"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İİK’nun 363/4. maddesinde; “istinaf yoluna başvuru satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz. İİK’nun 364/3. maddesinde ise; temyiz yoluna başvurma satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerde İİK’nun 149/a-2. fıkrası hükmüne göre icra mahkemesinin icranın geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde on beşi nisbetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz.”
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesinden talebi, İİK’nun 150/e maddesi gereğince takibin düştüğüne ilişkin olup, şikayet niteliğindedir. İcra mahkemesinin bu şikayetle ilgili olarak verdiği karara karşı istinaf yoluna başvurulması İİK’nın 363/4. maddesine göre satışı durduracağından istinaf yoluna başvuru sonrası yapılan ihalenin bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince feshine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Şikayetçi borçluların takibe konu ipoteklerin fekki talebiyle icra mahkemesinde açtıkları davanın Bölge Adliye Mahkemesince görevli olmaması nedeniyle usulden reddine karar verildiği, kararın borçlular tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2023/8208 E.-2024/1101 Karar sayılı ilamı ile “Bölge Adliye mahkemesince de benimsenen istemin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğine dair gerekçeye göre, İİK’nın 153. maddesi kapsamında icra mahkemesinin görevine giren bir uyuşmazlık bulunmadığından şikayetin reddi yönünden hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde usulden reddine karar verilmesi hatalıdır. Ancak sonuçta istem reddedildiğinden, sonucu doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekmiştir." şeklindeki gerekçe ile şikayetçi borçluların temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verildiği görülmektedir.
İİK 153. maddesi hükmü ipotek alacaklısının icra takibi yapmamış olması hali içindir. Anılan hüküm ipotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın alacaklısı gaip olur veya yerleşim yeri (adresi) bilinmez veya borcu (alacağı) almaktan ve ipoteği çözmekten kaçınır ise Kanun, borçluya borcunu icra dairesine yatırmak suretiyle ipoteğin kaldırılmasını (terkinini) sağlamak imkanı vermiştir.
Eğer ipotek alacaklısı somut olayda olduğu gibi borçlu ve ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmış ise borçlu (veya ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişi ) borcu (faiz ve giderleri ile birlikte) icra dairesine ödemek suretiyle, icra dairesinden ipoteğin kaldırılması için tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılmasını isteyebilir. Takip konusu borcun (ve ferilerinin) tamamen ödenmesi halinde ipoteğin kaldırılması icra takibinin doğal sonucu olduğundan bu halde ipoteğin kaldırılması için (İİK'nun 153’üncü maddesine göre) icra mahkemesine başvurulmasına gerek yoktur(Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013 s.1032).
Şu hale göre ancak genel mahkemelerin konusuna giren bir davanın sırf icra mahkemesinde açılmış olması nedeniyle şikayet olarak nitelendirilemez. Bu taleple ilgili olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz edilmiş olması, İİK’nın 364/3. maddesi uyarınca satışı durdurmayacağından borçluların bu nedenle de ihalenin feshi isteminin reddi kararı usul ve yasaya uygun olup onanmalıdır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK'nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 615,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz eden davacı/borçlulardan tahsiline, davalı/alacaklıdan harç alınmasına yer olmadığına, 06.02.2025 tarihinde davalı/alacaklı yönünden oy birliğiyle, şikayetçi/borçlular yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy Yazısı;
İİK’nın 363/4. maddesinde; “İstinaf yoluna başvuru satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz…”
İİK’nın 364/3. maddesinde; “Temyiz yoluna başvurma, satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz.”
İİK’nın 149/a-1-2 maddesine; “İcranın geri bırakılması hakkında 33 üncü maddenin 1,2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır. İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz…” şeklindedir.
Somut olayda; İstanbul 27. İcra Hukuk Mahkemesinin 27.04.2023 tarih 2023/46 Esas ve 2023/262 Karar sayılı kararına konu şikayette borçluların alacaklı bankayla karşılıklı mutabakat nedeniyle taahhütte bulundukları, tüm taahhütlerini eksiksiz yerine getirmelerine rağmen banka tarafından ipoteğin kaldırılmadığını, aksine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini belirtir nedenlerle takibin ve icra emrinin iptali ile ipoteğin fekki istemiyle şikayette bulundukları, bu şikayetin aynı mahkemece tefrik kararıyla ayrılarak takibin iptali yönünden ayrı esasa kaydedildiği, ipoteğin fekkine yönelik kısım yönünden ise görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verildiği, bu karara karşı borçluların istinaf yoluna başvurduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 20. Hukuk Dairesinin 2023/2405 Esas ve 2023/2890 Karar sayılı kararıyla “…İcra mahkemesinin görevli olmaması nedeniyle usulden ret” kararı verildiği, bu kararın da aynı borçlular tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 08.02.2024 tarih, 2023/8208 Esas ve 2024/1101 Karar sayılı kararıyla “…Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nın 114 ve 115/2. maddeleri gereğince İcra Hukuk Mahkemesinin görevli olmadığı belirtilerek talebin usulden reddine karar verilmiş ise de; Bölge Adliye Mahkemesince de benimsenen, istemin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiğine dair gerekçeye göre, İİK’nın 153. maddesi kapsamında icra mahkemesinin görevine giren bir uyuşmazlık bulunmadığından “şikayetin reddi” yönünde hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde şikayetin “usulden reddine” karar verilmesi hatalıdır. Ancak sonuçta istem reddedildiğinden, sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
HMK’nın 167. maddesinde; “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş DAVALARIN ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir…” hükmünü içermektedir.
