"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi üçüncü kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, İİK’nın 89/1. maddesi gereği kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen şikayetçinin, takibe konu çekin takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımına uğradığından bahisle icranın geri bırakılmasını talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, şikayetçi hakkında genel zamanaşımı hükümlerinin uygulanması gerektiği ve on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, kararın şikayetçi tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun aynı gerekçe ile esastan reddine karar verildiği, karara karşı şikayetçi tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Takip borçlu Kar Ticaret Kolektif Şirketi aleyhinde başlatılmıştır. Kolektif şirket, bir ticari işletmeyi belli bir ticaret ünvanı altında işletmek amacı ile gerçek kişiler arasında kurulan ve ortaklardan hiçbirinin sorumluluğu şirket alacaklarına karşı sınırlandırılmamış olan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketidir. Kolektif şirketin ticaret ünvanı, bütün ortakların veya hiç olmaz ise ortaklardan birinin adı soyadı ile şirketi ve türünü gösterecek ibareyi içermesi gerekir. Takip talebinde takibin borçlu kısmında yazılı “... Ticaret Kolektif Şti. ... ve Ortakları” şeklindeki ibare yukarıda belirtilen kritere uygun olarak yazılmış bir kolektif şirket ticaret ünvanıdır. Kolektif şirket ticaret ünvanı içinde şirket ortağı olan ...’ın isminin yazılı olması bu kişiyi takip borçlusu haline getirmez.
Takip talebinde borçlu olarak ... Ticaret Kolektif Şirketi gösterilmiş olup şirkete ödeme emri gönderildiği icra takip dosyasından açıkça anlaşılmaktadır. Şikayetçi üçüncü kişi takip talebinde bizzat kendisinin borçlu gösterildiğini takip sonrası zamanaşımı gerçekleştiğini ileri sürerek icranın geri bırakılmasını talep etmiştir.
Şikayetçinin takip borçlusu olmayıp borçlu şirketin taşınmazında kiracı olarak bulunması nedeniyle üçüncü kişi sıfatı ile kendisine 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği anlaşılmakta olup, bu husus İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir.
Üçüncü kişinin kendisine gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesine itiraz etmemiş olması takibe borçlu sıfatı ile eklenmesi için yeterli değildir. 89/2 haciz ihbarnamesi ve 89/3 haciz bildiriminin de üçüncü kişiye yapılması gereklidir. Somut olayda üçüncü kişiye sadece 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği anlaşıldığına göre takip borçlusu imiş gibi zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını isteme hakkına sahip değildir.
Şikayetçi üçüncü kişi ancak 89/1 haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edebilir ve ayrıca haciz ihbarnamesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek haciz ihbarnamesinin iptalini isteyebilir. Bu nedenle şikayetçi isteminin şikayet hakkı yokluğu nedeniyle usul yönünden reddi gerekirken işin esası incelenerek reddi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir.
Şikayetçi ..., takip dosyasından kendisine İİK’nın 89/1. maddesi gereği haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişi olup, takibin taraflarından değildir. Adı geçenin İİK'nın 89. maddesi kapsamında şikayet hakkı olup bunun dışında, somut olaydaki gibi, çekin zamanaşımına uğradığından bahisle icra takibinin geri bırakılmasını talep etmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, şikayetçi yönünden istemin şikayet hakkı yokluğu (aktif husumet) nedeniyle usul yönünden reddi gerekirken işin esası incelenerek reddi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ :
Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 615,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, 04.03.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Üye ...’ın Karşı Oy Yazısı:
Somut olayda, davalı/alacaklı tarafından borçlu ... Ticaret Kollektif Şti.-... ve Ortakları aleyhine 14.04.2009 keşide tarihli 200.000,00 TL bedelli, 16.04.2009 keşide tarihli 100.000,00 TL bedelli ve 11.04.2009 keşide tarihli 200.000,00 TL bedelli çeklere istinaden başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte şikayetçinin aynı zamanda adi ortaklığı oluşturan kişilerden biri olduğu, alacaklı vekilinin 02.06.2021 tarihli dilekçesi ile şikayetçi/adi ortak borçlu ...'a borçluya ait olan taşınmazın kira bedellerinin dosyaya ödenmesi için İİK'nın 89/1. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesinin gönderilmesini istediği, şikayetçiye çıkartılan haciz ihbarnamesinin 22.06.2021 tarihinde bila ikmal dönmesi üzerine 08.09.2021 tarihinde TK'nın 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte zamanaşımı itirazına ilişkindir.
Dayanak takip dosyası incelendiğinde; şikayetçinin aynı zamanda borçlu Kar Ticaret Kollektif Şti.-... adi ortaklığını oluşturan borçlulardan biri olduğu ve aleyhine üçüncü kişi sıfatıyla İİK'nın 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği anlaşılmıştır.
