlikte devren birleştirildiğini, TMSF ile ... arasındaki 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesi ile %100 hissesi TMSF’ye intikal etmiş ... A.Ş.’nin hissesinin ...’a devredildiğini, ...’ın Oyakbank bünyesinde devren birleştirilmesinden sonra 2007 yılında tekrar satışa konu olup bankanın unvanının ... Bank A.Ş. olarak değiştirildiğini, ... Bank A.Ş. bünyesinde devren birleştirilen bankaların yönetim ve denetiminin fon tarafından devralınmasından sonra anılan bankalarda bulunan hesapların kendilerinin bilgi, talimat ve iradesi dışında off shore bankasına havale edildiği iddiasıyla davalı hakkında davalar açıldığını, aleyhe sonuçlanan davalar sebebiyle davalının yaptığı ödemeleri müvekkilinden istediğini, müvekkilinin ihtirazi kayıtla ödemeler yaptığını, ... ile yapılan 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesinde müvekkilinin sorumluluğuna esas hükümlere yer verilmekteyse de bahsi geçen davalır ve bu davalar sonucu banka aleyhine hükmolunan tutarları içermediğini, külli halefiyeti içeren bir banka sözleşmesinden söz edilemeyeceğini, TMSF’nin hisseleri devrederken kesinleşmemiş bilanço ve kesinleşmiş bilanço içeriğini devrettiğini, sadece bu bilançolar kapsamında doğmuş ve doğacak zarar kalemleri ile ilgili sorumluluk maddelerini kabul ettiğini, ... aktiflerinin takriben 1/3’ünün ...’a (... Bank A.Ş.), 2/3’ünün ilgisiz başka bankalara devredildiğini, sözleşmedeki doğacak her türlü borçtan TMSF’nin sorumlu olacağına dair hükümlerin off shore hesaplardan doğacak borçları da kapsadığı şeklinde değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin yaptığı ödemelerle ilgili işlemiş faizlerle birlikte toplam 21.769.628,26 TL'nin tahsili için icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; TMSF’nin ...’la akdettiği hisse devir sözleşmesi ile satıcı sıfatıyla malın ayıplardan ari olduğunu taahhüt ettiğini, mahkemeler nezdinde borcu üstlendiğini, off shore mudilerinin alacaklı olduğu kesinleşmiş mahkeme kararları neticesinde müvekkilinden tahsil edilen bedellerin tazminini sağladığını, 29.08.2001 tarihli sözleşmenin TMSF ile ... arasında aktedildiğini, husumetin müvekkiline değil ...’a yöneltilebileceğini, 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesinde açıkça bankanın sözleşme öncesi işlemlerinden kaynaklanan üçüncü kişilerin her türlü alacak taleplerine ve davalarına ilişkin sorumluluğun TMSF’de olduğunun düzenlendiğini, hisse devir sözleşmeleri gereğince takip konusu alacağın müvekkilinden istenemeyeceğini savunarak davanın reddini, kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, TMSF ve ... grubunun birlikte görevlendirilmesi ile bağımsız bir denetim şirketinden, ... A.Ş.'nin devir öncesinde mali tabloları ile ilgili bilançosunu içeren mali durum tespit raporunun alındığı, raporda 10.08.2001 tarihi itibariyle ... A.Ş.'nin ... Grubuna devredilmesi aşamasında bilanço bütünlüğü ile devredilmediği, 2.013.412,00 TL tutarındaki kısmının hisse devir sözleşmesine göre ...'a devredildiğinin belirtildiği, devre ilişkin devir bilançosunda ileride borç veya alacak doğuracak hak ve yükümlülüklerin izlendiği, bilanço dışı nazım hesaplarında herhangi bir bakiye mevcut olmadığının, bu durum karşısında da yükümlülük ve taahhüt kalemleri içinde off shore hesaplarının devre konu edilmediğinin anlaşıldığı, TMSF Varlık Yönetimi Daire Başkanlığı tarafından yazılan 09.02.2012 tarihli yazı içeriğinde dahi, ... grubuna devredilen 2.013.412,00 TL tutarında pasif kalemleri arasında off-shore hesaplarının devre konu olmadığının açıkça kabul edildiği, adı geçen yazıda da “off-shore hesapların ...'a devredilen 10.08.2001 tarihli ... bilançosunda yer almasının mümkün olmadığı, davalara konu hesaplarla ilgili off shore mudilerinden toplanan paraların kaydedildiği, 308 ve 309 numaralı hesaplarla ilgili olarak ...'a yıllık devrinin yapılmadığı” ifadelerine yer verildiği, böylelikle off shore mevduat hesaplarının, devir öncesinde ... A.Ş.'nin bilançosunda pasif tarafta yer aldığı, bu şekilde hesapların ... grubuna devredilen bilanço kalemleri arasında yer almadığı, bir başka deyişle TMSF bünyesinde kaldığının tespit edildiği, 18.06.2007 tarihli sözleşmenin 2.1 maddesi dışında uyuşmazlık ile ilgili başkaca bir maddenin tespit edilemediği, sözleşmedeki düzenlemeye göre, “fer'i müdahil ... (satıcı) ile ... Bank N.V. (alıcı) arasında, satıcının sahip olduğu banka hisselerinin tamamının satıcı tarafından alıcıya satılması için 18.06.2007 tarihinde hisse satım sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin “Hisselerin Satışı ve Devri” maddesinde; “İşbu Sözleşmenin şartlarına tabi olmak kaydıyla, satıcı (1) işbu sözleşmenin tarihinde ihraç edilmiş olan ve tedavülde bulunan 874.364.991 adet banka hissesini ve bankanın madde 4.5 uyarınca ihraç ettiği sermaye arttırımında kullanılan banka hisselerini alıcıya her türlü takyidattan ari olarak kapanışta satmayı ve devretmeyi, alıcının da bunları satıcıdan bu şekilde satın almayı ve iktisap etmeyi kabul etmektedir.” şeklinde olduğu, sözleşmenin 2.9 maddesi ile TMSF ile akdedilen sözleşmeler kısmında; “alıcı ve satıcı aşağıdaki hususları kabul ve taahhüt ettiğinin" açıklandığı, sözleşmede fer'i müdahil ... satıcı olarak gözükmekte iken dosyada feri müdahil olarak gözüken ...ise alıcı konumunda olduğu, sözleşme ile satıcı ...’