"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında yazılı kira sözlemesine dayalı olarak başlatılan adi kira ve hasılat kiralarına ilişkin icra takibinde alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal sürede icra müdürlüğüne itirazda bulunmadığını, yapılan itirazın süresinden sonra olduğunu, bu nedenle geçerli bir itirazın bulunmadığını, 30 günlük ödeme süresinde de ödeme yapılmadığından temerrüdün gerçekleştiğini ileri sürülerek kiralanan taşınmazın tahliyesinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince, istemin kabulü ile borçlunun taşınmazdan tahliyesine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasındaki takibe konu kira sözleşmesinde salgın hastalık halinde kira ödeme yükümlülüğünün dondurulacağının açıkça karara bağlandığı, bu nedenle ödememe durumuna yol açan mücbir sebep bulunup bulunmadığı, ödeme yükümlülüğünün mücbir sebep nedeniyle dondurulup dondurulmadığı, davalının kira ödeme borcu ile kapsamının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verildiği, karara karşı alacaklı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulduğu görülmektedir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun kiralanan taşınmazların tahliyesine ilişkin 269. maddesi; "Takip adi kiralara veya hasılat kiralarına mütedair olur ve alacaklı da talep ederse ödeme emri, Borçlar Kanunu'nun 260. ve 288. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 315. ve 362.) maddelerinde yazılı ihtarı ve kanuni müddet geçtikten sonra icra mahkemesinden borçlunun kiralanan şeyden çıkarılması istenebileceği tebliğini ihtiva eder. Bu tebliğ üzerine borçlu, yedi gün içinde, itiraz sebeplerini 62'nci madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır.” hükmünü, aynı kanunun 269/a maddesi ise; “Borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklının talebi üzerine icra mahkemesince tahliyeye karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda; davacı alacaklının, taraflar arasındaki 08.10.2020 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayalı olarak, ödenmeyen kira alacağının tahsili için İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2021/8370 E. sayılı dosyasında tahliye talepli olarak borçlular hakkında icra
takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 29/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlu tarafından yasal süresinden sonra, 07/05/2021 tarihinde, itirazda bulunulduğu, icra müdürlüğünce davalı borçlu hakkındaki takibin devamına karar verildiği, borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 30 günlük süresi içerisinde ödemede de bulunulmadığı görülmüş olup davalı borçlu yönünden taşınmazın temerrüt nedeniyle tahliyesi şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, temerrüt şartlarının oluştuğu ve borçlu tarafından 7 günlük yasal itiraz süresinde itiraz edilmeyen, bu davanın yargılama aşamasında ileri sürülen ülkemizde yaşanan salgın hastalığın takibe dayanak kira sözleşmesinin 13. maddesinde yer alan mücbir sebeplerden olduğu, anılan madde uyarınca kira ödemelerinin dondurulması gerektiği iddiasına ilişkin değerlendirmenin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği dikkate alınarak ilk derece mahkemesinin temerrüt nedeniyle tahliye talebinin kabulü ile davalı borçlunun taşınmazdan tahliyesine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle borçlunun istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi'nin 02/05/2024 tarih ve 2022/1905 E. - 2024/906 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/09/2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.