"İçtihat Metni"
Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık ...'nın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Bursa 4. İcra Ceza Mahkemesinin 04/02/2021 tarihli ve 2019/622 esas, 2021/165 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair merci Bursa 5. İcra Ceza Mahkemesinin 06/05/2021 tarihli ve 2021/72 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 11/03/2024 gün ve 94660652-105-16-17948-2021-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03/04/2024 gün ve KYB- 2024/32745 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1-Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/09/2009 tarihli ve 2009/16.HD-188 Esas, 2009/205 sayılı ilâmında yer alan, ''...Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte, yükümlülük yerine getirilene kadar ve en çok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanması söz konusu olmaktadır... Ancak, ilk taksitin ödenmemesi üzerine 3 aya kadar hapsen tazyik kararının tamamının infazı halinde takip eden taksitlerin ödenmemesi durumunda artık borçlunun cezalandırılması olanağı kalmayacaktır... Zira,her bir taksit için ayrı ayrı hapsen tazyik kararı verilmesi halinde, bu kararların her biri infaz yeteneğine sahip olup, usulüne uygun bir şekilde kaldırılmadığı sürece,..en çok 3 aya kadar tazyik hapsi verilebileceği kuralını aşacak şekilde infaz edilmeleri söz konusu olabilecektir. Yerel Mahkemece yapılması gereken, borçlunun ilk taksiti ödememek suretiyle ödeme taahhüdüne aykırı davranması nedeniyle 3 aya kadar hapsen tazyikine ilişkin ilk hükmün infazını bekleyerek, eğer kabahatli, bu hapsen tazyik kararının yerine getirilmesinden sonra borcu öder ise, ödenmeyen diğer taksit yönünden kalan süre kadar hapsen tazyik kararı vermektir. Yerel Mahkemece, ilk taksitin ödenmemesi nedeniyle verilen hapsen tazyik kararının infaz edilip edilmediği araştırılmadan, son taksitin ödenmemesi nedeniyle yapılan şikâyet üzerine, borçlunun yeniden 3 aya kadar hapsen tazyik ile cezalandırılması yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle yasa yararına bozulması gerekirken, Özel Dairece yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isabetli değildir.'' şeklindeki açıklamalar ile;
2004 sayılı Kanun’un "Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza" başlıklı 340. maddesinde yer alan "111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez." şeklindeki düzenleme nazara alındığında;
Sanığın Bursa 1. İcra Müdürlüğünün 2017/3238 Esas sayılı dosyası kapsamında vermiş olduğu 22/09/2017 tarihli taahhüde ilişkin borcunu ödemeyerek taahhüdü ihlâl etmesi eylemi nedeniyle Bursa 3. İcra Ceza Mahkemesinin 12/07/2018 tarihli ve 2018/171 Esas, 2018/539 sayılı kararıyla 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karar dolayısıyla sanığın 13/08/2020 tarihinde ceza infaz kurumuna alındığı ve Bursa 1. İnfaz Hakimliğinin 23/10/2020 tarihli ve 2020/2737 Esas, 2020/2702 sayılı kararı ile 28/10/2020 tarihinde tahliye edildiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında aynı ödeme taahhüdü nedeniyle yapılan ikinci şikâyet nedeniyle Mahkemesince önceden verilen tazyik hapsi kararını 76 gün sürelik kısmını infaz edildiği ve aynı borç dolayısıyla 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
2- Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 06/10/2020 tarihli ve 2020/5816 Esas, 2020/8142 karar sayılı ilâmında yer alan, "...sanığın ... isimli şirketin yetkilisi olduğu, borcunu üstlendiğine dair icra kefaleti olmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın ... BOZULMASINA..." şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, taahhüt konusu borcun, sanığın yetkili temsilcisi olduğu Pik Sfero Döküm Makine ve Otomotiv Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait olduğu, ödeme emrinin adı geçen şirket hakkında düzenlendiği, ödeme taahhüdünü ihlal suçunda taahhütte bulunan kişinin bizatihi borçlu sıfatını haiz olması gerektiği, üçüncü bir şahsın taahhütte bulunması için borcu icra kefaleti ile yüklenmesi gerektiği, somut olayda sadece şirketi borçlandırıcı işlem yapma ve temsil yetkisi bulunan sanığın taahhüde konu şirket borcundan dolayı kişisel sorumluluğu bulunmadığı cihetle, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Bursa 5. İcra Ceza Mahkemesinin 06/05/2021 tarihli ve 2021/72 değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-d. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında borçlunun ödeme şartını ihlâli eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, bu eylemle ilgili olarak sanık hakkında verilen tazyik hapsi infaz edilmekte ise derhal salıverilmesine,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin cezanın kaldırılmasını gerektirdiği belirlendiğinden,
"Sanık ...'nın üzerine atılı borçlunun ödeme şartını ihlâl suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince BERAATİNE,"
"Yargılama giderinin müşteki üzerinde bırakılmasına,"
Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.