"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/ihale alıcısı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz incelemesinin murafaalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK'nın 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin reddine oy birliği ile karar verildikten sonra işin esası incelendi:
Şikayetçi üçüncü kişi ..., 15.11.2021 tarihinde 839 ada 15 parsel 17 nolu bağımsız bölüm ihalesinin feshini istemiş olup, feshini istediği ihalede pey süren konumundadır. İhaleye konu taşınmaz muhammen bedeli 600.000,00 TL olup, şikayetçi ...’da bu ihalede 623.000,00 TL pey sürdüğü, ihaleyi 651.100,00 TL pey süren ihale alıcısı ...'e ihale edildiği, ihaleye fesat karıştırıldığı iddiası ile ihalenin feshini istediği anlaşılmaktadır.
Şikayetçinin aynı gün aynı icra dosyasından 839 ada 15 parsel 13 nolu bağımsız bölüm ihalesinde de pey sürüp, 623.000,00 TL bedeli ile ihaleyi kazandığı da görülmektedir. Şikayetçi, ihale alıcısının ihale sırasında kendisini tehdit etmesi nedeniyle ihaleden çekildiğini, ihaleye fesat karıştığını ileri sürmüş ise de, her iki ihalede de pey süren tanık ... beyanlarına göre, alıcı ...'ın şikayete konu taşınmaz ihalesinden önce 13 nolu parsel ihalesi sırasında “burası bizim, burayı biz alacağız şeklinde söylemlerde bulunduğu ancak bu konuşmaya rağmen 13 nolu parsele ilişkin ihaleyi, şikayetçi ...’ın kazandığını, ihale sonrası ...’ın ihaleyi satın alana karşı bu evi satın aldın ama bu dairede oturamayacaksın, neden burayı aldın, burayı teslim etmeyeceğim dediğini daha sonra ikinci ihaleye geçildiğini, ihale sırasında ağladığını ve 17 Bağımsız bölüm ihalesini ...'ın kazandığını beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere ihale alıcısının fesat iddiasına dayanak yapılan sözleri feshe konu taşınmaz ihalesine değil, şikayetçinin aynı gün bu ihaleden önce yapılan ve 13 nolu ihaleye ilişkindir. Bu sözlere rağmen şikayetçinin ihaleyi kazanması da, karşı tarafın ihaleye girmemesi yönünde sarfedilen sözlerin ihaleye katılmayı önleyici nitelikte bulunmadığını göstermekte olup ihaleye fesat karıştırma olarak nitelendirilemez.
İİK 134/8 fıkrası hükmüne göre şikayetçi "vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur". Şikayetçi, feshini istediği taşınmaz ihalesinde pey süren konumunda olup ihalenin ...'de kalması nedeniyle ne surette zarara uğradığını ispat edememiştir. İhaleye ilişkin usulsüz bir işlem olsa idi tarafınca tutanak tutulacağını ifade ettiğini, bilirkişi tarafından incelenen kamera kayıtlarında da ihale alıcısı ile şikayetçi aralarında konuştukları ancak ne konuştuklarının anlaşılamadığı tehdit içeren bir beyanın tespit edilmediği görülmektedir. Öte yandan ihale sırasında kavga veya kargaşa çıktığına dair zabıtaya yapılmış bir başvuru ya da intikal etmiş bir olay olmayıp şikayetçi de böyle bir başvuru olduğunu iddia etmemiştir. İlk ihaleyi kazanan şikayetçinin ikinci ihaleyi kazanamaması üzerine bu davayı açtığı, ihale alıcısının fesat iddiaları soyut nitelikte olup, taşınmaz ihalesine birden fazla kişinin katıldığı, taşınmazın muhammen bedel üzerinden ihale edildiği de göz önünde bulundurulduğunda fesat iddiasının inandırıcı olmadığının ve fesat iddiasının ispatlanamadığının kabulü gerekir. Yukarıda belirtilen nedenlerle şikayetin reddi yerine ihalenin feshi kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, Bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :
