"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2022 Esas, 2023/1795 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2019/60 E., 2020/398 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... mirasçısı ... ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Dairemizin 09.12.2024 tarihli ve 2024/603 E., 2024/8819 K. sayılı ilâmı ile davacı ... terekesine temsilci atandığı anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tereke temsilcilerine tebliği ile temyiz süresinin hitamı beklenerek varsa tereke temsilcilerinin temyiz dilekçesi eklenerek yoksa her halükarda davalı şirket vekilinin temyiz talebinin incelenmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verilmiş olup, geri çevirme kararı üzerine tereke temsilerine karar tebliğ edilmiş, herhangi bir temyiz dilekçesi verilmemiştir.
Ancak, geri çevirme kararı öncesinde Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı mirasçılarına tebliği üzerine, karar davacı mirasçılarından ... vekili tarafından temyiz edilmiş ise de;
Davacı ...'ın vefatı üzerine terekesine Bursa 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/1510 E., 2023/511 K. sayılı kararı ile 05.04.2023 tarihinde temsilci atanmış, karar 13.06.2023'de kesinleşmiştir. Temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibarı ile davacı ... terekesine temsilci atandığından, ...'ın bu davada taraf sıfatı, dolayısıyla da kararı temyiz hakkı olmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ....'nın davalı şirketin kurucusu ve onursal yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalı şirketin, yönetim kurulu karar defterinin çalındığından bahisle açılan zayi davasının derdest olduğunu, davalı şirketin zayi belgesi almamasına rağmen ve çalınma ile ilgili soruşturmalar devam etmesine rağmen yeni döneme ait yönetim kurulu defteri çıkarttığını, ancak ilgili mevzuat gereği yeni defter için önceki dönem defterinin kapanış onayının ya da zayi belgesi bulunması gerekliliğine rağmen davalı noter tarafından yönetim kurulu karar defteri açılış onayı yapıldığını, usulsüz alınan defterle yönetim kurulu kararı alınmasının, yönetim kurulu üyeleri atanarak tescil ettirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yönetim kurulu karar defteri olmadığından karar alınamayacağını düşünen ....'nın yönetim kurulu toplantısına katılmadığını, yönetim kurulu karar defteri olmadan karar alınmayacağının da davalı şirkete noter kanallı ihtarname ile bildirdiğini, davalı şirket hakkında yeni defter çıkarılmasından dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin yeni defteri davalı şirketin İstanbul Ticaret Odası'nda yayınladığı yönetim kurulu kararı ile öğrendiğini ileri sürerek davalı noterin yapmış olduğu açılış onayının hukuka aykırı olduğunun tespitine ve yönetim kurulu karar defterinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket karar defterinin davacı ve oğlu tarafından çalındığını, bu konuda suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin açtığı zayi davasına müdahil olan davacı ... zayi belgesi alınmasına karşı çıkmışsa da, mahkemece zayi belgesi yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, şirketin çalışmalarına devam edebilmesi için yeni faaliyet yılına ilişkin karar defteri çıkarılmasının olağan olduğunu, davacının müdahil olduğu zayi davasında şirket menfaatine aykırı bir şekilde zayi kararı verilmemesine yönelik davranıp eldeki dava ile de zayi kararı alınmadan defter çıkarıldı iddiasını ileri sürmesinin kötü niyetli olup, hukuka uygun çıkarılmış defter varken şirketin işleyişini kilitlemek üzere açılan davada davacının hukuki yararının olmadığını, ilgili mevzuata göre defterin sayfalarının bitmesi, defterin zayi olması, fiziksel olarak mevcut olmasına rağmen herhangi bir nedenle kullanılamaz hale gelmesi halinde defterin yenilenmesi gerektiği, bu haller gerçekleşmemiş olsa bile şirketin her yıl yeni bir defter çıkartma teamülünün olabileceğini, bu hallerde yeni deftere şerh düşülmesine gerek olmadığını aksi halde ticari hayatın durma noktasına gelebileceğini, şerhe ilişkin düzenlemenin amacının kopya defteri önlemeye yönelik olduğunu, ancak defterin zayi olduğunu, müvekkili şirketin yeni faaliyet dönemi için ayrı defter kullanmak istediğini, daha önce de benzeri durumların gerçekleştiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Diğer davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili tarafından yapılan işlemin aralık ayında bir sonraki yıl için 18.12.2018 tarihli yeni defter onaylatma işlemi olduğunu, davacı iddiası gibi yeni yönetim kurulu defteri çıkarılmasına yönelik olmadığını, zira o durumda defter sayfasının bitmiş olması ya da zayi belgesinin aranacağını, müvekkili hakkında yapılan suç duyurusu ile ilgili olarak Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kovuşturma izni verilmediğini, müvekkili işlemlerinin Türkiye Noterler Birliği'nin 2013/ 121 sayılı yazısına ve hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, karar defterinin bir yıllık mutat kullanımı sonrasında yenilenmesi halinde eski deftere şerh düşülmesi zorunluluğu bulunmadığı, aksi halde eski defter ile ilgili zayi belgesi alana kadar karar defteri olmaksızın şirketin faaliyetine devam edemeyeceği, her ne kadar davacı, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde noterlerin eski defterleri ya da zayi belgesini görmelerinin mecburi olduğunu ileri sürse de şirketin varlığını sürdürebilmesi için itirazın yerinde görülmediği, itiraz dilekçesinde mutat kullanım diye mevzuatta bir uygulama olmadığı da ileri sürülmüş ise de şirketin yönetim kurulunun şirketin faaliyetleri hakkında karar vermesi için