Logo

11. Hukuk Dairesi2024/5001 E. 2024/9147 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından daha önce kullanılmaya başlanan ve tanınmış hale gelen "..." ibaresinin, davalı tarafından kötü niyetle tescil ettirilerek haksız kullanımının engellenmesi ve tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalıdan önce uzun süredir yurt dışında ve Türkiye'de fiili kullanım ve tescil yoluyla “...” ibaresini marka olarak kullandığı, sektörde tanınmış hale getirdiği, davalının ise bu durumu bilerek kötü niyetli tescil yaptığı kanaatine varılarak davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve alan adının iptaline karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/108 Esas, 2023/105 Karar

HÜKÜM : Kısmen kabul

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1914 yılında Almanya'da ... CO ... unvanıyla kurulduğunu, baş harflerinden oluşan "..." ibaresini 1970'li yıllardan itibaren güneş enerjisi sistemlerinin üretim, satış ve kurulum faaliyetlerinde fiilen kullanmaya başladığını, bu ibareyi yurtdışında 1994 yılında ticaret unvanı ve marka olarak, 2008’de ise Türkiye’de marka olarak tescil ettirdiğini ve 2009 da Türkiye’de şube açarak faaliyete başladığını ve ilk faturayı da bu tarihte kestiğini, güneş enerjisi fuarlarına katıldığını, ürünlerini Türkiye’deki müşterileriyle buluşturduğunu, müvekkilinin "..." markasının gerçek hak sahibi olduğunu, davalının, davacının tanınmış markasının bire bir aynısını aynı sektördeki ürün ve hizmetler sınıfında kötü niyetle marka olarak tescil ettirdiğini, markanın devri için müvekkilinden para talep ettiğini, başka firmaların markalarını da kendi adına tescil ettirdiğini, yine "www.....com.tr" ibareli alan adını da kendi adına aldığını ileri sürerek davalı adına tescilli 2011/46051 sayılı "K ...+Şekil" ve 2014/05323 sayılı "K ...+Şekil" markalarının davacıya devrine, mümkün değilse hükümsüzlüklerine, internet alan adının terkiniyle davacı adına tahsisine, bu talebin kabul görmemesi halinde alan adının terkinine, davacının vekiline ödemiş olduğu gerçek avukatlık hizmet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 2005 yılında kurulduğunu, yenilenebilir enerji ve güç elektroniği sektöründe faaliyet gösterdiğini, tescil ettirdiği markadaki “...” ibaresinin "Kaliteli Kalıcı Çözümler" şeklindeki sloganın baş harflerinden oluştuğunu, ayrıca bu ibarenin Endenozya'da meşhur bir gölün adı olduğunu, o bölgelere müvekkilinin bu markayla mal sattığını, marka tescil kapsamlarının ve fiili ticari faaliyet alanlarının farklı olduğunu, müvekkilinin 2011'deki marka başvuru tarihi itibariyle davalı markasının tanınmış marka olmadığını, bu kadar kısa sürede tanınmış olmasının da mümkün olmadığını, Dünya çapında tanınmış marka ise markasını Türkiye’de anılan mal ve hizmetlerde tescil ettirmesi gerektiğini, ülkesellik ilkesi gereği her markanın tescil edildiği ülke çapında korunacağını, “...” markasını Türkiye’de kendilerinin tanıttığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma ilamı kapsamında bilirkişi heyetinden rapor alındığı, hükümsüzlüğü talep edilen 2011/46051 sayılı "K ..." ibareli markanın yasal süre içerisinde yenileme işleminin yapılmaması nedeniyle tescil korumasının sona erdiği, hükümsüzlüğü talep edilen 2014/05323 numaralı "K ..." ibareli markanın tescil korumasının devam ettiği, davacı markasının TÜRKPATENT tanınmış marka sicilinde tanınmış marka olarak kayıtlı olmadığı, ancak sektör bilirkişilerinin incelemeleri ve dosyada mevcut delillerden davacı markasının sektöründe tanınmış marka niteliğinde olduğu, davacının davaya konu markalar yönünden davalının tescilinden çok daha önce kullanımlarının bulunduğu, aynı ibareler ile yurt dışında marka tescillerinin yanı sıra Türkiye'de markasal kullanımlarının yoğun ve ciddi bir şekilde devam ettiği, markaları tanınır hale getirdiği, bunun yanında davalı tarafın kötüniyetli tescil yaptırdığı hususunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2011/46051 sayılı marka yönünden açılan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2014/05323 sayılı "K ..." ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, davalı taraf adına tahsisli alan adının iptaline, terkinine, karar kesinleştiğinde ODTÜ alan adları yönetimine bildirilmesine, devir taleplerinin reddine, özel vekalet ücreti alacağına ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ... ibareli marka üzerinde gerçek hak sahipliği, ticaret unvanı, tanınmışlık ve kötü niyet hukuki sebep ve vakıalarına dayalı olarak davalı markasının hükümsüzlüğü ve alan adı terkini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.556 sayılı KHK'nın 8. maddesi.

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.