Davalı/ihale alıcısı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 31.10.2024 T. ve 2024/3293 E., 2024/3426 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), İstanbul 24. İcra Hukuk Mahkemesinin 04.07.2024 T. ve 2023/280 E., 2024/346 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy Yazısı;
İstanbul İli, Eyüpsultan İlçesi, ... Mah., ... Pafta, 839 ada, 15 parsel numarada kayıtlı B Blok 17 Nolu bağımsız bölüm için 2021 yılında yapılan kıymet takdirinde taşınmaz değerinin 600.000,00 TL olarak belirlendiği, 15/11/2021 tarihinde yapılan satışa davacı ...'ın teminat yatırarak ve pey sürmek suretiyle iştirak ettiği, taşınmazın 651.000,00 TL bedelle ...'e ihale edildiği, davacı tarafça alacaklı, alıcı ve takip borçluları taraf gösterilmek sureti ile süresinde ihaleye fesat karıştırıldığı iddiası ile ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece davanın reddine, davacının ihale bedelinin %10'u oranında para cezası ile cezalandırılması yönünde karar verildiği, davacı tarafça fesat iddiasının usulüne uygun incelenmediği, aleyhlerine para cezası ve vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı iddiası ile istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Kanuna veya ahlâka aykırı bir şekilde artırmaya (artırma yoluyla satışa) fesat (dolan) karıştırılmış (hukuka veya ahlâka aykırı yollara başvurularak ihalenin gerçekleştirilmesi sağlanmış) olması ihalenin feshi sebebidir (6098 sayılı Kanun md. 281; 2004 sayılı Kanun md. 134/2) (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 704).
Bir cebri açık artırmada, artırmaya fesat karıştırılmasından anlaşılması gereken, artırma öncesi yapılan işlemler veya artırma sırasında artırmanın doğal akışını (normal, usulüne uygun cereyanını) değiştiren (olumsuz yönde etkileyen) davranışlar olmalıdır. Yani, artırmanın kanuna (usulüne) uygun yapılması ve ihale kararı verilmesini etkileyen tüm kural dışı (normal olmayan) davranış ve durumlar “fesat karıştırma” olarak nitelenebilir. Artırmaya fesat karıştırmanın kasıtla yapılmış veya kasıtsız olması arasında fark yoktur (Ramazan Arslan, İcra- İflas Hukukunda İhale ve İhalenin Feshi, Ankara, 1984, s. 137).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 281 inci maddesine göre artırmaya fesat karıştırılması kanuna veya ahlâka (adaba) aykırı tertiplerle artırmayı ve dolayısıyla sonucunu (ihaleyi) etkilemek demektir. Belirtilen maddede sözü edilen kanuna aykırılıktan anlaşılması gereken belli bir kanun hükmünün çiğnenmiş olması değil, genel olarak hukuka aykırılık olmalıdır. Genel bir ifade ile hukuka aykırılık ise hukuk düzeninin kişileri zarardan korumak amacıyla herkese yönelik kuralların (emir ve yasakların) çiğnenmesi anlamına gelir. Bir artırmada kanuna aykırı davranışla artırmanın düzen içinde (kendi kuralları içinde) akışı etkilenir ve bu yolla ilgililerden birine veya birçoğuna zarar verilmiş olur. Artırmanın ahlâka (adaba) aykırı şekilde etkilenmesi de mümkündür. Ahlaka aykırı bir şekilde artırmaya fesat karıştırma genel olarak dürüstlük ilkelerine ters düşecek her türlü sözlü, yazılı veya fiili hareketle artırma ve sonucunun olumsuz yönde etkilenmesi anlamına gelir. Sonuç olarak, artırmaya katılmayı ya da artırmaya katılanların gerçek isteklerine uygun ve özgür olarak iradelerini açıklamalarını hukuka veya ahlaka aykırı tertiplerle önlemek veya artırma sonunda elde edilmesi amaç olan en elverişli bedelin (fiyatın) ortaya çıkmasına engel olmak veya malın gerçek değerinden daha yüksek fiyat sağlamak amacıyla dürüstlük kurallarına aykırı olarak yapılan her türlü davranış ihaleye fesat karıştırmadır (Arslan, s. 138-139).
