Logo

12. Hukuk Dairesi2024/3195 E. 2024/4685 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Borçlunun ödeme şartını ihlal suçundan verilen tazyik hapsinin infazından sonra aynı taahhüt nedeniyle tekrar tazyik hapsine karar verilip verilemeyeceği ve şirket yetkilisinin şahsi sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunda kanun yararına bozma talebi üzerine yapılan yargılama.

Gerekçe ve Sonuç: İlk taksitin ödenmemesi nedeniyle verilen tazyik hapsinin tamamının infaz edilmesi halinde, takip eden taksitlerin ödenmemesi durumunda borçlunun tekrar cezalandırılması olanağı bulunmadığı ve sanığın şirket yetkilisi olması nedeniyle kişisel sorumluluğu olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin mahkûmiyet kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık ...’ın, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair İstanbul 25. İcra Ceza Mahkemesinin 28.01.2020 tarihli ve 2019/235 Esas, 2020/58 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 07.03.2024 gün ve 94660652-105-34-11150-2022-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02.04.2024 gün ve KYB-2024/31961 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

1-Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.09.2009 tarihli ve 2009/16.HD-188 Esas, 2009/205 Karar sayılı ilamında ''...borcun taksitler halinde ödenmesinin taahhüt edilmesi halinde, ilk taksitin ödenmemesi ile taahhüdü ihlal suçu oluşacak ve borçlunun 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilecektir. Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanması söz konusu olmaktadır. Ceza Genel Kurulunun 30.01.2007 gün ve 16-12 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilk taksitin ödenmemesi üzerine, borçlunun hapsen tazyik ile cezalandırılmasından sonra, bu cezanın infazı sırasında söz konusu taksiti ödemesi halinde tahliye edilecek, ancak sonraki taksiti ödememesi halinde eylemi yeniden yaptırımı gerektirecektir. Ancak, ilk taksitin ödenmemesi üzerine 3 aya kadar hapsen tazyik kararının tamamının infazı halinde takip eden taksitlerin ödenmemesi durumunda artık borçlunun cezalandırılması olanağı kalmayacaktır. Bir başka anlatımla, ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle maddede öngörülen cezanın tamamının infazı halinde, yaptırım uygulama olanağı kalmadığından, diğer taksitlerin ödenmemesi ayrıca bir taahhüdü ihlal kabahatini oluşturmayacaktır..'' şeklinde belirtildiği üzere;

Sanığın İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2016/41411 Esas sayılı dosyasında, 15.08.2018 tarihinde vermiş olduğu taahhüdü ihlâl etmesi eyleminden dolayı İstanbul 26. İcra Ceza Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli ve 2018/459 Esas, 2019/394 sayılı kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan kararın kesinleşmesini müteakip 12.02.2020 tarihinde infazına başlandığı ve infazın tamamlanarak 11.05.2020 tarihinde tahliye edildiği, sanığın tazyik hapsinin tamamını infaz ettiği anlaşılmakla, sanık hakkında aynı ödeme taahhüdü nedeniyle yapılan ikinci şikâyet nedeniyle mahkemesince önceden verilen tazyik hapsi kararının tamamının infaz edildiği gözetilmeksizin, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde,

2-Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18.04.2017 tarihli ve 2017/2610 Esas, 2017/3528 karar sayılı ilâmında yer alan, "Taahhüt konusu borcun, sanığın yetkili temsilcisi olduğu Ces Akvaryum Su Ürünleri Yem San. Tic. Ltd. Şirketi’ne ait olduğu, ödeme emrinin adı geçen şirket hakkında düzenlendiği, ödeme taahhüdünü ihlâl suçunda taahhütte bulunan kişinin bizatihi borçlu sıfatını haiz olması gerektiği, üçüncü bir şahsın taahhütte bulunması için borcu icra kefaleti ile yüklenmesi gerektiği cihetle, somut olayda sadece şirketi borçlandırıcı işlem yapma ve temsil yetkisi bulunan sanığın taahhüde konu şirket borcundan dolayı kişisel sorumluluğu bulunmadığı cihetle, atılı suçun yasal unsurları bulunmadığı gözetilmeyerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde..." şeklindeki açıklamalara nazaran, sanığın ... Petrol Nak. İnş. Gıda İzol. San. Ve Tic. A.Ş. isimli şirketin yetkilisi olduğu, borcun üstlenildiğine dair icra kefaleti olmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, İstanbul 25. İcra Ceza Mahkemesinin 28.01.2020 tarihli ve 2019/235 Esas, 2020/58 Karar sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında borçlunun ödeme şartını ihlâli eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, bu eylemle ilgili olarak sanık hakkında verilen tazyik hapsi infaz edilmekte ise derhal salıverilmesine,

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin cezanın kaldırılmasını gerektirdiği belirlendiğinden,

"Sanık ...’ın, üzerine atılı borçlunun ödeme şartını ihlâl suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince BERAATİNE,"

"Yargılama giderinin müşteki üzerinde bırakılmasına,"

Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.05.2024tarihinde oy birliğiyle karar verildi.