"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/889 Esas, 2023/482 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/808E., 2019/912 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, dava konusu şirkette 90.943,00 TL nominal değerde hisseye sahip olduğunu ve % 19.9 oranında şirketin ortağı olduğunu, 23.05.2016 tarihli 2015 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısında (6) numaralı gündem maddesi altında alınan şirket yönelim kurulu üyelerine ödenecek ücretin tespitine ilişkin kararın iptaline karar verilmesi gerektiğini, iptali talep edilen karara göre yönetim kurulu üyelerine ödenecek yıllık toplam ücretin 372.000,00 TL olduğunu, şirketin 31.12.2015 tarihli bilançosuna göre yıllık kârının sadece 139.938,22 TL olduğunu, ödenecek ücretin kâr oranına kıyasla fahiş olduğunu, davalı şirketin gelirinin tamamının sahip olduğu tek taşınmazdan elde ettiği kira geliri olduğunu, kararın asıl amacının, yönetim kurulu üyesi olmayan davacı ortağın payına düşecek olan kâr oranının azaltılması ve mali haklardan yararlanmasına engel olunması olduğunu, iptali talep edilen kararın eşit işlem, şeffaflık ve sermayenin korunması ilkelerine aykırı olduğunu, pay sahibinin vazgeçilmez haklarını ihlal ettiğini ve örtülü kazanç dağıtımına sebep olduğunu ileri sürerek 23.05.2016 tarihli genel kurulda alman (6) numaralı kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilkeçesinde; yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücrete karar verme yetkisinin şirket genel kuruluna ait olduğunu, davacının diğer ortaklarla beraber yönetim kurulunda olduğu 2006-2010 tarihleri arasında görevi sebebiyle ücret aldığını, o dönemde bu ücretin tüm üyeler bakımından toplanı 11.250 euro olduğunu ve ücret ödemesine herhangi bir itirazının bulunmadığını, açılan davanın bu bakımdan çelişkili davranış yasağı oluşturduğunu. 2007 yılından beri yönetim kuruluna ortalama 10.000 euro ücret ödendiğini, yönetim kurulunun şirket esas sözleşmesinin izin verdiği şekilde, yeni gayrimenkuller edinilmesi ve projeler hazırlanması için çalışmalar yürüttüğünü, yeni yatırım kararları alınacağını, yönetim kurulu üyelerinin sorumlululukları gereği ücret almaları gerektiğini, genel kurulun 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ilişkin kâr dağıtımı yaptığını, davacının 2013 ve 2014 yıllarına ait genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin alınan kararların da daha önce iptalini talep ettiğini, ancak 2013 yılına ilişkin alınan kararın iptal isteminin hakkın kötüye kullanılması gerekçesiyle mahkemece reddedildiğini, dosyanın temyiz aşamasında olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı taraf, 23.05.2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 6. madde kararının iptalini talep etmekte olup davacının toplantıya katılıp ve muhalefet oyunu tutanağa geçirmiş olduğundan iptal davası açma hakkının bulunduğu, 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan 6. madde yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin olup karar verilen ücretlerin şirkete maliyeti yıllık 372.000,00 TL olduğu, davalı şirketin tek sahibi olduğu taşınmazı kiraya vermekte olup alınan kira alacağı şirketin tek gelir kaynağı olduğu, şirketin 2015 yılı itibariyle 139.938,22 TL yıllık net kar elde etmesine rağmen bu tutarın üç katı fazla olan oranda yönetim kurulu üyelerine yıllık 360.000,00 TL ücret ödemesi yapması örtülü kazanç aktarımına girmekte olup şirket pay sahiplerinin kar payı hakkını zedelediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... İnş. AŞ'nin 23.05.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine ilişkin 6. maddenin iptaline karar verilmiş, karar davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketin 23.05.2016 tarihinde yapılan 2015 yılına ait olağan genel kurul toplantısının gündeminin 6. maddesinde ,yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesi hususunun müzakere edildiği ve 01.01.2016 tarihinden başlamak üzere yönetim kurulu üyelerinden ... Hatipoğlu'na aylık net 16.000,00 TL, yönetim kurulu üyesi Aslı Hatipoğlu'na aylık net 10.000,00 TL ve yönetimi kurulu üyesi Lale Çöteli'ye aylık net 5.000,00 TL aylık ödenmesi hususunun müzakere edildiği, davacı şirket hissedar vekilinin söz alarak, fahiş ücretler ve ek giderler ile birlikte şirkete inanılmaz bir maliyet çıkarılacağı, yönetim kurulu üyelerinin bu ücretleri hak edecek görev yapmadıklarını, yapılan bu ödemelerin şirkete ve şirket yönetim kurulu üyelerine 