Logo

12. Hukuk Dairesi2024/7295 E. 2025/1438 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Toplu ipotek tesis edilen taşınmazların bir kısmı hakkında takip başlatılmamasının, takibin iptalini gerektirip gerektirmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Toplu ipotekte, 4721 sayılı TMK'nın 873/3. maddesi gereğince, tüm taşınmazlar için takibin birlikte başlatılması ve satışının da aynı anda talep edilmesinin zorunlu olduğu, bu kurala uyulmamasının usul ve yasaya aykırı olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği, somut olayda ise takibe konu edilmeyen taşınmazlar üzerindeki ipoteğin takip tarihinden önce terkin edilip edilmediğinin araştırılmadan eksik incelemeyle hüküm tesis edildiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair şikayet nedenlerinin yanı sıra hesap kat ihtarnamesi tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini istediği, İlk Derece Mahkemesince; şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Taşınmaz rehni, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan kanunun 850. maddesine göre, taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın, bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.

Toplu rehin, Türk Medeni Kanunu’nun “Taşınmaz birden çok ise” kenar başlığını taşıyan 855/1. maddesinde; “Birden çok taşınmazın aynı borç için rehnedilmesi, taşınmazların aynı malike veya borçtan müteselsilen sorumlu olan maliklere ait olmalarına bağlıdır” şeklinde düzenlenmiştir. Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, "üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazlar ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.

Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde, alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının teminatı ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir.

Kısacası, alacaklı, alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.

4721 sayılı TMK'nın 873/3. maddesine göre "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı alacağı gününde ödenmemişse açıklanan yasa hükmü gereği üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmasını önlemeye yöneliktir (HGK 27.11.2002 T., 12-823/1020 K.). Dolayısıyla tüm taşınmazlar için takibin birlikte başlatılması ve satışının da aynı anda talep edilmesi gerekir. Bu husus kamu düzeninden ve takip şartı olup, mahkemece re’sen nazara alınmalıdır.

Somut olayda takibe dayanak olarak dört adet ipotek resmi senedi olduğu, bu ipotek senetlerinden 06/01/2016 tarih, 221 yevmiye sayılı ipotek senedi incelendiğinde; taşınmazların tamamının maliki olan şikayetçi borçlu şirket tarafından şirketin alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak 1. dereceden 103.000.000 EURO tutarında üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek tesis edildiği, 06/01/2016 tarih, 223 yevmiye sayılı ipotek senedi incelendiğinde; ipotek tarihinde taşınmazların tamamının maliki olan şikayetçi borçlu şirket tarafından, şiketin alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak 2. dereceden 257.500.000 EURO tutarında üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek tesis edildiği ve bu ipoteklere dair resmi senetlerin niteliği toplu ipotek olduğu halde, ipotek senetlerinde toplu ipotek kapsamında yer alan taşınmazlardan bir kısım taşınmazlar hakkında takip başlatılmadığı görülmektedir. TMK’nın 873/3. maddesi nazara alındığında; toplu ipotek kapsamında bulunan taşınmazların tamamı hakkında aynı anda ve birlikte ipotekli takip başlatılması gerekirken bir kısmı hakkında takip başlatılmaması usul ve yasaya aykırı olacağından yargılamanın her aşamada re’sen nazara alınması gerekir.

Bu durumda; yukarıda belirtilen ipotek resmi senetlerinde yer alan toplu ipotek kapsamında olan ancak takibe konu edilmeyen bir kısım taşınmazlar üzerindeki ipoteğin takip tarihinden önce terkin edilip edilmediği hususu araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması cihetine gidilmiştir.

SONUÇ :

Borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 25/09/2024 tarih, 2024/1665 E. - 2024/2495 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA),

Bodrum 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 22/05/2024 tarih, 2023/660 E. - 2024/275 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.02.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.