Logo

11. Hukuk Dairesi2024/58 E. 2024/8278 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı siyasi partinin kısaltılmış adının ve kullandığı "...", ibaresinin davacının tescilli markası olan "..." ile benzerlik teşkil ederek marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı siyasi partinin kullandığı kısaltmanın ve "...", ibaresinin davacının tescilli markası olan "..." ile karıştırılma ihtimalinin düşük olduğu, siyasi parti ve ticari marka kullanım alanlarının farklılığı, hedef kitlelerin farklılığı ve davalının kullanımının haksız rekabet unsurlarını taşımadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1252 Esas, 2023/1206 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/133 E., 2021/114 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin "..." ismi ile ulusal ve uluslararası arenada tanınmakta ve bilinmekte olduğunu, "..." ismini son derece itibarlı ve bilinir bir konuma ulaştırdığını, bu markayı çeşitli malları ve hizmetleri kapsayacak şekilde tescil ettirdiğini, www.devailac.org, www.devaholding.com adreslerinin de sahibi olduğunu, davalı ...'nin, Siyasi Partiler Kanununa göre kurulmuş bir tüzel kişilik olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin altıncı fıkrası gereğince davalının www.devapartisi.org şeklindeki kullanımının müvekkilinin haklarını ihlal ettiğini, müvekkili markasının zaman içinde ayırt ediciliğini kaybedeceğini, ...’nin, "..." şeklindeki kısaltmaya çağrışım yapmadığını, "..." kısaltmasının birlikte kullanıldığı logo, amblem ve rengin de müvekkiline ait markalar ile karışıklığa yol açacak derecede benzer olduğunu, davalının koruma markası başvurusu yaptığını, hiçbir denetimden geçmeksizin davalı yan adına markanın korunmasının sağlanacağını, bir siyasi partinin, müvekkilinin isminin aynısını kullanacak olmasının ticari yaşam açısından uygun olmadığını, müvekkiline zarar vereceğini, zaman içinde müvekkilin markasının sulanma nedeniyle itibarının zayıflayacağını, davalı partinin kuruluşunun akabinde, müvekkiline parti merkeziymişçesine sürekli surette elektronik posta ve telefonların geldiğini, bu durumun müvekkilinin ticari işleyişini aksattığı gibi kamuoyu nezdinde, davalının müvekkili ile ne derece karıştırıldığını ve haksız olarak bağlantılandırıldığını da ortaya koyduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu ileri sürerek, davalı ... Partisinin kısa isim olarak kullandığı ... ismini kullanmasının önlenmesine ve "..." ibareli kısaltmanın davalının Siyasi Parti Tüzüğünden çıkartılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; parti programında "..." olan parti adının kısaltmasının "... Partisi" olduğunun açıkça belirtildiğini, siyasi partilerin seçmen ve toplum hafızasında kolaylıkla yer etmesi ve kısaca anılması için parti kısaltmalarının kullanıldığını, "..." kelimesinin, demokrasinin "DE"si, ve bağlacının "V"si ve atılımın "A"sının birleşimiyle oluşan ve aynı zamanda toplumun mevcut sorunlarına çözüm anlamında bir kısaltma olduğunu, markaların arasında aynılık veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik ve iltibas tehlikesi bulunmadığını, müvekkiline ait markanın ticari bir marka olmadığını, müvekkilinin markası ile piyasada faaliyet göstermediğini, davacı tarafın faaliyet gösterdiği ilaç sektöründe sahip olduğu ortalama tüketici kitlesinin davacı tarafa ait marka ile müvekkili markası arasında herhangi bir ilişki kurmasının hayatın olağan akışına aykırı olacağını, davacının partiye ilişkin başvurulara maruz kalmasının markaların benzer olmasından değil, başvuruda bulunan kişilerin internet ortamını kullanmadaki dikkatsizliğinden ve bilgisizliğinden kaynaklandığını, K/03471 numaralı marka korumasının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalının markasının herhangi bir mal/hizmet sınıfı içermeyen sadece koruma markasından ibaret olduğu, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından sadece uygulamayı kolaylaştırmaya yönelik bir kayıt yapılmamış olsa dahi, 6769 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi gereği koruma altında olan bir işaret olduğunun anlaşıldığı, koruma markasının kanunen tescil edilemeyen adlandırmaları tespit etmek adına kurum tarafından yapılan bir işlem olduğu, dolayısıyla davacının markalarının tescilli olduğu ve özellikle bilinç düzeyi yüksek seviyede olan tüketicinin esas alındığı 05 / 10 / 35 / 36 / 42. mal ve hizmet sınıflarında karıştırılmayacağı, davalının markasının herhangi bir mal ve hizmet sınıfında tescilli olmadığı, ilaç ya da tıbbi bir cihaz almak isteyen veya büro hizmeti, sigorta hizmeti gibi bir hizmet almak isteyen tüketicinin davalıya ait "..." ibareli koruma markası ile karıştırmayacağı, markalar arasında bağlantı kurmayacağı, davalı kullanımının ancak Siyasi Partiler Kanunu kapsamında olabileceği, bu kullanımının parti bayrakları, partiye ait broşür, takvim, kalem ve benzeri ürünler gibi seçmen kağıtlarında yer alacağı, davalının seçmen kitlesinin 18 yaşından büyük ortalama düzeydeki kişilerden oluştuğu da dikkate alındığında marka tecavüzü oluşması için kanunda belirtilen şartların somut olayda uygulanamayacağı, ayrıca davacı adına tescilli “...” markasının davalı işareti ile karıştırıldığı, davacının "..." ibaresine ticari açıdan kazandırdığı bilinirliğin zaman içinde yok olmasına neden olacağı iddiasına TÜRKPATENT nezdinde çok sayıda “...” esas unsurlu markaların tescilli olması, “...” ibaresinin “ilaç, çözüm, çare” anlamına gelen ve ülkemizde günlük yaşamda da çok kullanılan bir ibare olması, davalı vekilinin de belirttiği gibi davalı siyasi partinin ismindeki “...” ibaresinin de Türkiye’nin sorunlarına çare mesajı verecek olması nedeniyle kelime anlamıyla kullanılmış olması nedeniyle itibar edilmediği, marka tecavüzü oluşması için kanunda belirtilen şartların somut olayda uygulanamayacağı, somut olayda davacı tarafın ilaçlarda kullandığı "..." markasını davalının bir siyasi parti ismi olarak kullanmasının davalıya haksız bir performans avantajı sağlamayacağı veya davalının reklam gücünü arttırmayacağı, davacının "..." markasını bilen ve tanıyan tüketicilerin bu partiye davacının "..." markasının cezbediciliği nedeniyle oy vermeyeceği veya partiye kayıt olmayacakları, "..." ibaresinin davalı tarafından bir mal veya hizmet sunmak amacıyla değil de bir siyasal parti ismi olarak kullanılmasının davacının markalarının ayırt edici karakterini zedeleyici etki yapacağı yönünde de bir kanaat doğmadığı, bazı vatandaşlar tarafından ... Partisi yerine ... isimli davacı ... aranmış olsa bile fiili karışıklığın mal ve hizmetler açısından olmasının gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalı ... Partisinin kısa isim olarak kullandığı ... ismini kullanmasının önlenmesi ve "..." ibareli kısaltmanın davalının Siyasi Parti Tüzüğünden çıkartılması istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6769 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinin birinci ve altıncı fıkraları ile aynı Kanun'un 29 uncu maddesi

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 26.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.