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırılması yolu ile örtülü kazanç dağıtılması hakkındaki hükümlerinin uygulanmasına sebep olacağı, emsale göre fazla ödenen tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılamayacağından şirketin ve yönetim kurulu üyelerinin vergi mevzuatını ihlal ettiği suçlaması ile karşı karşıya kalmasına sebep olacağı, yapılan bu ödemelerin örtülü kazanç yapıldığı sonucunu doğurduğu, maksatlardan birinin de yönetim kurulunda yer almayan azınlık hissedarlara yapılacak kar payları ödemelerinin bu şekilde eritilmesi ifadelerine yer verildiği ve gündemin 90.943 muhalefet oyuna karşılık 366.057 oyla kabul edildiği, 02.11.2018 tarihli serbest muhasebeci Mali Müşavir bilirkişi raporunda, dosyada sunulan 2015 Yılına ait olağan genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, gündemin 6. maddesiyle alınan kararın oy çoğunluğu ile alındığı ve Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edildiği, görüldüğü gibi davacı lehine de 2006 ile 2010 yılları arasında aynı şekilde ücret ödenmesine karar verildiği, bu durum karşısında , davacının mahkeme huzurundaki talebini ileri sürmesinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2.maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olduğunun belirtildiği,11.04.2019 tarihli bilirkişi heyet raporunda, dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, şirket üzerinde üst hakkı kurmak suretiyle tek sahip olduğu taşınmazın kiraya verildiği, şirketin tek gelir kaynağının bu taşınmazdan elde ettiği gelir olduğu, başkaca bir faaliyette bulunmadığı, dava konusu genel kurulun ait olduğu faaliyet yılında yıllık net kârın 139.938.22 TL olduğu, 2015 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporunda açıklandığı üzere, şirketin herhangi bir yatırım planı olmadığı gibi şirket faaliyetlerine ilişkin önemli bir gelişme de yaşanmadığı, yönetim kurulu üyelerinin niteliklerine ve harcadığı yoğun mesaiye ilişkin soyut iddialar dışında herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulmadığı, bu durumda yönetim kurulu üyelerinin yıllık şirkete maliyeti ile şirketin yıllık net kârı arasında ciddi oransızlık olduğunun değerlendirildiği, zira 2015 yılına ait yıllık kâr miktarı yönetim kurulu faaliyet raporunda da yer aldığı üzere karı 139.938.22 TL olan bir şirketin yönetim kurulu üyelerine kârın yaklaşık üç katı turarında yıllık 360.000,00 TL ücret ödemesi yapmasının doktrinde de ifade edildiği şekilde örtülü kazanç aktarımı sayılacağı ve pay sahibinin vazgeçilmez haklarından biri olan kâr payı hakkını zedeleyeceği, ilaveten davacı pay sahibinin 2013 yılından beri açmış olduğu dosya içerisinde bilgileri yer alan iptal davaları göz önüne alındığında şirketin hakim ortaklarının sistematik olarak kârın azaltılmasına yönelik bir mali hak politikası benimsedikleri izleniminin ortaya çıktığı ve bu süretle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 357 nci maddesinde yer alan eşit işlem ilkesine aykırı davranıldığının söylenebileceği, davalının davacı pay sahibinin kendisinin de yönetim kurulu üyesi olduğu ve ücret aldığı dönemlere ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, dava açmadığını: ancak kendisi dışında pay sahipleri yönetim kurulu üyesi olup ücret aldığında dava açtığını ve bunun çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil edeceğini savunduğu, bir genel kurul kararının iptalinin ancak bir dava yoluyla ileri sürülebileceği, iptal davası ile genel kurulda alınan tüm kararların iptali talep edilebileceği gibi bir ya da birkaç kararın da iptali talep edilebileceği, bu anlamda her genel kurul kararının birbirinden bağımsız olduğu, davacının daha önceki yıllarda genel kurul kararlarına muhalif kalmamış olmasının dava konusu genel kurul kararı için sahip olduğu iptal davası açma hakkını ortadan kaldırmayacağı, nitekim dava konusu şirketin 2013 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kuruluna ödenecek ücretlere ilişkin aldığı kararın iptaline ilişkin yerel mahkemece verilen red kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.09.2017 tarih. 2016/5118 E. ve 2017/4360 K. sayılı kararı ile bozulduğu, yine benzer şekilde, dava konusu şirketin 2016 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücrete ilişkin alınan kararın iptali talebinin, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2018 tarih. 