Logo

11. Hukuk Dairesi2025/335 E. 2025/766 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Franchise sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve zararın tespiti ile teminat mektubunun nakte çevrilmesinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Asıl davada temyiz edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle miktardan reddedilirken, birleşen davada ise teminat mektubunun nakte çevrilmesinin sözleşme hükümlerine uygunluğu gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/197 Esas, 2023/530 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2015/507 E., 2019/104 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; ... Süpermarketleri Tic. A.Ş'nin (...) ticaret unvanının olağanüstü genel kurul kararıyla ... Perakende Mağazacılık Ticaret A.Ş olarak değiştirildiğini, 21.10.2013 tarihinde ise bu şirketin ... Marketler Tic. A.Ş. (... Market) ile birleştiğini, dolayısıyla ...'nın taraf olduğu franchise/süpermarket işletme anlaşmalarına ... Market'in "imtiyaz sahibi" sıfatıyla taraf olduğunu, bu anlaşmaların birinin de ... ile ... arasında akdedilen 11.07.2011, 03.02.2012 ve 21.01.2013 tarihli anlaşmalar olduğunu, imtiyaz sahibi ... Market ile işletici davalı arasında her mağaza için mevcut anlaşmaların eki niteliğinde 20.06.2014 tarihli protokol imzalandığını, bu meyanda davalı ile olan akdi ve ticari ilişkinin davacı müvekkili arasında devam ettiğini, davalının işletmesinde olan 3 mağaza ile ayrı ayrı 20.06.2014 tarihinde yapılan ek protokoller uyarınca davalıya, müvekkili şirkete ait demirbaşların kullanımı ve müvekkili tarafından üretimi yapılan ve logosu bulunan malların satış hakkı tanındığını, taraflar arasındaki akdi ve ticari ilişki kapsamında davalının davacıya borcu bulunduğunu, bu alacağın bir kısmı ... Market döneminde doğmuş ve temlik hükümlerine göre müvekkiline devredilmiş ve kalan kısmının ise müvekkili şirket ile olan akdi ilişki çerçevesinde doğduğunu, davalıya gönderilen ihtara rağmen borcun ödenmediğini, davalıya yapılan ziyaret sırasında müvekkilinin tedarik ettiği ürünler dışında da sözleşmeye aykırı olarak ürün satışı yapıldığının tespit edildiğini, akabinde 12.03.2015 tarihli ihtarname ile sözleşmelerin de feshedildiğini, davalının cari hesap borcunu ödememesi üzerine davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin ...'da çalışmakta iken ilgili kurumun bir kısım mağzaları kendi bünyesinden çıkararak öncelikle kendi bünyesindeki personeline devretme teklifini kabul ederek toplam 3 adet mağaza sahibi olduğunu, Franchise sistemiyle 3 adet mağzanın işletmecisi olduğunu, devir işlemine müteakip müvekkilinin işlettiği mağazaların cirosu içerisinde önemli bir yer tutan alkollü ürün satışının devralanın portföyden tamamıyla çıkarıldığını, müvekkiline ait mağazalardaki satış cirolarının bununla orantılı olarak ciddi miktarda düştüğünü, müşteri kaybına sebep olduğunu, davalı tarafın "..." tabelalarını "UCZ" olarak değiştirdiğini, bu nedenle müşteri sayısında önemli azalmalar meydana geldiğini, davalı şirketçe uygulanan kasa barkod sistemi ile davalının satılan malların fiyatını otomatik olarak belirlediğini, bu uygulamanın müvekkilinin müdahale edemeyeceği zararına satışlara sebep olduğunu, bu zararlar yönünden şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini, 2 mağazanın kira bedellerinin KDV dahil olarak yazılmış olmasına rağmen devirden sonra KDV dahil ödenecek bedel sanki net bedelmiş gibi yazılarak yeniden KDV eklenerek 36 ay boyunca fatura edildiğini, bu sebeple şimdilik 1.000,00 TL talep ettiklerini, davalıya devirden sonra ...'nın daha önce kurduğu kasa sisteminin davalı yanca oldu bitti ile değiştirildiğini ve kasa temliği olarak 21.900,00 TL davacının cari hesaplarına borç kaydedildiğini, bu durumun kabul edilmediğini, çarşı mağazasında ruhsattan kaynaklı sorunlar sebebiyle mağazanın uzun süre kapalı kaldığını, ayrıca su baskını olduğunu, bu zararlar bakımından şimdilik 2.000,00 TL zarar talep ettiklerini, yine soğutucu ve sair ünitelerde meydana gelen arızaların onarımının davalıya ait olmasına rağmen 8.800,00 TL tutarında onarım bedelinin davacı tarafından yapılmak zorunda kalındığını, kaçak elektrik bedelinin yapılmamasından kaynaklı olarak 20.000,00 TL, site aidatının ödenmemesinden kaynaklı 2.300,00 TL, hem davalıya hem de dava dışı ... A.Ş'ye yapılan mükerrer ödemeler sebebiyle oluşan zararın 6.000,00 TL olduğunu, davalı tarafından mağaza başına 80.000,00 TL verildiğini, bu bedel talep edilmeyecek olmasına rağmen davalı tarafından bu bedelin cari hesaba borç kaydedildiğini, haksız gerekçelerle teminat mektubunun nakte çevrildiğini ve 200.000,00 TL'nin tahsil edildiğini, davacının haksız uygulamaları sebebiyle müvekkilinin şimdilik (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) izah edilen 41.00,00 TL zararı bulunduğunu, ayrıca teminat mektubu haksız paraya çevrildiğinden bunun bedelinin de iadesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 41.00,00 TL mahrum kalınan bedellerin ve 200.000,00 TL teminat mektubu bedelinin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birleşen davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili asıl davaya cevabında; davanın reddini istemiştir.