ın sahip olduğu banka hisselerinin tamamını alıcı durumundaki ... Bank N.V.'ye satılması amacı ile 18.06.2007 tarihli hisse satım sözleşmesine adı geçen banka ile sözleşme imzaladığı, sözleşmedeki dayanak maddeden anlaşılacağı üzere satıcı ...’ın alıcı durumundaki bankayı herhangi bir yükümlülük, harcama, masraf zarar ya da ziyanı konusunda adı geçen hisse devir sözleşmesi uyarınca veya sözleşmenin yapıldığı tarih itibariyle, TMSF ile akdedilmiş olan diğer sözleşmeler ve mutabakatlar ile ilgili alıcıyı beri tutacağı, burada alıcının ise ... Bank N.V. olduğu, öte yandan satıcı ...’ın kendisine banka ile ilgili TMSF'ye verdiği taahhütlerden kaynaklanan her türlü yükümlülükten de alıcı ... Bank N.V.'yi beri tutacağı, o halde 10.08.2001 tarihli kesin bilançoya göre ... grubuna devredilen 2.013.412,00 TL tutarındaki pasif kalemler arasında off shore hesaplarına ait bir devir bulunmadığı gerçeği karşısında artık 18.06.2007 tarihli hisse devir sözleşmesine göre de ...'ın sorumlu tutulmasına esas olabilecek herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle davacı ile ... arasında imzalanan sözleşmenin içerikleri nedeniyle davalı ile fer'i müdahil durumundaki bankanın sorumluluğunu gerektirir hukuki ve fiili bir durumun ispatlanamadığı, raporlarda da irdelendiği üzere 09.08.2001 tarihli hisse devir sözleşmesinin 6.5, 6.8, 6.13 ve 8.1 madde içeriği dikkate alındığında banka ve bankaya devir edilen diğer bankaların müşterileri tarafından açılmış ve açılacak davalar kapsamındaki tüm sorumluluğun TMSF'ye ait olduğu, hazırlanan 19.09.2023 tarihli kök raporda da, 23.02.2017 tarihli önceki bilirkişi kurulunun kök raporuna ve 13.10.2017 tarihli ek raporlarındaki tespit ve değerlendirmelerin varlığına işaret edildiği, buna göre kök ve ek rapor içerikleri ile Yargıtay incelemesi öncesi atanan önceki bilirkişi kurulunun kök ve ek rapor içeriklerinin uyumlu oldukları, 23.02.2017 tarihli önceki bilirkişi kurulunun hazırlamdığı kök rapor, ek rapor ve aynı zamanda sonradan atanan bilirkişi kurulunun hazırladığı raporun, bu davaya esas olan off-shore mevduat hesaplarının ... grubuna devredilen bilanço kalemleri arasında bulunmazken ... grubuna devredilmeyen bilanço kalemleri arasında yer aldığı, bu nedenle off-shore hesaplarına ait bir devrin söz konusu olmadığı, 18.06.2007 tarihli sözleşme dahi dikkate alındığında davalının da sorumluluğunun bulunmadığı yönünde olduğu, ahde vefa ilkesine göre, sözleşmenin yapıldığı andaki gibi aynen uygulanması gerektiği, uyuşmazlığa esas olan 10.08.2001 tarihli sözleşme ve bu sözleşme ile dolaylı olarak ilgisi bulunan 18.06.2007 tarihli sözleşme içeriği ve özellikle davacı tarafından somutlaştırılabilen deliller dikkate alındığında, bu davaya esas off shore hesaplarının davalının sorumluluğuna yol açabilecek herhangi bir devrin söz konusu olmadığı, TMSF’nin 09.02.2012 tarihli yazıda da off shore hesaplarının ...'a devredilen 10.08.2001 tarihli ... bilançosunda yer almadığı, ... aleyhine bir varlık devrinin yapılmadığı yönünde ikrarda bulunduğu, gerek sözleşmeye gerek fiili kayıtlara aykırı şekilde davacının dava konusu alacağı talep edemeyeceği, hisseleri devir alan ... ve davalı ...Ş.'nin, feri müdahil ... Bank N.V.'nin off shore hesaplarına ait mevduat hesaplarının ödenmesi noktasında, davacı TMSF'nin borcunun dış üstlenilmesi, iç üstlenilmesi, bu borcuna katılması şeklinde ve aleyhlerine yorumlanabilecek ispatlanmış bir vakıa ve delil durumunun da söz konusu olmadığı, TMSF'nin külli halefiyeti söz konusu olduğundan devir öncesi gerçekleşen off shore hesaplarından kaynaklanan yükümlülüklerinden dolayı sorumluluğunun devam ettiği, bilançoda yer almayan borç ve yükümlülüklerden dolayı hisseleri devralan ... ve davalı ...Ş.'nin sorumlu tutulamayacağı, sonuçta davacı fonun iddiasına esas olan vakıaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın, icra inkar tazminatı talebinin ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 05.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.