Logo

11. Hukuk Dairesi2024/6541 E. 2025/2304 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Milletlerarası tahkim yoluyla verilen bir hakem kararının, Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15/A.1(e) ve (f) bentleri ile 15/A.2(b) bendi uyarınca iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin, Viyana Satım Sözleşmesi'nin 3. maddesi kapsamında satım sözleşmesi olarak nitelendirilmesi, hakem kararının gerekçeli olması ve davalıların şirketler topluluğu olarak değerlendirilmesinin gerekmemesi, davacı vekilinin kamu düzenine aykırılık iddiasının yerinde olmadığı gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

HÜKÜM : Davanın reddi

Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 08.04.2025 günü hazır bulunan davacı vekilleri Avukat ... ve Avukat ...ile davalı vekilleri Avukat ... ve Avukat ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı ... Industries (Yeni unvanı ... Industries) arasında imzalanan "Satış Sözleşmesi başlıklı 12.12.2014 tarihli sözleşmenin 12. maddesinde ve davalı ... ... ile imzalanan "Satış Sözleşmesi" başlıklı aynı tarihli sözleşmenin 11. maddesinde yer alan tahkim şartı uyarınca taraflar arasında çıkan ihtilaf nedeniyle ... ... ile ... Industries ... tarafından, müvekkiline karşı hakem yargılamasındaki davanın açıldığını ve müvekkilinin edimlerini yerine getirmediğinin iddia olunduğunu, ICC Tahkim Kurumu tarafından atanan tek hakem tarafından yapılan yargılama sonucunda, hakemin her iki satış sözleşmesi kapsamında yargılama yetkisinin bulunduğu, sözleşme kapsamında davacılar tarafından davalı Koleksiyon Mobilya San. A.Ş.'ye yapılan peşin ödemenin, sözleşmenin ifa edilmemiş olması nedeniyle iadesi gerektiğine karar verildiğini, ifanın gerçekleşmemesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun (MTK) 15/A.1(e) bendindeki iptal sebepleri bağlamında; MTK'nın 12/C maddesi uyarınca, hakem heyetinin uyuşmazlığın çözümünde öncelikle sözleşme hükümlerini uygulamakla yükümlü olduğunu, Türk hukukunda hukuk seçiminin, aksi belirtilmedikçe doğrudan maddi hukuk kurallarının seçilmesi anlamına geldiğini, bu nedenle hakemin somut uyuşmazlıkta Türk maddi hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olduğunu, hakem kararında Türk hukukunun bir parçası olarak kabul edilen Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Anlaşması (Viyana Anlaşması) hükümlerinin uygulanmasına karar verildiğini, hakem kararının bu nedenle iptali gerektiğini, MTK'nın 15/A.1(e) hükmü gereği hakem kararında taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin satım sözleşmesi olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, ilişkinin satım değil, eser sözleşmesi niteliğinde bulunduğunu, sözleşmede satım sözleşmesi yazmasının önem taşımayacağını, sözleşmenin hukuki niteliğinin belirlenmesinde sözleşmedeki karakteristik edimin dikkate alınması gerektiğini, sözleşmenin konusunun, İran'da bulunan taşınmazın otel olarak donatılması için imalat, tedarik, tefriş ve uygulama işi olduğunu, sözleşmedeki karakteristik edimin imalat, tedarik, tefriş uygulamaları olduğunu, müvekkilinin sadece sözleşmeye konu malların davacıya satımını değil, bu malların tasarımını, üretimini, montajını ve otel odalarının tasarımını da kapsadığını, bu ilişkide eser sözleşmesinin tüm unsurlarının bulunduğunu, MTK'nın 12.C maddesi uyarınca, sözleşme hükümlerinin yorumunda ve tamamlanmasında Türk hukukunun ticari örf ve adetlerinin dikkate alınması gerektiğini, hakem tarafından ticari örf ve adetin araştırılmadığını, Viyana Anlaşması'nın 3. maddesinde Anlaşma'nın uygulama alanının düzenlendiğini, Türkiye'nin Viyana Anlaşması'na taraf olmakla birlikte davalı şirketlerin devletleri Birleşik Arap Emirlikleri ile İran İslam Cumhuriyeti'nin bu sözleşmeye taraf olmadığını, tarafların sözleşmede Türk hukukunu seçmeleri nedeniyle Türk Borçlar Hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiğini, tarafların Viyana