"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2024/629 E., 2024/781 K.
HÜKÜM : Asıl davanın kısmen kabulü
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar asıl davada taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. ASIL VE BİRLEŞEN DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; taraflar arasında düzenlenen sigorta acenteliği sözleşmesinin davalı tarafından haksız feshedildiğini ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, ödenmemiş komisyon alacağı için 1.000,00 TL, geç ödenen ve alıkonulan komisyon alacağından kaynaklanan zarardan dolayı 1.000,00 TL, gelir kaybından dolayı 1.000,00 TL ve portföy tazminatı olarak 667.252,42 TL'nin 01.01.2009 tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıdan sigorta acenteliği sözleşmesinden dolayı bakiye prim alacağının bulunduğunu ileri sürerek 9.059,80 TL'nin avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. ASIL ve BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP
1.Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiğini, müvekkilinin alacağının bulunduğunu, sözleşme hükümlerine göre müvekkilinin sözleşmeyi feshedebileceğini, esasen davacının ihlali nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, başka sigorta şirketinin de acenteliğini yaptığının belirlendiğini, portföy veya başka adla tazminat istemeyeceğinin kararlaştırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davayı kabul ettiklerini beyan etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak, bozma kararında davacının bir gelir kaybına uğradığı, acentenin portföy genişliği ve diğer hususlar dikkate alınarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 50 ve 51. maddeleri değerlendirilerek bir tazminata hükmedilmesi gerektiğinin ifade edildiği, buradan hareketle bozma kararı doğrultusunda daha önceki kesinleşen hükümler dikkate alınarak sadece ıslah edilmeyen (talepten fazlaya hükmedilmeyeceği için) 283,31 TL gelir kaybına ilişkin karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 283,31 TL gelir kaybına yönelik tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; bozma kararı doğrultusunda davacı tarafın diğer taleplerine ilişkin kısımların yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm asıl davada davacı vekili ile katılma yoluyla asıl davada davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, taraflar arasındaki sigorta acenteliği sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı komisyon alacağı ile bunun geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın, kâr kaybının ve portföy tazminatının; birleşen davada ise ödenmeyen prim alacağının tahsili istemine ilişkindir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
1.Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Asıl dava taraflar arasındaki sigorta acenteliği sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı komisyon alacağı ile bunun geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zararın, kâr kaybının ve portföy tazminatının; birleşen dava ise ödenmeyen prim alacağının tahsili istemine ilişkin olup; Mahkemenin 18.07.2013 tarih, 2011/135 E. ve 2013/257 K. sayılı ilk kararıyla davacı-birleşen davalının diğer istemlerinin ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüyle 672.252.42 TL portföy tazminatı'nın 5.000,00 TL'sine 24.05.2011 tarihinden, bakiyesine 25.04.2013 tarihinden işleyecek avans faiziyle tahsiline, diğer istemlerin reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş; karar asıl davaya yönelik temyiz istemleri üzerine Dairemizin 11.11.2014 tarih, 2013/16672 E. ve 2014/17367 K. sayılı ilamıyla bozulmuş; bozma üzerine bu defa Mahkemece 21.11.2018 tarih, 2015/765 E. ve 2018/737 K. sayılı kararla birleşen dava yönünden verilen karar kesinleştiğinden yeniden bir karar verilmediği belirtilerek asıl davanın reddine karar verilmiş, kararın asıl davada davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce 04.12.2019 tarih, 2019/1060 E. ve 2019/7845 K. sayılı ilamla, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle acentelik sözleşmesinin haksız feshedilmiş olduğuna, asıl davada davacının bu nedenle belli bir gelir kaybına uğradığı ve tazminat isteminin bu doğrultuda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmek suretiyle karar bozulmuş; Mahkemece bu defa 28.09.2022 tarih, 2020/67 E., 2022/820 K. sayılı kararla, dava dilekçesinde komisyon alacak bedeli olarak 1.000,00 TL, komisyon alacaklarından kaynaklanan zararlar için 1.000,00 TL, haksız ve usulsüz fesih nedeniyle uğranılan gelir kaybı için 5.000,00 TL ve portföy tazminatı alacağı olarak 5.000,00 TL talep edildiği, ıslah dilekçesinde ise dava değerinin sadece portföy tazminatı yönünden arttırıldığı, bu durumda talepten fazlaya hükmedilmeyeceği için 283,31 TL gelir kaybına ilişkin hüküm kurulmadığı, aynı şekilde komisyon alacak bedeli olarak 1.000,00 TL, komisyon alacaklarından kaynaklanan zararlar için 1.000,00 TL yönünden açılan davaların ispatlanamadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüyle, 672.252,42 TL tazminatın dava dilekçesinde olan kısma yönelik 01.01.2009 tarihinden, kalan kısma ise ıslah tarihi olan 25.04.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş; bu kararın da asıl davada taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 25.01.2024 tarih, 2023/983 E., 2024/645 K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş; nihayetinde Mahkemece yukarıda belirtilen gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne 283,31 TL gelir kaybına yönelik tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine; bozma kararı doğrultusunda davacı tarafın diğer taleplerine ilişkin kısımlar yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2 hükmü uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerin her biri hakkında verilen karar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir.
Hal böyle olmakla birlikte Mahkemece 21.11.2018 tarihli kararla asıl davanın reddine ilişkin olarak verilen hükmün Dairemizce davacı yanın sair temyiz itirazlarının reddiyle birlikte sadece gelir kaybı tazminatı yönünden bozulmasıyla diğer tazminat istemlerinin reddi yönünden davalı taraf yararına usuli müktesep hak oluştuğu, sonrasında Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen yine portföy tazminatına hükmedilen kararın da Dairemizce bozulduğu gözetilerek gelir kaybı dışındaki tazminat kalemleri yönünden davanın reddi yerine karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3. Asıl davada davacı yan, 1.000,00 TL komisyon alacağı, 1.000,00 TL komisyon alacağının geç ödenmesi nedeniyle uğranılan zararı, 5.000,00 TL gelir kaybını ve 5.000,00 TL portföy tazminatını talep etmiş, daha sonra ıslah dilekçesiyle portföy tazminatı istemini 672.252,42 TL'ye ıslah ederek bakiye harcını tamamlamıştır. Her ne kadar, her bir kalem alacak istemi yönünden taleple bağlılık kuralı geçerliliğini koruyacaksa da, artık toplam dava değerinin 679.252,42 TL olduğu kabul edilmeli, hüküm kurulurken yargılama giderlerinin takdirinde bu hususla birlikte, Dairemizin önceki bozma ilamlarıyla oluşan usuli müktesep haklar çerçevesinde, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm tesisine çalışılmalıdır.
Bununla birlikte Mahkemece, 679.252,42 TL değere haiz davada, reddedilen kısmın 678.969,11 TL olduğu ve kabul oranının %0,04 olacağı gözetilmeyerek, yargılama giderlerine, davanın sadece 5.000,00 TL üzerinden açıldığı hatalı yorumuyla hükmedilmesi ve dahi bu yapılırken karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13/3 hükmünün de gözetilmemesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK'nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile değiştirilmeden önceki 438/7 hükmü gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinin ikinci paragrafının hükümden tamamen çıkarılarak yerine “Davacının diğer tazminat kalemlerine yönelik taleplerinin reddine” ibaresinin; (3) numaralı bet uyarınca taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan "4.716,69 TL" ibaresi çıkarılarak yerine "283,31 TL" ibaresinin; hüküm fıkrasının (5) numaralı bendinde yer alan "13,09 TL" ibaresi çıkarılarak yerine "0,09 TL" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harçlarının istek halinde ilgililere iadesine, 17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.