"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurarak, meskeniyet şikayetinde bulunduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, karara karşı borçlunun istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; başvurunun esastan reddine karar verildiği, işbu karara karşı da borçlu tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekir. Bu nedenle, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir. Bununla birlikte, şikayet tarihi itibariyle satış isteme sürelerinin henüz dolmadığı hallerde ise şikayetin incelenmesi sırasında haczin ayakta olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi ve haczin düştüğünün tespiti halinde, şikayetin konusuz kaldığının kabulü gerekeceğinden, şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerekecektir.
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. İİK’nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Somut olayda; icra müdürlüğünce dava konusu taşınmazın kaydına 28.03.2023 tarihinde haciz konulmasına karar verildiği, işbu haciz kararının 30.03.2023 tarihinde tapu kaydına şerh edildiği, haczin konulduğu tarih itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin bir yıl olduğu, 06.11.2024 tarihli İzmir 6. İcra Müdürlüğünün 2018/5257 Esas sayılı müzekkere cevabından; alacaklının haciz tarihinden itibaren bir yıllık satış isteme süresi içinde alacaklının taşınmazın satışını talep etmediği ve satış avansının yatırılmadığı anlaşılmıştır.
Şikayet tarihi olan 04.04.2023 tarihi ve İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu, ancak Bölge Adliye Mahkemesince incelemenin yapıldığı tarih itibari ile satış talep edilmediği gibi süresinde de satış avansı yatırılmamış olup, haczin istinaf incelemesi aşamasında düştüğü anlaşıldığından, bu husus Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilerek şikayetin konusuz kalması nedeniyle şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331/1. maddesi uyarınca tarafların şikayet tarihindeki haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmedilmesi için vakıanın meydana geldiği tarih itibari ile bu hususu değerlendirmekle görevli Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf talebinin esastan ret kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 27.06.2024 tarih ve 2023/2756 E.- 2024/2015 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddeleri uyarınca re'sen BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine oy birliğiyle, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ilişkin karar kısmına hasren, 18.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
HK/AK
Sn. Dr. ...'in Karşı Oy Yazısı;
Yargıtay yaptığı temyiz incelemesi sonucunda alt derece mahkeme kararını usul ya da esas yönünden hukuka uygun bulmaz ise somut olaya göre kararın kısmen ya da tamamen bozulmasına karar verir.
Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu kanısına ulaşır ise, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verir. (HMK m. 353/1-b.1)
Yargıtay ilgili hukuk Dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddini öngören karara ilişkin ise, Bölge Adliye Mahkeme kararı kaldırılır ve dosya istinafa konu kılınmış olan kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğini de istinaf incelemesini gerçekleştirmiş olan Bölge Adliye Mahkemesine gönderir(HMK m373/1).
Buna karşılık istinaf incelemesini gerçekleştiren Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği kararlar Yargıtay’ca kısmen veya tamamen bozulmuş ise, dosya kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine veya uygun görülen diğer Bölge Adliye Mahkemesine gönderir.
Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında hangi hallerde karar vereceği HMK’nın m.353/1-b.2 ve 3. bentlerinde göstermiştir. Belirtilen bu durumlarda Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkeme kararını kaldırdıktan sonra onun yerine geçip alınması gereken hükmü bizzat kendisi almaktadır.
HMK’nın 373,2 bendi hükmüne göre, Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği kararı Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu taktirde dosya kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine veya uygun görülen diğer bir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir.
Bölge Adliye Mahkemesinin esastan red kararı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu onaylayan bir karar olup, Yargıtay’ın ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise HMK'nın m. 373/1 maddesi hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkeme kararının bozulmasını öngördüğünden dosya bozmaya uyma veya direnme kararı verme yetkisi bulunan İlk Derece Mahkemesine gönderilir.
Somut olayda meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde dosya istinaf aşamasında iken satışı isteme süresi içinde satış istenmediği için haczin düştüğü anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesince bu husus kendiliğinden gözetilerek konusu kalmayan şikayetçi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine ilişkin kararın borçlu tarafça istinaf edilmesi üzerine başvurusunun esastan reddine karar verildiği bu kararın borçlu vekilince temyiz istemine konu yapıldığı görülmektedir.
Şu hale göre bölge adliye mahkemesi, İlk Derece Mahkeme kararını kaldırarak konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi yerine, İlk Derece Mahkeme kararına esastan reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı ise de bu halde HMK 373/2. maddesinde Bölge Adliye Mahkeme kararının bozulması usulü öngörülmediğinden esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkeme karanının kaldırılarak İlk Derece Mahkeme kararının bozulması ve dosyanın bozmaya uyma veya dairece kararı verme yetkisi bulunan İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi görüşündeyim.
Yukarıda belirtilen nedenlerle Dairemiz çoğunluğunun Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan red kararının bozulması ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi yönündeki bozma kararına katılamıyorum.
Sn. ...'ın Karşı Oy Yazısı;
HMK 373/1. maddesinde; “Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren İlk Derece Mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneği de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosya yanılgı sonucu Bölge Adliye Mahkemesine gönderilse dahi Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararı hakkında uyma yahut direnme kararı vermesi yerinde olmadığından usule ilişkin bu yanlışlık doğrudan bozma nedeni olacak ve temyiz itirazlarının esası incelenmeyecektir(Zira Yargıtay HGK’nın 04.10.2023 tarih, 2023/5-445 E. ve 2023/895 K. sayılı kararı benzer niteliktedir).
Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiş ise bu halde dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden DİRENME veya BOZMAYA UYARAK yeniden karar verme yetkisi de dosyanın gönderilmesi gereken bu mahkemeye aittir. Yanlışlıkla Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi halinde bu kez yukarıda anlatılanların tersi geçerli olacak ve dosyanın yanlışlıkla gönderildiği Bölge Adliye Mahkemesinin direnme veya uyarak yeniden karar vermesi yerinde olmadığından bu husus doğrudan bozma nedeni olacak ve temyiz itirazları incelenmeyecektir ( Z. Gözütok-A. Albayrak Alfabetik Medeni Usul El Kitabı 2. Baskı s. 1136-1139, Zira Yargıtay HGK’nın 11.10.2023 tarih, 2022/11-659 E. ve 2023/937 K. sayılı kararı da benzer niteliktedir).
Somut olayda; temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararında davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle bozma sonrası dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken “...Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine” şeklindeki ibare yönünden Dairemizin sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.18.11.2024