Logo

12. Hukuk Dairesi2024/5913 E. 2025/703 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İflas kararı verilen borçluya ait haczedilmiş mallar üzerinde üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının konusuz kalıp kalmadığı ve yargılama giderlerinin kime yükleneceği.

Gerekçe ve Sonuç: Borçlunun iflası nedeniyle haczin kalkması ve davanın konusuz kalması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının sonucu itibariyle doğru bulunmuş, ancak vekalet ücretine ilişkin kısım düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkikinin davalı ve katılma yolu ile davacı/3. kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir. Mahkemece, asıl icra dairesi tarafından istihkak iddiası hususunda her hangi bir karar verilmeden ve dava açma yükünün hangi tarafa yükleneceği belli olmadan dava açmakta, davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığı, dava açması için süre verilen alacaklı tarafça da süresinde dava açılmadığından, davaya konu edilen menkul üzerindeki haczin kalktığı gerekçesi ile davanın HMK 114/(1)-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, dava tarihinde davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, alacaklının verilen süre içinde istihkak davası açmayarak üçüncü kişinin iddiasını kabul ettiği yasal sonucuna varılmakla haciz kalktığından davanın konusuz kaldığı, HMK'nın 326 ve 331. maddeleri uyarınca davanın açıldığı tarihte davacı haklı olduğundan yargılama giderlerinin davalı alacaklıya yükletilmesi gerektiği gerekçesi ile başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar davalı alacaklı ve katılma yolu ile 3. kişi tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davalı alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

İİK'nın 96 ve devamı maddesine göre, borçlu tarafından 3. kişi lehine veya 3. kişi tarafından bizzat kendi lehine istihkak iddiasında bulunabilirler. Bu kişiler tarafından yasal sürede yapılan istihkak iddiası ile dava açma süresi kesilir. İİK'nın 97/1 maddesinde öngörülen prosedürün işletilmesi halinde icra mahkemesinin takibin devamına veya ertelenmesine ilişkin kararının 3. kişiye tefhim ya da tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde istihkak davasının açılması gerekir. Bu karar tefhim veya tebliğ edilmediği takdirde hacizli mal satılıp bedeli alacaklıya ödeninceye kadar 3. kişi tarafından istihkak davası açılabilir. İstihkak iddiasına ilişkin prosedür işletilmeksizin alacaklı tarafından, doğrudan icra hukuk mahkemesinde dava açmak mümkün olup bunu engelleyen yasal bir düzenleme olmadığı gibi İİK’nın 97-99. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayet başvurusu yedi günlük dava açma süresini kesmez.

İİK’nin 99. maddesinde: “Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, icra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre ESAS NO : 2024/5913

verir. Bu süre içinde İcra Mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır…” düzenlemesi yer almaktadır.

Buna göre İİK’nin 99. maddesinin uygulanmasına yönelik müdürlük kararının hukuki sonuç doğurmaya elverişli olabilmesi için, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verilmesi ve dava açmazsa üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağı ihtaratının yapılması şartlarının bir arada bulunması gerekir.

Somut olayda, icra müdürlüğünce 29.03.2022 tarihinde alacaklı tarafa dava açmak üzere yedi günlük süre bildirilmiş ise de, ihtarat yapılmamış olduğundan icra müdürlüğünce verilen karar hukuki sonuç doğurmaya elverişli görülmemiştir. Bu durumda, alacaklının verilen süre içerisinde istihkak davası açmayarak istihkak iddiasını kabul ettiği söylenemez, kaldı ki alacaklı tarafından usulüne uygun verilmiş süreye rağmen dava açılmamış olsa idi 3. kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağından dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekecekti ki o halde de, Bölge Adliye Mahkemesince hacizlerin kalktığının kabulü ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de doğru değildir.

Ne var ki, İİK'nin "Takibin Durması ve Düşmesi" başlıklı 193. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında: "İflasın açılması, borçlu aleyhine haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur. Kararın kesinleşmesi ile bu takipler düşer..." düzenlemesi yer almaktadır.

Diğer yandan istihkak davasında geçerli haczin bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında, mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi gerekir.

Somut olayda, takip borçlusu hakkında, Konya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 15.05.2023 tarih, 2022/1 Esas, 2023/276 sayılı Karar ile iflas kararı verildiği, kararın 15.01.2024 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, adı geçen borçlu şirket yönünden, İİK'nin 193/2. maddesi uyarınca takibin düştüğü ve hacizlerin kalktığı anlaşılmaktadır. Buna göre, dava konusuz kaldığından, Bölge Adliye Mahkemesince istihkak davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi kararı sonucu itibari ile doğrudur. Öte yandan, davacının dayandığı finansal kiralama sözleşmesi de dikkate alındığında yargılama giderleri ile maktu karar ve ilam harcının davalı alacaklı üzerinde bırakılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalının temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacı üçüncü kişi vekilinin vekalet ücretine yönelik katılma yolu ile bildirdiği temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dava değeri, harçlandırılan değer olup, vekalet ücretinin harcı tamamlanan bu değer üzerinden hesaplanması gerekir. Somut olayda mahcuzların değeri belli olmadığından asıl alacak üzerinden dava değeri gösterilerek harcı tamamlamıştır. Bu durumda, davacı lehine harçlandırılan değer üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:

Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı alacaklı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

(2) numaralı bentde açıklanan nedenlerle üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm bölümünün 3. fıkrasının ‘’.... 4.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,’’ şeklindeki kısmının çıkartılarak yerine ".. 59.300 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ..’’ ibaresinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, karar düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.