İİK'nın 89. maddesi uyarınca; borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı için icra dairesince üçüncü kişiye bir haciz ihbarnamesi gönderilir.
Borçlunun üçüncü kişideki parası, birinci haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliğ edildiği tarihte haczedilmiş sayılır. Üçüncü kişi, birinci haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde itiraz etmez ise borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılır. Üçüncü kişiye ikinci haciz ihbarnamesi gönderilerek 7 gün içinde itiraz edebileceği, aksi halde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir. Üçüncü kişi, ikinci haciz ihbarnamesine de itiraz etmez ise borcun zimmetinde sayılması kesinleşir. Bu durumda kendisine üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilerek, zimmetinde sayılması kesinleşen borcu, 15 gün içinde banka hesabına ödemesi veya aynı 15 gün içinde takip alacaklısı aleyhine menfi tespit davası açması, aksi halde zimmetinde sayılan borcu ödemeye zorlanacağı bildirilir. Üçüncü kişi 15 gün içinde dava açmaz ve zimmetinde sayılan borcu ödemez ise icra dairesi, üçüncü kişinin zimmetinde sayılan borca yetecek kadar mal veya parasını haczeder, satar ve elde edilen para ile takip alacaklısının alacağını öder.
TBK’nın 620. maddesine göre adi ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Madde hükmünde açıklandığı gibi adi ortaklık bir sözleşme türüdür. Bu sözleşmede başlıca beş unsur vardır. Bunlardan ilki sözleşme, ikincisi şahıslar, üçüncüsü ortakların katılma payları, dördüncüsü ortak amaç ve sonuncusu da bu ortak amacın gerçekleştirilmesi olup, temel unsur ortak bir amacı gerçekleştirmektir ve ortaklar sadece bu amaçla bir araya gelir. Bu nedenle sözleşmedeki amacı gerçekleştirebilmek için yapacakları işleri hep birlikte veya kararlaştırdıkları temsilci aracılığıyla yapabilirler.
Ortaklık ilişkisinin kurulabilmesi için iki ya da daha çok kişinin iradelerinin birleşmesi gerekir. Gerçek ya da tüzel kişiler ortak olabilirler. Ortaklık, katılanların karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla kurulur ve bir borçlar hukuku sözleşmesidir. Ancak bu sözleşme ile tüzel kişiliği olmayan bir kişi birliği oluşmaktadır. Türk Hukuk sisteminde adi ortaklığa tüzel kişilik tanınmamış olup, adi ortaklık, ticari işlerle uğraşan bir yapı olmakla birlikte bir ticaret ortaklığı değildir. Zira, adi ortaklık, ticaret ortaklıklarını düzenleyen Türk Ticaret Kanunu’nda değil, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davalı/alacaklı tarafından davacı ...'ın da dahil olduğu borçlu adi ortaklık aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte bulunulduğu ESAS NO : 2024/8097
anlaşılmakla, söz konusu borçtan ortaklığı oluşturan Kar Ticaret Kollektif Şti. ile davacı/...'ın müteselsilen tüm mal varlıkları ile sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Kaldı ki adi ortaklığı oluşturan her bir kişi, alacaklının doğrudan doğruya adi ortaklık aleyhine yaptığı takibin iptalini isteyebilmeleri mümkündür(Zira Yargıtay 12 HD 08.02.2024 tarih ve 2023/1912 E.-2024/1092 K. sayılı emsal içtihadında takip hukuku anlamında adi ortaklığı oluşturan her bir kişinin ayrı ayrı borca itiraz ve şikayette bulunma hakkı (aktif husumeti) vardır).
Tüm bu tespitlere göre; İİK'nın 89/1. maddesine göre davacıya anılan madde hükmü gereğince bildirimin yapıldığı, davacı tarafından haciz ihbarnamesine itiraz edildiğine dair bilgi veya belge ibraz edilmediği, icra müdürlüğünce 19.02.2025 tarihli müzekkere cevaplarına göre İİK'nın 89/2 ve 3 yasal prosedürü tamamlanmadığından borç zimmetinde sayılamayacağı gibi davacı aynı zamanda takip borçlusu adi ortaklığı oluşturan kişi olduğundan takip hukukuna göre 3. kişi değil takibin asıl borçlusu sıfatına haizdir.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte dayanak çeklerden ötürü keşide tarihleri itibariyle 6 aylık zamanaşımı süresi dikkate alınır. Takip kesinleştikten sonra zamanaşımı süresi bir çok kez dolduğundan davacının isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Belirtilen nedenlerle; Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerektiğinden, Dairemizin sayın çoğunluğunun "aktif husumet yokluğu nedeniyle şikayetin reddine" karar verilmesi gerektiğinden bahisle sonucu doğru onama kararına katılamıyorum.04.03.2025