"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı İlk Derece Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Yargıtay ilamında belirtilen bozma sebepleri çerçevesinde işlem yapılarak karar verilmiş, bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılmasına usul hükümlerinin elvermemiş bulunmasına ve temyiz edilen kararda yazılı gerekçelere göre tarafların aşağıda belirtilen sebepler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında görülmekte olan icra takibine itirazın kaldırılması davasına ilişkin İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 05.03.2013 tarih ve 2011/976 E. 2013/125 K. sayılı, tarafları karşılıklı olarak %20 oranında tazminata mahkum eden kararının taraflarca temyizi üzerine, kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 tarih ve 2013/9451 E. 2013/12055 K. sayılı ilamı ile;
a)Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
b)Davacı vekilinin icra inkar tazminatına hasren temyiz itirazlarının kabulü ile "...takip tarihi itibarı ile %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, %20 oranında karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile davacı lehine bozulduğu,
Mahkemece Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 tarih ve 2013/9451 E. 2013/12055 K. sayılı ilamına uyulmasına karar verildiği,
Yargılamanın safahatında verilen açılmamış sayılma kararının bozulduğu, karar düzeltme talebinin reddi aşamasından sonra dava dosyasının tekrar esasa kaydedildiği,
Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilerek;
"HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-İtirazın kaldırılması hususunda bozma bulunmadığından bu konuda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İİK 68/son maddesi uyarınca (193.337,00 USD x 1,63 TL=) 309.919,21 TL'nin %40'ı oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İİK 68/son maddesi uyarınca (33.334,00 USD x 1,63 TL=) 53.434,40 TL'nin %40'ı oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 427,60 TL harçtan peşin alınan 18,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 409,20 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Taraflarca yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının kendisini vekille temsil ettiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre belirlenen 6.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalının kendisini vekille temsil ettiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre belirlenen 6.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın HMY’nın 333/1. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra resen yatıran tarafa iadesine, " şeklinde karar verilmiştir.
Öncelikle; Mahkemenin esasa ilişkin ilk kararının temyizi sonrasında Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.09.2013 tarih ve 2013/9451 E. 2013/12055 K. sayılı ilamı ile;
a)Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
b)Davacı vekilinin icra inkar tazminatına hasren temyiz itirazlarının kabulü ile "...takip tarihi itibarı ile %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, %20 oranında karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile davacı lehine bozulması ve bu bozma ilamına uyulması karşısında karardaki davalı lehine hükmedilen %20 oranındaki icra inkar tazminatı yönünden DAVACILAR LEHİNE usulü kazanılmış hak oluştuğu, oluşan usulü kazanılmış hak nedeni ile bozmaya uyularak verilen yeni kararda davalı lehine hükmedilecek icra inkar tazminatının %20 oranı geçemeyeceği, bozma sonrası kararda davalı lehine %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin davacılar lehine oluşan usulü kazınılmış hakkın ihlali olup, hatalı olduğu,
Ayrıca, davacının yargılama sırasında ölümü üzerine davaya mirasçıların devam etmesi karşısında, hükmün "davacılar" denilerek oluşturulması gerekirken "davacı" denilerek oluşturulmasının "...hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulmasını.." emreden HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olup, bu hususlar bozma sebebi ise de, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davanın açılış tarihi (15.08.2011)ve usul ekonomisi de dikkate alınarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:
İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 04.06.2024 tarih ve 2024/174 E.-2024/329 K. sayılı ilamının hüküm fıkrasının 2, 3, 6 ve 7 numaralı bentlerinin çıkartılarak, yerlerine;
"2-İİK 68/son maddesi uyarınca (193.337,00 USD x 1,63 TL=) 309.919,21 TL'nin %40'ı oranında tazminatın davalıdan alınarak mirasçı davacılara verilmesine,
3-İİK 68/son maddesi uyarınca (33.334,00 USD x 1,63 TL=) 53.434,40 TL'nin %20'si oranında tazminatın mirasçı davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Mirasçı davacılar vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre belirlenen 6.800,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak mirasçı davacılara verilmesine,
7-Davalı vekil ile temsil edildiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre belirlenen 6.800,00 TL maktu vekalet ücretinin mirasçı davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine," bentlerinin yazılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, YİBK uyarınca harç alınmasına yer olmadığına, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
Üye Dr. ...'in Karşı Oy Yazısı;
Davacı alacaklılar kira alacağının tahsili için yaptıkları genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun borca itirazının kaldırılması için icra mahkemesine başvurduklarını, icra mahkemesince davanın kısmen kabul edilerek itirazın 193.337,00 USD asıl alacak yıllık %5 oranında faiz tutarı olmak üzere toplam 299.777,32 USD üzerinden devamına, fazlaya ilişkin itirazın kaldırılması isteminin reddine, İİK'nın 68/son maddesi uyarınca (193.337,00 USD×1.603 TL=) 309.919,21 TL'nin %20'si oranındaki tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İİK'nın 68/son uyarınca (33.334,00 USD x 1,63 TL=) 53.434,40 TL'nin %20'i oranındaki tazminatı davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği, alacaklının bu kararı İİK'nın 67/son fıkrasının 2.7.2012 tarih 6352 Sayılı Kanun 11. maddesi ile değişik hükmüne göre "Bu kanunda ön görülen icra inkar tazminatı tespitinde takip talebi veya davadaki talep esas alınır" hükmünün yürürlüğünden önceki tarihte takibe geçildiğinden inkar tazminatının %40 oranında hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmasını talep etmiş, borçlu vekili ise aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sebebi ile mahkemece kararın bozulmasını talep etmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi davalı borçlu vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı alacaklı vekilinin temyizine gelince, İİK'nın 68 maddesinin doğrudan 6352 sayılı Kanun 4.7.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden takip tarihi itibariyle geçerli olan %40 oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.