yönetim kurulu karar defterini notere tastik ettirip işler hale getirmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı ... Saygılı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, 19.12.2012 tarihli ve 25802 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ'in 13/1 maddesinde, yönetim kurulu karar defterinin açılış onayının kuruluş sırasında ve kullanmaya başlamadan önce izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları ise defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar noter tarafından yapılacağı, dördüncü fıkrasında ise yönetim kurulu karar defterinin açılış onaylarının her hesap dönemi için yapılmasının zorunlu olduğunun hükme bağlandığı, aynı maddenin 6. fıkrasının ''Pay defteri ve yönetim kurulu karar defterinin yenilenmesinin gerektiği durumlarda açılış onayı yapılacak yeni defter, kullanımına son verilecek defterle veya zayi edilmişse zayi belgesi ile birlikte notere ibraz edilir. Yeni defterin açılış onayının yapıldığı sırada noter, eski deftere veya zayi belgesine, yeni defterin açılış onayının yapıldığını tarih ve sayıyı belirterek şerh düşer. Eski defterde veya zayi belgesinde söz konusu şerhi gören noter tekrar bir açılış onayı yapamaz.'', 15/1-(b) bendinin ''Yönetim kurulu karar defterinin, izleyen hesap döneminin birinci ayının sonuna kadar notere ibraz edilip son kaydın altına noterce “Görülmüştür” ibaresi yazılarak mühür ve imza ile onaylanması zorunludur.'' hükmünü haiz olduğu, Türkiye Noterler Birliğinin 18.12.2013 tarihli ve 21367 sayılı genel yazısında; Tebliğ'in 13/6 hükmüne ilişkin olarak yönetim kurulu karar defterlerinin yenilenmesi gereken durumlarda (defterin sayfalarının bitmiş olması, zayi olması veya fiziki olarak mevcut olmasına rağmen kullanılamaması halleri) halinde, noterin eski deftere veya zayi belgesine yeni defterin açılış onayının yapıldığı tarih ve sayı belirtilmek suretiyle şerh düşülmesi gerektiğinin belirtildiği, İlk Derece Mahkemesi kararında davalı şirketin 2019 yılı hesap dönemi için yönetim kurulu karar defterini onaylatması işlemi yenileme olarak değil, yeni dönem yönetim kurulu karar defterinin onaylatılması işlemi olarak kabul edilerek mezkûr 13/6 hükmü dışında değerlendirilmiş ise de somut olayda, davalı şirketin yönetim kurulu karar defterinin kaybolduğundan bahisle dava açtığı ve yeni defterin tasdik tarihinde mahkemece henüz zayi belgesi verilmediği dikkate alındığında, dava konusu 18.12.2018 tarihli 2019 yılı hesap dönemi için yönetim kurulu karar defterini onaylatılması işleminin gerek Tebliğin 13/6 hükmü, gerekse Noterler Birliği yazısı uyarınca ''yönetim kurulu karar defterinin yenilenmesi gereken'' durum sayılması gerektiği, bir diğer deyişle mutat kullanım sonrası yenileme değil mutat olmayan, zayi olmuş olan defterin yerine yeni bir yönetim kurulu karar defteri alınması ve onaylanması olduğu, bu sebeple, açılış onayı yapılacak yeni defterin, kullanımına son verilecek defterle veya zayi edilmişse zayi belgesi ile birlikte notere ibraz edilerek yeni defterin açılış onayının yapıldığı sırada noter tarafından, eski deftere veya zayi belgesine, yeni defterin açılış onayının yapıldığını tarih ve sayı belirtilerek şerh düşülmesi gerekirken somut olayda olduğu gibi henüz zayi belgesinin alınmadığı 18.12.2018 tarihinde yeni yönetim kurulu defteri verilmesi için talepte bulunulması ve bu deftere onay yapılmasının Tebliğ hükümlerine aykırı olduğu, ancak onay işlemindeki bu eksikliğin yeni defterin ve onay işleminin geçersiz olmasına sebep olmadığı, zayi belgesi alındıktan sonra (somut olayda 14.03.2019 tarihinde alındığı) ilgililerin talebi üzerine, zayi şerhinin düşülmesinin her zaman noterce tamamlanabilecek bir kayıt olduğu, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği, mahkemece açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle verdiği kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca davalı gerçek kişi noterin dava konusu işlemin tarafı değil, bu işlemi yasalar gereği düzenlemekle yükümlü kılınmış resmî makamın temsilcisi olduğu, buna göre husumetin, dava konusu resmi işlemin içeriğindeki hakka ilişkin herhangi bir yararı bulunmayan davalı notere yöneltilmesinin doğru olmadığı, davalı ...' yönünden davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddi gerekirken yazılı şekilde reddinin de doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının re'sen kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, buna göre, davanın davalı şirket yönünden yazılı gerekçeyle reddine, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davalı şirket ve davacı mirasçısı ... vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, usule aykırı olarak onaylattırıldığı iddia olunan yönetim kurulu karar defterinin hükümsüzlüğü ile bu defterin onayına dair noter işlemin hukuka aykırı olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.Davacı ... mirasçısı ...'ın, dosyada taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2.Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına ve yönetim kurulu karar defteri ile ilgili zayi davasının kabulüne karar verildiği dikkate alınarak yeniden hüküm kurulmuş ise de bahse konu zayi davasının aşamalarda nihaî olarak reddedilmiş olması karşısında, temyiz edenin sıfatına göre Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle, davacı ... mirasçısı ...'ın temyiz dilekçesinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirketin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalı şirket'e yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davacı mirasçısı ...'a iadesine, 10.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.