2.Davalı vekili birleşen davaya cevabında; birleşen davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın kısmen kabulü ile İstanbul 34.İcra Müdürlüğünün 2015/4330 E. sayılı dosyasındaki 229.424,44 TL'ye ilişkin itirazın iptaline, asıl alacak tutarı 229.424,44 TL'ye tamamen ödeninceye kadar takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa 2/2 maddesi uyarınca %10,5 ve değişen oranlarda basit usulden işleyecek ticari faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranındaki 45.884,88 TL icra inkar tazminatının asıl dava davalısından alınarak asıl dava davacısına verilmesine, birleşen davanın kısmen kabulü ile 21.900,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile beraber birleşen dava davalısından alınarak birleşen dava davacısına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, hükme esas alınan 19.10.2017 tarihli kök raporda ve 28.06.2018 tarihli ek raporda, taraf defterleri incelenmiş olup defterlerin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek, tarafların kayıtlarına göre cari hesap uyuşmazlığı bulunduğu, davacının 268.088,75 TL alacağı olduğu, davalının kayıtlarında 66.442,77 TL borçlu göründüğü, davalının kayıtlarında olmayan bir kısım faturalar bulunduğu, bunların davalı kayıtlarına alınması gerektiği, davacı kayıtlarında davalının 47.121,00 TL ödemesi göründüğü, davalının kayıtlarında ise 308.579,00 TL ödemesinin bulunduğu, davalı kayıtlarının açıklamaya muhtaç olduğu, davalının yaptığı ödemeleri işlem tarihleri itibariyle tek tek defterlerine işlemek yerine ay bazında kaydettiği, bu nedenle cari hesapların karşılaştırılmasının güç ve imkansız olduğunu, davalının olması gereken cari hesap borcunun 229.424,44 TL olduğu, davacının talebi ile aradaki fark olan 37.018,53 TL yönünden mal satış faturası bulunmadığı, faturanın neyden kaynaklandığının aydınlatılamadığının mütalaa edildiği, asıl davada bu fark yönünden davacının iddiasını ispatlayamadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere bu farkın dayanağı belgelerin sunulamadığı anlaşıldığından asıl davada davacı vekilin asıl davaya yönelik istinaf sebebi ile asıl davalı vekilinin asıl davanın tümden reddi gerektiği yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmediği, asıl davada davalı vekili, taraflar arasında iki ayrı hesap bulunduğunu, TRİO kart ile yapılan ödemelerden kaynaklı mutabakatsızlık olduğunu ileri sürmüş ise de, bu konuda ilk derece yargılaması sırasında herhangi bir beyanda bulunmamış ve delil sunmamış olduğu; birleşen davada taraflar arasındaki sözleşmelerin 5.13 maddesi uyarınca, işletici olan birleşen davacının, imtiyaz sahibi olan birleşen davalıya borçları için teminat mektubu vermeyi üstlenmiş olup, bileşen davalının bu teminat mektubunu ön bildirime ihtiyaç olmaksızın her an nakte çevirebileceği hükme başlanmış olduğundan, somut olayda, teminat mektubun nakte çevrilmesi sözleşmeye uygun olduğu, birleşen davacının söz konusu kalemlere ilişkin talepleri yerinde görülmediği, birleşen davada davalının sözleşmelerin belirttiği hükümlerinde de bu yönde açık hüküm bulunmadığından, kasa bedelinden birleşen davada davalı imtiyaz sahibinin sorumlu olduğu, bu bedele birleşen davalının katlanması gerektiği anlaşıldığı gerekçesiyle taraf vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava itirazın iptali, birleşen dava tazminat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352/1-(b) hükmü uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Asıl dosya davacısı tarafından asıl dosyaya ilişkin olarak temyize başvurulmuşsa da, dosya içeriğine göre davacı tarafça temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından, davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Taraf vekillerinin birleşen dosyaya ilişkin temyiz itirazlarına gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı/birleşen davalı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz dilekçesinin MİKTARDAN REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden birleşen davada davalıya yükletilmesine, aşağıda yazılı harcın istek halinde birleşen davada davacıya iadesine, 11.02.2025 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.