Bozma sonrası icra mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, alacaklının temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 1.3.2023 tarihli kararı ile HMK 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılması kararının bozulduğu, bozma sonrası icra mahkemesince itirazın kaldırılması hususunda bozma bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İİK 68/son uyarınca 193.337,00 USD×1.603 TL=309.919,21 TL'nin %40'ı oranında tazminatın davalı borçludan alınarak davacı alacaklıya verilmesine, yine İİK 68/son hükmü uyarınca 33.334,00 USD x 1,63 TL=53.434,40 TL'nin %40 oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermiştir.
İcra mahkemesi kararını temyiz eden alacaklının, 6. Hukuk Dairesi bozması öncesi verilen kararda borçlu lehine %20 tazminata hükmedildiği ve 6. Hukuk Dairesi bozma ilamında bulunan temyiz itirazlarının reddedildiği halde temyize konu kararda borçlu lehine %40 tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiş, borçlu vekili ise dosyanın işlemden kaldırılması kararının isabetli olduğunu ileri sürmüştür.
Yargıtay, taraflarca ileri sürülen veya kendisinin tespit ettiği temyiz sebeplerini yerinde görürse mahkeme kararını karşı veya tamamen bozar (HMK 371/1) Yargıtay hükmünü bozmakla yetinir mahkemenin yerine geçerek bir karar vermesi veya yeniden yargılama yapması söz konusu olmaz.
Mahkeme bozma kararına uyar ise bozma lehine olan taraf için usuli müktesep hak doğar. Kanunda yer almayan Yargıtay tarafından kabul edilen usuli müksetep hakkın da istisnaları bulunmaktadır. Mahkeme bozma kararına uymak yerine kendi kararında direnebilir.
Somut olayda mahkeme bozma kararına uyduğu halde, bozma kararının gereğini yerine getirmemiştir. Mahkemece bozma kararı doğrultusunda alacaklı lehine %20 yerine %40 oranında tazminata hükmetmiş ancak 6. Hukuk Dairesi bozma kararında davalı borçlu vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilerek borçlu lehine hükmolunan kötü niyet tazminatı borcun kapsam dışında kalıp kesinleşmiştir. Mahkeme buna rağmen borçlu lehine %20 olan tazminatı %40 oranına çıkarması usuli kazanılan haktan çok aleyhe hüküm verme yasağı kapsamındadır.
Öte yandan bozma kararı ile mahkemenin bozulan hükmü ortadan kalktığından bozulan hükmün yeniden yazılması gerekir.
Temyize konu karar 1. bendinde itirazın kaldırılması hususunda konu bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir.
Ayrıca hükmün 3. bendinde birden fazla davacı alacaklı olduğu halde 53.443,40 TL'nin %40 oranında tazminatı davacıdan alınıp davalıya verilmesi hükmü açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulmasını emreden HMK 297/2. maddesi hükmüne aykırıdır.
Şu hale göre mahkeme kararının bozulması ile yetinilmesi gerekirken mahkeme kararının yerine geçecek ve mahkemenin direnme hakları da ortadan kaldıracak şekilde hüküm fıkrasının 2,3,6,7 numaralı bentlerinin çıkarılacak yazılı şekilde düzeltme yapılıp hükmün düzeltilen bu hali ile onanması kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Özellikle davacılar lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan söz edilerek hükmün 3. bendinde davalı borçlu lehine hükmedilen %40 oranında tazminat yerine %20 oranına göre tazminata hükmedilmesi mahkeme yerine geçecek hüküm verilmesi anlamında olup bu yanlışlığın giderilmesi ancak mahkeme kararının bozulması ile mümkündür. HMK 370. madde de düzenlenen Yargıtay'ın düzelterek onama yapabileceği haller somut olayda bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilen maddelerle mahkeme kararının bozulması görüşümde olduğumdan karar düzeltilerek onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.16.10.2024