"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 16.05.2011 tarihli New Yorker dergisinin kapağının müvekkili tarafından çizildiğini, ''...'' isimli illüstrasyon çalışması eserin sahibi olduğunu, müvekkilinin illüstrasyonlarında kullanmış olduğu imzasının orjinal eserin üzerinde de yer aldığını, davalı şirketin izin almaksızın söz konusu illüstrasyonu '' 4. ... Yayıncılık ... 8. Sınıf Türkçe Soru Bankası” adlı test kitabının 250. sayfasının içerisinde kullandığını, davalı şirketin yurtiçi mağazalarda ve internet sitelerinde söz konusu test kitabını piyasa sürerek ticari kar elde ettiğini, davalı şirketin bu eylemiyle müvekkiline ait basma hakkı, çoğaltma hakkı ve yayma haklarını ihlal ettiğini, bu kullanımın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında ihlal oluşturduğu gibi ayrıca 5187 sayılı Basın Kanunu (5187 sayılı Kanun) kapsamında da ihlal oluşturduğunu ileri sürerek FSEK 68/1 hükmü uyarınca müvekkilinin sözleşme yapılması halinde isteyebileceği bedelin 3 katının bilirkişi raporu neticesinde tam ve kesin miktar belirlendiğinde artırılmak üzere 1.000,00 TL’nin, söz konusu ihlalin gerçekleştiği 09.08.2018 tarihten itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, FSEK'in 70. maddesi uyarınca davalının davaya konu derginin satışı neticesinde elde etmiş olduğu kârın şimdilik 1.000,00 TL’sinin söz konusu ihlalin gerçekleştiği tarih olan 09.08.2018 itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, FSEK'in 70. maddesi uyarınca ihlal edilen manevi hakları ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle toplamda 8.000,00 TL manevi tazminatın 09.08.2018 tarihinden tarihlerinden itibaren işleyecek olan kanuni faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin adresinin Esenyurt/İstanbul'da olduğunu ve yetki itirazının bulunduğunu, dava konusu kitabın içeriğinin ihbar olunan yazar tarafından yazılmış olduğunu, davanın ...'e yöneltilmesi gerektiğini, 01.10.2017 tarihinde davaya konu karikatürün de yer aldığı "4 ... Yayıncılık Türkçe 8. Sınıf Soru Bankası" kitabının da yer aldığı birtakım yayınlara ilişkin olarak yayıncı müvekkili şirket ile ihbar olunan arasında Mali Hakları Devir Sözleşmesi imzalandığını, davacıya ait olduğu iddia edilen karikatürün hazırlanan soruya yazar tarafından eklendiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacının iddiaları doğru kabul edilse dahi müvekkilinin herhangi bir kasıt olmaksızın hareket ettiğini ve durumdan haberdar olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, 12.09.2023 tarihli celsede FSEK hükümleri çerçevesinde FSEK uzmanı, grafik uzmanı, yayıncı ve mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, davacı vekiline bilirkişi ücretini yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, davacı vekilinin verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretini yatırmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, maddi tazminatın belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasının zorunlu olduğu, yargılamanın 12.09.2023 tarihli duruşmasında bilirkişi incelemesi yapılmasına, her bir bilirkişi için 3.000,00 TL olmak üzere toplam 12.000,00 TL bilirkişi ücretini yatırmak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verildiği, kesin süreye uyulmaması halinde davacının bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek dosyanın mevcut durumuna göre yargılamaya devam edileceğinin de davacı vekiline ihtar edildiği, verilen kesin süre içinde bilirkişi ücretinin tamamının yatırılmadığı, bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılamadığı, bilirkişi ücretinin bir sonraki duruşma günü olan 14.12.2023 tarihinden 2 gün önce 12.12.2023 tarihinde tamamlandığı, bilirkişi ücretine ilişkin verilen 2 haftalık sürenin makul olduğu, yatırılacak miktarın açık olarak belirtildiği, ara karada kesin süreye uyulmamasının müeyyidesinin de belirtildiği, bilirkişi ücretinin süresi içinde yatırılmadığı, davacı vekilinin iddiasının aksine bilirkişi ücretinin duruşma gününden 2 gün önce tamamlanmış olmasının celse kaybına neden olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının FSEK kapsamında hak sahipliğine davalı yanca tecavüz edildiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, FSEK'ten doğan haklara tecavüz edildiği iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup Mahkemece yazılı şekilde bilirkişi ücreti verilen kesin sürede yatırılmadığından ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ve celse atlanılması suretiyle yargılamanın uzamasına sebebiyet verildiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, kararı istinaf edilmesi üzerine inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince de karar isabetli bulunarak davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 90. maddesinde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, HMK'nın 94. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur. Önemi nedeniyle hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır.
Bu itibarla, geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu doğrultuda olmak üzere, kesin süreye ilişkin ara karar her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulmamanın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan HMK'nın 120. maddesinde gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiş, 114. maddesinde ise gider avansı eksikliğinin yaptırımı dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret olarak belirtilmiştir.
Hâl böyle olmakla birlikte İlk Derece Mahkemesince, davacı yana 12.09.2023 tarihinde yapılan ihtarda "takdir edilen toplam 12.000,00 TL masrafın davacı tarafından iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasına, bu süre içerisinde gider avansı yatırılmadığı takdirde, bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek dosyanın mevcut duruma göre yargılamaya devam edileceğinin kendisine ihtarına" karar verilerek ihtarat yapılmış, davacı tarafça ihtar olunan bedel her ne kadar hakim tarafından verilen 2 haftalık kesin süre içinde olmasa da peyderpey ve nihayetinde sonraki celseden önce tamamlanmak üzere yatırılmıştır.
Şu halde Mahkemece, yapılan kesin süre ihtarının gider avansına ilişkin olduğu belirtilerek bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmişse de yapılan ihtarın delil avansı mı yoksa gider avansı mı olduğu noktasında belirsizlik arz ettiği, hem gider avansı yatırılması için ihtar yapılıp, kesin sürede yatırılmaması halinin sonucu olarak delil avansına ilişkin ihtaratın yapıldığı, bu nedenle kesin mehilin sonuç doğurmayacağı, ayrıca davacı tarafından sonraki celseden önce belirtilen ücret yatırılmak suretiyle celse atlanılmasına da sebebiyet verilmediği dikkate alınarak dosya muhteviyatına göre gerekli olan bilirkişi incelemesi yaptırılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1 hükmü uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 28.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.