"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1407 Esas, 2023/1265 Karar
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/53 E., 2021/465 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ...'ün davalı şirketin ... ile birlikte ortağı iken ...'ün vefatı üzerine müvekilleri ..., ... ve Z....'ün yasal mirasçı olarak şirket ortağı olduklarını, şirketi temsil yetkisinin dava konusu edilen genel kurul kararından önce ... ve ... tarafından birlikte, çift imza ile kullanılmakta iken dava konusu kararla birlikte yetkilerin tek imza ile ...'e geçtiğini, genel kurula müvekkilleri ... ve ...'ün katılmadıkları gibi hiçbir tutanak ve karara da imza atmadıklarını, hatta genel kurulun kendilerine haber dahi edilmediğini, ancak bu genel kurula katılmışlar ve şirketi temsil ve ilzam konusunda ...'e temsil yetkisi verilmesine karar vermişler gibi tutanak düzenlendiğini, müvekkillerinin hiçbir şekilde böyle bir tutanak düzenlemediklerini, temsil yetkisini de ...'e devretmediklerini, müvekkillerinin uzun süre bu durumdan haberleri olmadıklarını, alınan kararlarda müvekkillerine atfen atılan imzaların sahte olduğunu ileri sürerek davalı şirketin 26.02.2015 tarihli ortaklar kurulu kararı ile buna dayalı yapılan işlem olarak karar metninin tasdikine ilişkin Gaziantep 5. Noterliğinin 08.06.2015 tarih ve 10870 yevmiye nolu işleminin yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı iddialarının doğru olmadığını, davacılardan ...'ün toplantıda bizzat hazır bulunarak kararı imzaladığını, Adli Tıp Kurumu'ndan alınacak raporla durumun sabit olacağını, kendilerinin de savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nda 2016/5140 sayılı soruşturma numarasıyla tahkikatın sürdüğünü, davacılardan ...'ün toplantıda bulunmasa da haberdar olduğunu, zaten ...'ün imza hanesinin de boş olduğunu, ayrıca bir an için imzalar sahte çıksa dahi ...'ün hisse oranı % 57 olup tek başına karar alma gücüne sahip olduğunu, müvekkili şirketin olağanüstü toplantı kararı alarak davacılara da davetiye gönderdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, gerek ceza dosyasından aldırılan rapor gerekse de Mahkemelerince aldırılan imza inceleme raporlarına göre iptali istenilen 26.02.2015 tarihli ortaklar kurulu toplantı tutanağında ...'ün imzasının kendi eli ürünü olduğu tespit edilmişse de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 414. maddesine uygun genel kurul çağrısının pay sahiplerine yapılmadığı, toplantıda tüm pay sahipleri de hazır olmadığından 6102 sayılı Kanun’un 416. maddesine uygun çağrısız genel kurul şartlarının oluşmadığı, nitekim davalı vekili 15. celsede çağrıya dair tüm belgeleri dosyaya sunduklarını beyan etmişse de her bir ortağa usulüne uygun çağrı yapıldığının bu belgelerden anlaşılamadığı, çağrısız genel kurul hükümlerine göre tek bir pay sahibi dahi hazır olmadığı takdirde alınan kararların yok hükmünde olacağı, bu durumun Mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, çağrılı genel kurul yapıldığı kabul edilse dahi 6102 sayılı Kanun’un 414. maddesine göre çağrı şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın kabulüne; davalı şirketin 26.02.2015 tarihli 2015/01 karar sayılı ortaklar kurulu kararının yoklukla malül olduğunun tespitine karar verilmiş hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin 26.02.2015 tarihli ortaklar kurulu toplantı gün ve saatinin tüm ortaklara çağrı ve ilanına ilişkin delil sunulamadığı, öte yandan toplantı tutanağı incelendiğinde pay sahiplerinden ...'ün toplantı zaptında imzası bulunmadığı gibi toplantıda hazır olduğunun da ispat edilemediği, yokluk halinin taraflarca ileri sürülmese dahi re'sen gözetileceği, bu durumda dosyadaki bilgi ve belgelere nazaran çağrısız genel kurul hükümlerine ilişkin şartlar oluşmadığından alınan kararların yokluk ile sakat olduğu, her ne kadar davalı vekili istinafında bu davacının diğer davacı ...'ın kızı olması nedeniyle toplantıdan haberdar olduğunu ileri sürse de, yoklukta karar hukuk aleminde hiç meydana gelmediği için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 2. maddesi bağlamında dürüstlük kuralları ve hakkın kötüye kullanılması yasağına ilişkin savunmaların dinlenebilir olmadığı, ayrıca davacılardan ...'ün toplantıda hazır olmadığının davalının dilekçelerindeki anlatımlarından da kabulünde olduğu, davacı ...'ın işbu davayı açmakta hukuki yararının pay sahibi olduğu sabit olmakla bulunduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı şirketin 26.02.2015 tarihli ortaklar kurulu kararının yoklukla malul olup olmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6102 sayılı Kanun'un 414 ve 416 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.