2017/554 E. ve 2018/222 K. sayılı kararı ile yerel mahkemece kabul edildiği, dava konusu 6 numaralı kararın, şirketin faaliyetleri. yönetim kurulu üyelerinin harcamış olduğu mesai, üstlenmiş olduğu sorumluluk, şirketin yıllık kâr miktarı ile karşılaştırıldığında fahiş olduğu, hukuka ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunun dosya kapsamına uygun, yeterli olduğu, davalı vekili tarafından her iki bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu iddia edilmiş ise de 1. bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin Mali Müşavir olduğu, Mali Müşavir bilirkişinin, anonim şirketin genel kurulunda alınan kararın iptal şartlarının oluşup oluşmadığı yönünde görüş bildirmesinin mahkemece kabulünün mümkün olmadığı, Mali Müşavir bilirkişinin görevinin, davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlardaki mali verileri incelemekten ibaret olduğu, kaldı ki 2. bilirkişi raporunda da 1. bilirkişi raporunda bilirkişi görevini üstlenen bilirkişide yer almakta olup ayrık bir görüşe yer vermediği, bu nedenlerle, davalı vekilinin bilirkişi raporları arasında çelişki olduğuna dair istinaf nedenlerinin yerinde görülmediği, somut olayda, taraflar arasında görülmekte olan ve sonuçlanan önceki yıllara ait genel kurul kararlarının, yönetim kurulu üyelerine ücret ödenmesine dair gündem maddelerinin iptali davalarına dair alınan kararlarda, şirketin gelirinin yarısından fazlasının yönetim kurulu üyelerine ücret olarak dağıtılmasına karar verildiği, 6102 sayılı Kanun'un 507/1. maddesi gereğince her pay sahibinin esas sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış dönem kârına pay oranında katılma hakkını haiz olduğu, şirket yöneticilerine verilecek yüksek miktarlı huzur hakkı ile yönetim kurulu üyesi olmayan ortakların payları oranında kâr payı alma hakkının zayıflatıldığı, bu kararın belli ortaklara örtülü kâr dağıtımı niteliğinde olduğu, dürüstlük kurallarına da aykırı bulunduğunun belirtildiği, eldeki davada bilirkişi raporları ile tespit edilen davalı şirketin mali verilerine göre yıllık kâr miktarının şirketin faaliyet raporunda yer aldığı üzere 139.938,22 TL olduğu, yönetim kurulu üyelerine kârın yaklaşık üç katı tutarında yıllık 360.000,00 TL ücret ödemesi yapılmasının örtülü kazanç aktarımı sayılacağı ve pay sahibinin vazgeçilmez haklarından biri olan kâr payı alacağını zedeleyici nitelikte olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, anonim şirket genel kurulunda alınan kararın 6102 sayılı Kanun'un 445. maddesi gereğince iptaline istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6102 sayılı Kanun'un 357, 445, 446, 507. maddeleri.
2. Dairemizin 10.02.2015 tarih, 2014/3906 E., 2015/1627 K. , 06.02.2014 tarih, 2014/818 E., 2014/2043 K., 08.02.2015 tarih, 2014/18887 E., 2015/13122 K. sayılı ilamları
3. Değerlendirme
1.Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Anonim ortaklıkların genel kurullarında alınan kararların, geçersiz olması hali ile oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya yetkili olmayan kimselerin karara iştirak etmesi iddiaları dışında 6102 sayılı Kanun, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, 6102 sayılı Kanun’un 446/1-a bendi uyarınca toplantıya katılan üyenin karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi gerekmektedir. Oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, davalı şirketin 23.05.2016 tarihli genel kuruluna davacıyı temsilen katılan vekili Melih Sisa tarafından gündemin 6. maddesi görüşülürken, henüz oylamaya geçilmeden önce yönetim kurulu üyelerine dağıtılması planlanan ücretlerin fahiş olduğunu, şirkete inanılmaz maliyet çıkartacağını, yönetim kurulu üyelerine yapılacak bu ödemelerin yönetim kurulunda yer almayan azınlık hissedarlara yapılacak kar payları ödemelerinin bu şekilde eritileceği belirtilmiş, ancak bu maddenin oylanmasından sonra ve devamında genel kurula katılan davacı vekili gündemin 6. maddesinin karara bağlanmasından sonra, karara muhalif kaldığını, 6102 sayılı Kanun'un 446. maddesinde öngörüldüğü şekilde tutanağa geçirtmiş değildir. Dairemizin kökleşen uygulaması, bir karara muhalefet olunması ve muhalefetin tutanağa geçirilmesi yolundaki dava şartının gerçekleşebilmesi için, muhalefetin alınan karardan sonra tutanağa geçirilmesi gerektiği yönündedir. Bu görüş, karara peşinen muhalefet olmaz şeklinde açıklanabilir.
Bu itibarla, mahkemece, açıklanan hususlar göz önünde tutularak, iptaline karar verilen genel kurul kararı ile ilgili dava şartlarının oluşup oluşmadığı konusu üzerinde durulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.