"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Borçlu ...’nun temyizine ilişkin yapılan incelemede;
Dosya incelendiğinde, İlk Derece Mahkemesinin " şikayetin kabulüne " ilişkin kararına karşı borçlunun istinaf başvurusunda bulunmadığı anlaşılmıştır.
Öncelikli sorun İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan tarafın, somut olayda davalının, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından karşı tarafın istinaf başvurusunu yeni bir karar verilmeden reddetmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesi kararını müstakilen ya da katılma yolu ile temyiz etme hakkının olup olmadığıdır.
Hukuk Mahkemelerinin kesin olduğu yasalarla belirtilenler dışındaki kararlarının kanun yolu denetimi 5235 sayılı Yasa ile kurulan Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihine kadar sadece Yargıtay tarafından "Temyiz yolu ile" yapılmakta iken 5235 sayılı Yasa ile kurulan Bölge Adliye Mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinde faaliyete geçirilmesi üzerine kanun yolu denetimi iki kademeli hale gelmiştir. Başka bir deyişle İlk Derece Mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinden sonra verdiği kararlara karşı doğrudan temyiz yolu kapatılmıştır.
6100 sayılı HMK. daki yeni düzenleme ile getirilen istinaf kanun yolu, İlk Derece Mahkemesi ile temyiz incelemesi arasında, ikinci derece bir denetim mekanizması ve kanun yoludur.
İstinaf kanun yolu uygulamasında, İlk Derece Mahkemesi kararından sonra, karar önce istinaf denetimine tâbi tutulmakta, istinaf denetiminden sonra temyiz yolu açıksa temyize başvurulmaktadır. Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle yargılama üç aşamalı hale gelmiştir. Önce İlk Derece Mahkemesinde ilk derece yargılaması yapılarak karar verilmekte, ardından Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf incelemesi ile vakıa ve hukukilik denetimi yapılmakta, son olarak da Yargıtay’da temyiz incelemesine gidilmektedir.
Yeni sistemde temyiz edilen karar İlk Derece Mahkemesinin kararı değil, Bölge Adliye Mahkemesinin kararıdır. Artık İlk Derece Mahkemesi kararının doğrudan temyiz edilmesi mümkün değildir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmaması halinde karar kesinleşmektedir.
6100 sayılı HMK'nın yargılama sitemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı öncelikle istinaf yoluna başvurulmalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusu üzerine tarafın istinaf başvurusunun usulden/esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırarak yeniden hüküm kurulabilir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeni karar verilmesi halinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır.
Taraflardan birisinin İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmaması halinde kamu düzenine aykırılık yok ise diğer taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. Karşı tarafın istinafı üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesince değiştirilmemesi halinde, istinaf etmeyenin temyize başvurması usulü müktesep hak ilkesine takılacaktır. Zira istinaf mahkemesinin elinin değmediği bir kararın temyiz incelemesi söz konusu olmaz ve olmamalıdır. Dolayısıyla tarafların istinaf incelemesinin kapsamı dışında bıraktığı hususlar kendiliğinden temyiz incelemesinin de kapsamı dışında bırakılmış sayılır.
Kural olarak İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmayan tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz hakkı bulunmamaktadır. Ancak ilk kararı istinaf etmeyen taraf Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeni bir karar verilmesi halinde bu yeni kararı temyiz edebilecektir. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi halinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup, İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, borçlu ..., İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmemiş, ancak Bölge Adliye Mahkemesinin kararını temyiz etmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere borçlu ..., İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmadığından ve aleyhine yeni bir karar verilmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararını müstakilen ya da “katılma yoluyla" temyiz hakkı bulunmamaktadır. Aksi düşüncede istinaf başvurusunda bulunmayan tarafa İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf kanun yolunu atlayarak temyiz etme hakkı tanınmış olur ki, bu durum 6100 sayılı HMK ile hayata geçirilen üç kademeli yargılama sistemini iki kademeli yargılama sistemine dönüştürür ve istinafın devre dışı bırakılmasına yol açar.
Bu açıklamalar karşısında İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen borçlu ... Bölge Adliye Mahkemesinin kararını temyiz hakkı bulunmadığından, temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-İhale alıcısı ...’nın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Şikayetçi alacaklının, İcra Mahkemesine başvurusunda; ihale bedelini ödemeyen ihale alıcısının İİK’nın 133/2. maddesi uyarınca iki ihale bedeli arasındaki farktan sorumlulu olduğunu ileri sürerek, ihale alıcısının ihaleye girebilmek için yatırdığı teminatın iadesi yönündeki icra müdürlüğü kararının iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, ihale alıcısı ...'nın İİK’nın 133/2. maddesi uyarınca ihale bedelini ödemeyen ilk ihale alıcısı ile müteselsil sorumlu olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne, İcra Müdürlüğünün teminatın ihale alıcısına iadesi yönündeki kararının iptaline hükmedildiği; kararın ihale alıcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Eskişehir 4. İcra Müdürlüğünün 2020/81 E. sayılı dosyasından yapılan ihalede Eskişehir ili ... ilçesi ... Mah. ... 11557 Ada 31 Parse 1 numaralı taşınmazın satış günü olan 30.06.2022 tarihinde 25.000.000,00 TL bedelle Özgür Fatih Demirdaş’a satıldığı, yasal süresi içerisinde ihale bedeli dosyaya ödenmediği için ikinci sırada pey süren Murat Yıldız'a taşınmazın teklif edildiği, onun da ihaleyi kabul etmemesi üzerine İcra Müdürlüğünce İİK’nın 133. maddesi uyarınca tamamlayıcı ihaleye çıkıldığı ve 15.09.2022 tarihinde ...’nın elektronik ortamda 25.010.000,00 TL teklif verdiği ancak 10 gün içinde ihale bedelini yatırmadığından satışın düştüğü anlaşılmıştır.
İİK’nın 133/2. maddesinde "ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesüldürler. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur."hükmü yer almaktadır.
İki ihale bedeli arasındaki farktan sorumluluk, İİK’nın 133.maddesi uyarınca yapılacak satış ile sınırlıdır. Taşınmazın, İİK’nın 133.maddesi hükmü uygulanmadan 123.vd.maddeleri uyarınca yeniden satışa çıkarılması halinde ve İİK’nın 133.maddesine göre satışa çıkarılmasına rağmen, satışın yapılamaması veya satış bedelinin alıcı tarafından yatırılmaması nedeniyle satışın düşmesi halinde, ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin düşmesine sebep olan tüm alıcılar ve kefillerin sorumluluğu sona erer. Somut olayda İİK’nın 133.maddesine göre yapılan satışın ihale bedelinin yatırılmaması nedeniyle düştüğü görülmekle artık alacaklı tarafından yeniden satış talebinde bulunulduğu taktirde, koşulları oluşturularak yeni bir satış kararı ile satış günleri belirlenecektir.
O halde, İlk Derece Mahkemesince, İİK’nın 133/2.maddesinde kastedilen sorumluluğun aynı satış kararına dayalı ihaleler için söz konusu olduğu değerlendirilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve ihale alıcısının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : İhale alıcısının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca,Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 18.01.2024 tarih ve 2023/262 E.-2024/47 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Eskişehir 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 11.11.2022 tarih ve 2022/524 E. - 2022/599 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.