Şikayet, hukuki niteliği itibariyle bir dava değildir. Dava, klasik tanımıyla subjektif bir hakkın ihlâli, inkârı yahut tehlikeye düşürülmesi durumunda bu ihlâlin, inkârın veya tehlikenin bertaraf edilmesi maksadıyla mahkemeye başvurmakla başlayıp hükmün kesinleşmesiyle sona eren süreçtir. Şikayet müessesinde özel hukukun tanımış olduğu bir hakkın esasına ilişkin bir tartışma yapılmamaktadır. Ayrıca dava iki taraf sistemine göre kurulur. DAVADAN bahsedilebilmesi için her şeyden önce bir karşı tarafın olması gerekir. Hâlbuki şikayete başvurulduğunda hakkın yerine getirilmesinin istenildiği bir karşı taraf esas itibariyle yoktur.
Şikayet kendine özgü bir hukuki çaredir. Hukuki çare ile bir hakkın gerçekleşmesini sağlayan hukuki başvuru imkanları ifade edilmektedir. Aslında icra mahkemesinin yaptığı şey icra dairesinin yaptığı işlemleri denetlemekten ibarettir. Somut olay kısmında anlatılan öykülemeye göre şikayetçilerin ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü hususlar niteliği itibariyle şikayettir. İcra hukukunda şikayetlerde dava niteliği olmadığından TEFRİK kararı da verilemez. Bu yönüyle şikayetin tefrik edilmesi usul ve yasaya aykırı ise de temyizin konusu bu şikayet olmadığından eleştirilmekle yetinilmiştir.
Şikayetçiler belirtilen tüm bu sebeplerle İİK’nın 363/4 ve 364/3. maddeleri gereğince ihalenin feshini istemiş, İlk Derece Mahkemesince ihalenin feshi isteminin reddi ile şikayetçiler aleyhine ihale bedelinin %1’i oranında para cezasına hükmedilmiş, İstanbul 27. İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/46 Esas ve İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/653 Esas sayılı ile şikayette (tefrik nedeniyle) bulunduklarını, şikayet sonucu verilen İlk Derece kararlarına karşı istinaf/temyiz yoluna başvurulduğunu belirterek İİK’nın 363/4 ve 364/3. maddeleri uyarınca takibe yönelik itiraz ve şikayetler kesinleşmeden satışa gidilemeyeceğinden ve toplu ipoteğe konu taşınmazların tamamı yönünden satış istenmediğinden bahisle kararı istinaf etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/653 Esas sayılı dosya şikayeti (tefrik) nedeniyle dosya istinafta iken ihalenin yapıldığı gerekçesiyle İİK’nın 363/4. maddesi uyarınca ihalenin feshine karar verilmiş, İstanbul 27.İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/46 Esas sayılı ipoteğin fekkine yönelik şikayet (tefrik) sonucu verilen kararın temyiz incelemesinin ise ihalenin yapılmasına engel oluşturmayacağı gerekçesiyle bu yöndeki ihalenin feshi istemini kabule değer bulunmamıştır.
İİK’nın 153. maddesine dayalı olarak icra mahkemesinden ipoteğin kaldırılması istemi şikayet olarak nitelendirilmiş olup Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin öteden beri istikrarlı içtihatlarında da “ŞİKAYET” tabiri ve vurgusu yapılarak hüküm tesis edilmiştir (Zira İİK Şerhi 3. Cilt M.Oskay, A.Deynekli, C.Koçak, A. ... s.3745-3749 arasında bahsi geçen içtihatlar da benzer niteliktedir.).
İpotekli takiplerde İİK’nın 149/a maddesinde sayılan istisnai hal dışında İİK’nın 363/4 ve 364/3. maddeleri uyarınca takip hukuku nedeniyle yapılan tüm itiraz ve şikayetlerde istinaf ve temyiz yoluna başvuru satış işlemleri kanunen durur. Bu kanunun emredici bir hükmü olup kamu düzeni nedeniyle re’sen her aşamada dikkate alınır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; İstanbul 27. İcra Hukuk Mahkemesinin 2023/46 Esas sayılı kararına konu şikayetle ilgili karar temyiz aşamasında iken ihalenin yapılması İİK’nın 364/3. maddesi kapsamında değerlendirilerek bu nedenle de ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken özünde tek şikayet olduğu halde tefrik kararıyla sadece İstanbul 19. Hukuk Mahkemesinin 2023/653 Esas sayılı dosyasında bulunan satış avansının peşin olarak yatırılmaması nedeniyle İİK’nın 150/e maddesine dayalı takibin iptaline yönelik şikayetin istinaf incelemesi devam ettiğinden İİK’nın 363/4. maddesi uyarınca satış duracağından bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesi ile yetinilmesi isabetsizdir.
Netice itibariyle;
1-Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının REDDİNE oybirliğiyle,
2- Şikayetçi borçluların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, yukarıda açıklanan nedenlerle takip hukukuna yönelik şikayet bir bütün olarak değerlendirilerek henüz istinaf ve temyiz aşamasında iken tefrik kararı verilip, şikayetin bir kısmı yönünden ihalenin feshine karar verilmemesi isabetsiz ise de sonuçta Bölge Adliye Mahkemesince şikayetin kabulü ile 27.12.2013 tarihli ihalenin feshine karar verildiğinden karar sonucu itibariyle doğru olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiğinden, borçluların gerekçe yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA karar verilmesi gerektiği görüşüyle Dairemizin sayın çoğunluğunun yalın onama görüşüne katılamıyorum.06.02.2025