İcra mahkemesinin, ihalenin feshi talebini incelemedeki yetkisi sınırlı değildir, ihalenin feshi sebepleri tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebilir (İlhan E. Postacıoğlu, İcra Hukuku Esasları, İstanbul 2010, s.612; Kuru, s.720).
Şikâyet konusu, 839 ada, 15 parsel numarada kayıtlı B Blok 17 Nolu bağımsız bölümün ihalesinden önce aynı binada yer alan 13 numaralı bağımsız bölümün ihalesinin yapıldığı, mahkemece bilirkişiye verilerek incelemesi yapılan kamera kayıtlarında, 13 numaralı bağımsız bölümün ihalesinde de davalı ...’ün bulunduğunun, ihale esnasında ihale ESAS NO : 2024/8247
görevlisinin görüşmelerin dışarıda yapılması konusunda ihale salonundakileri uyardığının, ilk ihalenin tamamlanmasından sonra şahısların dışarı çıktığının, saat 15.49'da salona tekrar girildiğinin, davalı ...'ın davacıya dönerek bir şeyler söylemesi üzerine görevli tarafından uyarıldığının, bu kez ayağa kalkarak "... Çok kolay...çıkmayacağız yani..." dediğinin, ihale kayıtlarının yapıldığının 17 numaralı bağımsız bölümün davalı ...'a ihalesinin yapılmasından sonra mezat salonu dışında davacı ve davalı ... ile gelen, bilirkişi tarafından 2. Şahıs olarak betimlenen, davalı ... tarafından borçlu ... Şirket çalışanı olduğu söylenen şahsın konuşmaya başladıklarının, güvenlik görevlisinin geldiğinin, davalı ...'ın da yanlarına geldiğinin, davacının "... Biz de itiraz ederiz" dediğinin tespit edildiği, tanıklardan ... tarafından ilk ihaleden önce bir kadın ve üç erkeğin "burası bizim, burayı biz alacağız” dediğini, ilk ihalenin davacı tarafından alınmasından sonra kadının ayağa kalkarak "bu evi sen satın aldın ama bu dairede oturamayacaksın, neden burayı aldın, burayı teslim etmeyeceğiz" dediğini beyan ettiği; yukarıda izah edildiği üzere ihaleye fesat karıştırıldığından bahsedilebilmesi için, tehdit unsurunun zorunlu olmadığı, ihale alıcısı ...'ün bir önceki ihaledeki tavırları, söylemleri ve bakışları sebebiyle ilk ihaleyi alan davacının ihaleye katılımını, pey artırmasını olumsuz yönde etkilediğinin anlaşıldığı, davalının eylemlerinin ihaleye katılımı engelleme yönünde kasıtlı olmasının zorunlu olmadığı, aynı binada bulunan 13 numaralı taşınmaz için yapılan ilk ihaleyi alan davacının, bu taşınmaza ilişkin olarak davalı tarafın "...bu evde oturamayacaksın", “...çıkmayacağız" şeklindeki beyanları sebebiyle ayrıca davacı tanığı ...’nun tanıklık beyanında geçen hususlar nedeniyle “…Ben de bu nedenle ihaleden çekildim…” şeklindeki beyanı nedeniyle pey sürmeden ve ihaleden çekildiği, dolayısıyla da ihalenin sağlıklı ve normal şartlarda yapılmasının engellendiği kanaatine varıldığından, ihale sırasında meydana gelen bu söz, eylem ve bakışlar tehdit içermese dahi ihaleye talep ve talibi azaltıcı etkisi olduğundan ve bu nedenle de zarar unsuru oluştuğundan fesat niteliğinde kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmesi isabetli görülmüştür (Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2022 tarih, 2022/12-654 E.2022/1682 K. sayılı Kararı da benzer niteliktedir.).
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA karar verilmesi gerekirken Dairemizin sayı çoğunluğunun bozma yönündeki görüşüne katılamıyorum. 24.02.2025