"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar/borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde; borçluların icra mahkemesine başvurusunda, takip konusu bononun, taraflar arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeniyle verildiğini, teminat senedi olduğunu ve borçlarının bulunmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri, İlk Derece Mahkemesince itirazın kabulüne, anılan takibin İİK’nun 169/a-5. maddesi uyarınca davacı yönünden durdurulmasına ve yasal şartlar oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, borca itiraz ve kambiyo şikâyetlerinin reddine, takip durdurulmadığından borçlular aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın borçlular tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1. maddesinin (b) bendinde bono veya emre yazılı senedin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
HGK'nın 14.03.2001 tarih 2001/12-233 ve 20.06.2001 tarih, 2001/12-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır.
Somut olayda, takip konusu senedin arka yüzünde, “Bahse konu senet teminat olarak verilmiş olup, ciro ve temlik edilemez. Satılamaz. Daire tapusu verildiğinde geri alınacaktır.” ibarelerinin bulunduğu görülmektedir. Buna göre senet arka yüzünde yer alan beyan ve kayıtlara göre veriliş nedeninin "Daire tapusunun devri" olarak belirtilmiş olması karşısında, senedin, Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-b maddesinde belirtilen "kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadi" unsurunu taşımadığı dolayısıyla senedin kambiyo vasfının bulunmadığı netice itibariyle alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği açıktır.
İİK’nun 170/a-2 maddesi hükmüne göre; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.
Bu durumda, mahkemece anılan husus re'sen nazara alınacağından, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi’nin 05.06.2024 tarih ve 2023/1566 E. - 2024/957 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.02.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.