"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/531 E., 2024/832 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/272 E., 2019/601 K.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 424.390,00 DEM parasını ... Bakırköy Şubesine 03.12.1999 tarihinde yatırdığını, bu paranın 324.000,00 DEM’i ile ilgili olarak açmış olduğu davada haklı görüldüğü, kararın kesinleştiğini ve infaz edildiğini, bakiye 100.000,00 DEM için daha önce açmış olduğu davada ise açılmamış sayılmasına dair karar verildiğini, söz konusu kararın temyiz edilmesi üzerine görev yönünden bozulduğunu, bozma ilamına uygun olarak görevli mahkemede iş bu davanın açıldığını ileri sürerek müvekkilinin alacağı olan 100.390,00 DEM’in 03.12.1999 tarihinden itibaren en yüksek döviz mevduat faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek olan her türlü borcun TMSF tarafından üstlenilmesi sebebiyle müvekkili bankanın sorumlu olmadığını, dava süresi içerisinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dolduğunu, davacının aynı alacağına ilişkin olarak 4. davasını açtığını, ilk davanın onanmasından itibaren 7 yıllık süre geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Fer'i müdahil TMSF vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı itirazı bulunduğunu, davacının bankada kayıtlı mevduatı bulunmadığını, davacının serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih ettiğini, banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılmasının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
3.Feri müdahil OYAK vekili cevap dilekçesinde; davada husumetin asıl muhatap olan TMSF'ye yöneltilmesi gerektiğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının davalı ...'ın külli halefi olduğu el konulan ... Bank A.Ş.'nin yönetici ve çalışanlarının eylemleri nedeniyle zarara uğradığını iddia ettiği, mahkemece de 6762 sayılı Yasanın 336, 309 ve 818 sayılı BK'nın 41, 55. maddeleri uyarınca davalı bankanın sorumlu olduğu kabul edildiği ve TMSF'nin borcu üstlenmiş olmasının tek başına davalı bankanın da sorumlu olduğu hususuna engel teşkil etmeyeceği, bu nedenle davalı bankanın ve feri müdahil TMSF'nin husumet itirazları yerinde görülmediği, zararın doğduğu, mevduatın off shore hesabına yatırıldığı 03.12.1999 tarihinde itibaren işlemeye başlayan on yıllık mutlak zamanaşımı süresinin 03.12.2009 tarihleri itibariyle dolduğu, gerçekleştiği iddia olunan ve zararı oluşturan 03.12.1999 tarihli eylem, banka yöneticileri bakımından aynı zamanda, eylem tarihinde yürürlükte bulunan ve öngördüğü ceza ve zamanaşımı süresi nedeniyle lehe nitelikteki 765 sayılı TCK'nun 504/1-3 bendinde düzenlenen banka veya kredi kurumlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu teşkil ettiği, anılan suçun tabi olduğu olağan zamanaşımı süresinin 765 sayılı TCK'nun 102/4 maddesi uyarınca beş yıl olduğu, uzamış zamanaşımı süresinin ise aynı Kanunun 104/3 maddesi uyarınca suç tarihinden itibaren yedi yıl altı ay olduğu, dava tarihi itibariyle ceza kanununda öngörülen zamanaşımı süresinin de dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacının bankaya yatırdığı ve off shore hesabına aktarılan mevduatının iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 41 inci, 55 inci ve 60 ıncı maddeleri, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı Kanun) 321 inci ve 336 ıncı maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu'nun 22.04.2022 tarihli ve 2021/7 E., 2022/2 K. sayılı kararı.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince tüketici mahkemelerinde tüketici tarafından açılan davalar harçtan muaf olduğundan, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 05.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.