Anlaşmasını seçtiklerine dair bir anlaşma mevcut olmayıp bu hususun hakem tarafından da tespit edildiğini, TBK'nın emredici hükümlerinin söz konusu olduğu durumlarda Viyana Anlaşması'nın uygulama alanı bulmayacağını, Viyana Anlaşması'nın 3. maddesinde "İmal edilecek veya üretilecek malların teminine ilişkin sözleşmeler satım sözleşmesi sayılır; meğer ki bunları sipariş eden taraf imalat veya üretim için gerekli olan malzemenin esaslı bir bölümünün teminini taahhüt etmiş olsun. (2) Bu anlaşma mal temin eden tarafın ediminin ağırlı olarak iş gücü veya diğer bir hizmetin sağlanmasından oluştuğu sözleşmelere uygulanmaz." hükmünün yer aldığını, bu düzenlemeye göre eser sözleşmesi veya benzer imalata dair karma tip sözleşmelere Viyana Anlaşması'nın uygulanamayacağını, buna rağmen hakemin, Viyana Anlaşması'nın 3. maddesine ve MTK'nın 12/C maddesine aykırı bir şekilde yetkisini aşarak TBK hükümlerini uygulamaktan imtina ettiğini, taraf iradelerine aykırı davrandığını, hakem kararının bu nedenle iptali gerektiğini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun (YİBHGK) 28.01.1994 tarihli, 1993/4 E., 1994/1 K. sayılı kararında, tarafların uyuşmazlığın maddi hukukun uygulanması suretiyle çözümlenmesini kararlaştırmaları halinde hakemlerin maddi hukuk kuralları dışına çıkarak karar vermelerinin yetki aşımı anlamına geldiğinin içtihat edildiğini, hakem ve tarafların katılımı ile düzenlenen "görev belgesinde" Viyana Anlaşması'ndan bahsedilmediğini, hakemin tarafların iradesine aykırı olarak Viyana Anlaşması'nı uygulamış olmasının yetki aşımı olup kararın bu nedenle iptali gerektiğini, MTK'nın 15/A.1.f maddesi uyarınca, tahkim usulünün belirlenmesinde taraf iradelerinin tek sınırının tahkim yeri ülkesinin emredici hukuk kuralları olduğunu, MTK'nın 14/2. maddesi uyarınca, hakem kararında hukuki ve maddi gerekçelerin yer almasının zorunlu olduğunu, hakem kararlarının gerekçesiz olmasının iptal sebebi olacağını, dava konusu hakem kararı görünüşte bir gerekçe içerdiğini, hakem kararında müvekkilinin savunmalarını yeterince değerlendirmediğini, gerekçe olarak sadece Viyana Anlaşması'nın uygulanması gerektiğine ve ilişkinin eser değil satım olduğuna dair açıklamalara yer verildiğini, bu kapsamdaki değerlendirmelerin de hatalı olduğunu, satım değil eser ilişkisi bulunması nedeniyle gerekçenin somut olayla uyumsuz olduğunu, bu nedenle MTK'nın 15/A.1(f) bendi gereğince hakem kararının iptali gerektiğini; MTK'nın 15/A.2.b hükmü uyarınca hakem kararının kamu düzenine aykırı olması nedeniyle iptali gerektiğini, davalı şirketlerin pay sahipliği yapısının aynı olduğunu, bağımsız iki ayrı tüzel kişilik olarak kabul edilseler dahi tek bir üst pay sahipliğinin bulunduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 195. maddesi uyarınca davalı şirketlerin, şirketler topluluğu oluşturduğunu, davalı ...'ın, davalı ...'a bağlı şirket konumunda olduğunu, avans ödemesinin bu davalı tarafından yapıldığını ve müvekkili tarafından düzenlenen avans teminat mektubunun da yine bu davalıya verildiğini, tarafların Türk hukuk kurallarını seçmeleri nedeniyle TTK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davalıların şirketler topluluğu olarak kabulü gerektiğini, TTK'nın 195 vd. maddelerinde düzenlenen topluluk ilişkisinde uygulanacak kuralların çoğunun emredici nitelikte olduğunu, hakemin davalıları bağımsız iki şirket kabul etmek suretiyle TTK'nın 195-209. madde hükümlerini ihlal ettiğini, bu nedenlerle kararın kamu düzenine aykırı olduğunu, kamu düzenine aykırılık nedeniyle hakem kararının iptaline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek hakem kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile TTK'nın 195 ila 209. maddelerinde yer alan hükümlerin uygulanabilmesi için bağlı ya da hâkim şirketlerden birinin merkezinin Türkiye'de olması gerektiği, grup şirketi olduğu iddia edilen davalı şirketlerden ...'