Logo

12. Hukuk Dairesi2023/9663 E. 2024/2902 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra takibinde, borçlunun ihalenin feshine yönelik şikayetinde hukuki yararı bulunup bulunmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: İhalenin muhammen bedelin üzerinde satılmış olsa dahi, ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsaydı malın daha yüksek bedelle satılabileceğinin iddia edilmesi halinde, malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görecek olan ilgililerin ihalenin feshini istemekte hukuki yararlarının bulunduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı İlk Derece Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu ... tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

1-İcra emrinin iptali iddiası yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;

İstinaf yoluna başvurulan icra mahkemesinin karar tarihine göre, yukarıda belirtilen hükümler uyarınca; uyuşmazlık konusu değerin, kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, icra mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulamaz. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince, İİK'nun 365/3. maddesi uyarınca istinaf isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru görülmemiştir.

2.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 25.maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/1.maddesine göre; Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen ve miktar ve değeri onbin Türk Lirası’nı geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu hükümde öngörülen kesinlik sınırı, 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile 02.12.2016 tarihinden itibaren kırk bin Türk Lirası’na, 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile de 28/02/2019 tarihinden itibaren elli sekiz bin sekiz yüz Türk Lirası’na, 01/01/2020 tarihinden itibaren yetmiş iki bin yetmiş Türk Lirası'na, 01/01/2021 tarihinden itibaren yetmiş sekiz bin altı yüz otuz Türk Lirası’na, 01/01/2022 tarihinden itibaren yüz yedi bin doksan Türk Lirası'na, 01/01/2023 tarihinden itibaren de iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz Türk Lirası’na çıkarılmıştır.

Temyiz yoluna başvurulan İlk Derece Mahkemesinin karar tarihine göre, uyuşmazlık konusu değerin, 104.000,00 TL ye ilişkin olup yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, anılan İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti yoktur.

5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nun 364/1-2. maddeleri ve 6100 sayılı HMK'nun 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin REDDİNE,

2-İhalenin feshine yönelik şikayete ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Borçluların icra mahkemesine başvurusunda, muhtelif fesih iddialarını ileri sürerek üç ayrı taşınmaza ilişkin ihalenin feshini istediği; İlk Derece Mahkemesince, davacı ... yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, şikayetçi borçlu ... tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Dairemizce 18.05.2023 tarih 2023/1200 E 2023/3501 K sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi kararının bozulduğu, mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği, kararın borçlu ... tarafından temyiz edildiği görülmüştür.

6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114. maddesinin h bendinde, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak yer almış olup, yine aynı yasanın “Dava şartlarının incelenmesi” başlıklı 115. maddesinde; mahkemece, dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı, tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği, mahkemece, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verileceği düzenlemesi mevcuttur.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.12.2022 tarih ve 2021/345 E. - 2022/1820 K. sayılı kararında da işaret edildiği gibi; ihalenin feshi istemleri, şikayet niteliğinde olup şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyet ehliyetinin yanında diğer bir koşul şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin şikâyette hukuki yararının bulunmasıdır. İİK’nın 134. maddesinin 11. fıkrasında ihalenin feshi isteminde bulunanın fesihte hukuki yararı bulunması gerektiği açıkça hükme bağlanmıştır. Bu madde uyarınca ihalenin feshini isteyebilecek kişilerin, somut bir olayda ihalenin feshini isteyebilmesi için ihalenin feshedilmesinde hukuki yararının (menfaatinin) bulunması şarttır. Bir başka ifadeyle ihalenin feshini isteyen kişinin, somut bir ihalenin feshi sebebine dayanması ve bu yolsuzluk nedeniyle menfaatinin ihlâl edilmiş olması gerekir. Kanun hukuki yarar şartını, “İhalenin feshini şikâyet yolu ile talep eden ilgili, vâki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” şeklinde düzenlemiş olup, bu hükmün kanuna koyulma nedeni, ihalelerin lüzumsuz şikâyet ve itirazlarla sürüncemede bırakılarak takiplerin sonucunun belirsiz kalması ve meçhul işlemlerden çekinerek cebri satışlara iştirak etmeme duygusunun yerleşmemesi, sonuç olarak talebi artırıcı kimliği ile borçluyu korumaya ve taşınmazın gerçek değeri ile satılmasını sağlamaya yöneliktir.

İhalenin feshini isteyen kişinin talebinin icra mahkemesince dinlenebilmesi için şikayetçinin, gerçekleştiğini iddia ettiği fesih sebebinin kendi menfaatlerini ihlal ettiğini ispat etmesi zorunludur. Zarar unsurunun gerçekleşmemesi halinde şikayetçinin ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmayıp, icra mahkemesince, yapılacak ilk inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadığı kanısına varılırsa ihalenin feshi talebi esasa girilmeden usulden reddedilmelidir. Bu sayede cebri artırmalara katılım artacak ve buna bağlı olarak da malın gerçek değerinde ihale edilmesi sağlanacaktır. (ARSLAN Ramazan; (1984), İcra – İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara).

Bahse konu zararın varlığının tespiti yönünden ise, Dairemizce; satılan malın muhammen bedel veya üstünde bir bedelle satılmış olması hâlinde, ihalenin feshini istemekte kural olarak hukuki yararın bulunmadığına; kıymete yönelik itirazların varlığı, fesat iddiası ya da kamu düzeninden sayılan takip hukukuna dair ilkeler gibi bazı istisnai hallerde ise, malın muhammen değerin üzerinde satılması durumunda dahi şikayetçinin fesih isteminde hukuki yararının bulunduğuna dair görüş istikrarlı şekilde uygulanagelmiştir.

Covid 19 salgını sonrası dünyada ve ülkemizde meydana gelen ekonomik durgunluk, üretim süreçlerindeki yavaşlama sonunda fiyatlarda meydana gelen ani, orantısız yükselişle birlikte paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir. Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz. Bu cümleden olmak üzere, kanun koyucu aksini murat etmiş olsaydı, muhammen değerin üzerindeki satışlarda ihalelerin feshedilemeyeceğini düzenlemiş olurdu.

Hal böyle olunca, her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesince, önceki içtihatlarımıza uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; Dairemizin yukarıda yazılı görüş değişikliği nedeniyle, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Kahramanmaraş İcra Hukuk Mahkemesinin 08.11.2023 tarih ve 2023/291 E. - 2023/727 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlu ...'ın temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 26.03.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.