"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının bir kısım markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "..." ibaresini 35 ve 41. sınıf hizmetlerde marka olarak tescil ettirmek üzere davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, davacı tarafından itirazda bulunulduğunu, ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa ...’nun 2014 yılından itibaren ... Toto, Süper Lig ve ... Toto 1. Lig’de yer alan 36 takımın bilet/kombine satışlarını gerçekleştiren ve futbol kulüpleri adına yeni teknolojiler geliştiren tek resmi biletleme firması olduğunu, Süper Lig ve 1. Lig karşılaşmalarının yanında futbol takımlarının Şampiyonlar Ligi, UEFA Avrupa Ligi, Ziraat Türkiye Kupası, Hazırlık Karşılaşmaları vb. biletlerinin de sadece ... Biletleme Platformu üzerinden satıldığını, taraf markalarının iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, müvekkilinin “...” markalarının halk tarafından bilinip tanındığını, eskiye dayalı kullanıma dayanarak da “...” ibareli markanın reddedilmesinin gerektiğini, başvurunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun (...) 2019-M-10665 sayılı kararının iptaline ve 2019/10662 sayılı "..." ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvuru kapsamındaki 35 ve 41. sınıf mal ve hizmetlerin itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/benzer oldukları; davacı markalarında yer alan “...” kelimesinin “1. Bir kimsenin, herhangi bir ücretin bütününden veya bir bölümünden muaf tutulduğunu gösteren belge. 2. Sürekli.” anlamlarına geldiği (.......tr), davacı markalarında geçen “...” ibaresinin ise Portekizce olduğu, Türkçe’de “adım” anlamına geldiği; dava konusu markanın “...” ve “...” ibareleri bir araya getirilerek oluşturulduğu, esas unsurunun bütüncül olarak “...” ibaresi olduğu, dava konusu marka ile davacının bazı markalarında yer alan ve Türkçe’de “geçmek, geçiş, geçit, paslaşmak” gibi anlamlara gelen İngilizce “...” kelimesinin ülkemizde yaygın olarak kullanıldığı, taraf markaları kapsamında bulunan 35 ve 41. sınıf emtialarının hizmet özellikleri dikkate alındığında daha dikkatli tüketiciye yönelik olduğu, diğer bir deyişle veri derleme, reklamcılık, fuar organizasyonu gibi hizmetlerin yöneldiği tüketicinin, üretici/tedarikçi kaynağına herhangi bir ucuz hızlı tüketim malı tüketicisinden daha fazla dikkat ettiği, bu sebeplerle, tüketici için ve özellikle davaya konu olan emtiaların yöneldiği tüketiciler için “...” veya “...” gibi türevlerinin ayırt edici niteliğinin zayıf olduğu kanaatine varıldığı; işitsel ve görsel olarak benzer olan davacıya ait “...” ve “...” ibaresini içeren markalar ile dava konusu “...” ibareli marka işitsel ve görsel olarak karşılaştırıldığında, söz konusu davacı markalarının Türkçe’de “...” ve “...” olarak telaffuz edileceği, dava konusu markanın ise “...” veya “...” şeklinde telaffuz edileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu marka ile davacıya ait “...” ve “...” ibaresini içeren markaların marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel olarak karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı; davacıya ait diğer “...” ve “...” ibareli markaları ile dava konusu marka karşılaştırıldığında ise davacıya ait belirtilen markaların bütüncül olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu markaları oluşturulan ibarelerin ayırt edici niteliği zayıf ibarelerin birleştirilmesiyle oluşturulan ayırt edici niteliği zayıf ibareler olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu marka ile davacıya ait belirtilen markaların marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel olarak karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma ihtimalinin söz konusu olmayacağı; davacının, dava konusu “...” ibareli marka üzerinde dava konusu hizmetler bakımından eskiye dayalı hak sahipliği olduğuna dair dosya kapsamında herhangi bir belgeye rastlanmadığı; dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 6/5. maddesinde yer alan koşulların oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı; hükümsüzlük talebi açısından, taraf markalarının benzer olmaması ve 6769 sayılı SMK’nın 6/1. bendi anlamında iltibas tehlikesinin mevcut olmaması nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı; davalı şirket başvurusunun kötüniyetli olduğuna ilişkin somut verilerin dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ... marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 09.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.