ın merkezi Birleşik Arap Emirlikleri'nde, ...'un merkezinin ise İran'da olduğu, iki yabancı şirket arasındaki ilişkide TTK'nın şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, davacı vekilinin bu hükümlere dayalı kamu düzeninin ihlal edildiği yönündeki iddialarının yerinde görülmediği, şirketlerin grup şirket olmalarının, aynı şirketler topluluğu içinde yer almalarının, onların ayrı tüzel kişilikler olduğu gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, davacının her bir davalı şirketle ayrı ayrı sözleşme imzaladığı ve bunların ayrı tüzel kişilikler olduğunu benimsediği, Hakemin davalıları ayrı tüzel kişi olarak değerlendirmesi ve hükmünü buna göre kurmasında kamu düzenine aykırılık bulunmadığı, mahkemenin, iptal davası yoluyla hakemde görülen davanın esasına ilişkin değerlendirme yapamayacağı, Hakemin maddi hukuk uygulamalarının kural olarak denetleyemeyeceği, tarafların adil yargılanma haklarını ve diğer temel haklarını ihlal etmediği sürece, maddi hukuk kurallarının doğru uygulanıp uygulanmadığının iptal davası yoluyla denetlenemeyeceği, davacının dayanak yaptığı YİBHGK'nın 28.01.1994 tarihli, 1993/4 E., 1994/1 K. sayılı kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu dönemine ilişkin olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ve MTK hükümleri gereği uygulama alanı bulamayacağı, tarafların tahkim anlaşmasında maddi hukuk olarak Türk hukukunu seçtikleri, Türkiye'nin Viyana Anlaşması'na taraf olduğu, Anayasa'nın 90. maddesinin son fıkrasının ilk cümlesi uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu, tarafların uygulanacak maddi hukuk kuralı olarak Türk hukukunu seçmekle, Türk hukukunun bir parçası olan Viyana Anlaşması'nın hükümlerini de seçtiği, Viyana Anlaşması'nın 6. maddesi uyarınca, Anlaşma'nın bu sözleşme ilişkisine uygulanmayacağına dair bir istisna hükmünü sözleşmelere koymadıkları, davacı vekilinin Viyana Anlaşması'nın uygulanmayacağı yönündeki hukuki gerekçelerinin yerinde görülmediği, TBK'daki satım akdinin tanımı ile Viyana Anlaşması'ndaki satımın tanımının farklılık arz ettiği, Anlaşma'nın 3. maddesinde "(1) İmal edilecek veya üretilecek malların teminine ilişkin sözleşmeler, satım sözleşmesi sayılır; meğer ki bunları sipariş eden taraf imalat veya üretim için gerekli olan malzemenin esaslı bir bölümünün teminini taahhüt etmiş olsun. (2) Bu anlaşma, mal temin eden tarafın ediminin ağırlıklı olarak iş gücü veya diğer bir hizmetin sağlanmasından oluştuğu sözleşmelere uygulanmaz". hükmüne göre satım sözleşmesinin tanımının genişletildiği ve bazı koşullarla imalata ilişkin sözleşmelerin de satım sözleşmesi sayılacağının kabul edildiği, bu konudaki ölçütün imalata konu tüm malzemenin esaslı bölümünün imalatı yapacak tarafça temini ve imalatı yapacak tarafın ediminin iş gücü veya hizmetten ziyade mal temini ve teslimine ilişkin olması olduğu, TBK hükümlerine göre eser sayılabilecek bir iş için malzemenin esaslı kısmı imalatı yapacak tarafça temin edilmişse ve 3. maddenin 2. fıkrası uyarınca imalatı yapan tarafın edimi ağırlıklı olarak iş gücü veya diğer hizmetlerin sağlanmasından oluşmuyorsa, malın temini ve teslimi ağırlıklı edim niteliğinde ise bu sözleşmenin eser değil, Viyana Anlaşması'na göre satış kabul edileceği, davacının edimin ağırlıklı kısmının mobilyalarının temini ve teslimi olduğu, dolayısıyla taraflar arasındaki ilişkinin Viyana Anlaşması'nın 3. maddesindeki tanım uyarınca satım sözleşmesi olduğu sonucuna ulaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde de sözleşmelerin satım sözleşmeleri olduğunun açıkça belirtildiği, davacı vekilinin MTK'nın 15/A.1(e) bendine dayalı iptal sebeplerinin reddi gerektiği, hakem kararı maddi ve hukuki gerekçeler bakımından yeterli olduğundan davacı vekilinin MTK'nın 15/A.1(f) bendine dayalı iptal sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

VI. SONUÇ: Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 10.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.