"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/256 Esas, 2024/547 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/422 E., 2020/160 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın 1984 yılında dondurma sektörüne giriş yaptığını, “panda” markasının çeyrek yüzyıllık öyküsünde Türk dondurma severleri 200’e yakın yeni ürün ve lezzetle tanıştırdığını, “...” ibaresinin 2000/26120 sayı ile 29 ve 30. sınıflarda 30.12.2002 tarihinden bu yana müvekkili adına tescilli olduğunu, davalı adına 2018/16796 sayı ile işlem gören “...” ibareli markanın yayımına yaptıkları itirazın reddedildiğini, markaların ortalama seviyedeki tüketici tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, iltibas tehlikesinin bulunduğunu, müvekkilinin “...” markasını 19 yıldır kesintisiz bir şekilde kullanmakla birlikte tüketici nezdinde tanınmış hale getirdiğini, dava konusu markanın görsel ve işitsel benzerliğin yanı sıra aynı emtia gruplarında tescil başvurusuna konu edildiğini, davalı yanın dava konusu markayı kötüniyetli olarak tescil başvurusuna konu ettiğini ileri sürerek 2019-M-7315 sayılı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptaline ve 2018/16796 sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; YİDK kararının usule ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; karşılaştırılan markaların yazılış ve okunuşta ve görsel olarak birbirinden farklı olması nedeniyle alıcı nezdinde karışıklık yaratmasının söz konusu olmayacağını, ortalama tüketicinin kelimenin ilk hecesine, diğer kısımlarına nazaran daha büyük dikkat verdiğini, kelimelerin sonunda yaygın biçimde karşılaşılan son eklerin veya hecelerin kelimenin işitsel karakteri üzerinde daha az etkiye sahip olduğunu, ancak bu durumun kelimenin başlangıç kısmının tanımlayıcı olması ya da kelimenin vurgusunun son kısımda yoğunlaşması durumunda geçerli olmayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile itiraza mesnet markanın 30.12.2002 tarihinde tescil edildiği, dava konusu marka başvurusunun 20.02.2018 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla itiraza mesnet markanın kullanmama def'ine konu olabilecek bir marka olduğu, TÜRKPATENT nezdinde yapılan itiraz aşamasında, davalı başvuru sahibinin kullanmama def’i ileri sürdüğü, davacı itiraz sahibinin, itiraz gerekçesi markayı kullandığına dair herhangi bir delil sunmadığı, davacı tarafın kullanıma ilişkin delil sunmaması nedeniyle, davaya konu marka başvurusuna 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 6/1 hükmü bağlamında itiraz edemeyeceği, bu nedenle salt bu sebeple zikredilen hüküm bağlamında ileri sürdüğü itirazının reddi gerekeceği, bu nedenle, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından verilen kararda ve buna müteakip YİDK tarafından tesis edilen kararda, iptallerini gerektirecek hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, davanın, YİDK kararının iptali isteminin yanı sıra, aynı zamanda markanın hükümsüzlüğü istemini de içerdiği, hükümsüzlük istemi bakımından davalı şirketin kullanmama def'i ileri sürmediği, dolayısıyla bu istem bakımından SMK'nın 6/1 hükmü bağlamında iltibas tehlikesi değerlendirmesi yapılması gerektiği, başvuru markası kapsamında yer alan bir kısım mal ve hizmetin mesnet marka kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle benzer olduğu, işaretlere gelince, dava konusu markanın kelime ve şekil unsurundan oluşan karma bir marka olduğu, “dondurma” ve “...” kelimelerinin birleşimi ile oluşturulan markada, “dondurma” kelimesinin sonundaki “a” harfi markaya eklemlenmiş ve “...” kelimesinin başındaki “a” harfi hem “dondurma” hem “...” kelimelerinde ortak olarak kullanıldığı, dava konusu marka yazıldığı gibi okunmakta olup, tüketicilerin markayı “dondurma ...” olarak algılamalarının muhtemel olduğu, “dondurma” ve “...” kelimelerinin birleşik halde yazılması ile yeni bir anlam ortaya çıkmadığı, “...” kelimesinin “Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor” anlamı taşıdığı, davacıya ait markanın kapsamında yer alan emtia yönünden herhangi bir tanımlayıcılığı bulunmamakla birlikte, “...” kelimesinin genel olarak ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu, dava konusu marka kapsamında bulunan diğer kelime ise “dondurma” ibaresi olduğu, bu kelimenin, “dondurma” kelimesine atıf yaptığı, ortak olduğu belirtilen ürün grubu yönünden bu kelimenin tanımlayıcı olduğu, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalarda ortak olarak bulunan "..." ibaresinin ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu, ortalama tüketicinin markaları bir bütün olarak değerlendireceği, zayıf ibarelerin bulunması halinde markanın bütününe hakim olan görünüş dikkate alınarak iltibas değerlendirilmesi yapılması gerektiği, zira kendisine zayıf bir işareti marka olarak seçen kimsenin, bu zayıf işaret üzerinde yapılacak küçük çaplı değişikliklerle oluşturulan markanın kullanımını engelleyemeyeceği, aksi düşüncenin ticari hayatta sıklıkla kullanılan ayırt ediciliği düşük zayıf ibarelerin tek bir kişinin tekeline verilmesi sonucuna yol açacağı, bu hususun ise serbest işleyen piyasa ekonomisinde haksız rekabete neden olacağı, somut olayda da "..." ibaresinin tek başına ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olmasının yanı sıra, davaya konu markanın salt "..." ibaresinden oluşmadığı, bu ibareye eklemlenen şekil unsurları ile birlikte bir bütün olarak "..." şeklinde ilgili tüketici kesiminde markasal ayırt ediciliğinin bulunduğu, daha önce davacıya ait markayı gören, bu markalı emtiadan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketicinin, dava konusu markalı emtialar ile karşılaştığında, bu emtialardan yararlanmak için ayıracağı süre içerisinde, söz konusu markanın davacı markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, bu nedenle SMK'nın 6/1 hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmeyeceği, bunun haricinde davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu da ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı hükümsüzlük istemi yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının başvurusuna konu ibarenin "DondurmaAşk" olduğu, başvuru konusu ibarede karşılaştırmada esas alınacak ibarenin "..." olduğu, zira dondurma ibaresinin tanımlayıcı ve herkesin kullanımına açık bir ibare olduğu, iltibas karşılaştırmasında dikkate alınamayacağı, davacı markasının da "..." ibaresinden oluştuğu, bu itibarla taraf markalarında karşılaştırılacak ibarelerin aynı olduğu, "..." ibaresinin başvuru kapsamında bulunan mallar için zayıf bir ibare olarak da nitelendirilemeyeceği, bu nedenle taraf markalarının görsel, anlamsal ve işitsel olarak benzer olduğu ve iltibas riski taşıdığı kanaatine varıldığı, somut olayda SMK'nın 6/1. hükmünün somut olaya uygulanabilme şartları bulunduğu için davanın benzer bulunan emtia için kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi kanaat ile davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davacı ... davalı Şirket vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... davalı Şirket vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine, 18.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.