"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi 3. kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından dava dışı borçlu ... Gayrimenkul Yatırım İşletme Anonim Şirketi aleyhine başlatılan adi kira ve hasılat kiralarına özgü 13 örnek nolu ilamsız icra takibinde, şikayetçi 3. kişinin icra mahkemesine başvurusunda, tahliye kararının infazına ilişkin 18.09.2023 tarihli müdürlük kararının iptalini istediği, İlk Derece Mahkemesince; tahliyenin infazı aşamasında icra müdürlüğünce İİK'nın 276. maddesi uyarınca işlem tesis edilmesi gerektiğinden 18.09.2023 tarihli müdürlük kararının icra dosyasının bulunduğu aşama itibariyle usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; alacaklının istinaf isteminin vekalet ücretine ilişkin olması nedeniyle istinaf başvuru dilekçesinin İİK'nın 365/3. maddesi gereğince reddine; şikayetçi 3. kişinin istinaf başvurusunun ise, hükmün gerekçesi yönünden kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, tahliyenin infazına ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığından talebin kabulüne dair karara karşı takip dosyasının tarafı olmayan şikayetçi 3. kişinin şikayetinde hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesi ile hukuki yarar yokluğundan şikayetin reddine karar verildiği, kararın şikayetçi 3. kişi tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Taşınmazların ilamsız icra yolu ile tahliyesinde, tahliyesi istenen yerde, kiracıdan başka kişi ile karşılaşılması halinde, uyulması gereken usul, İİK'nın 276. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasına göre, tahliyenin infazı sırasında, mecurda kiracıdan başka bir şahıs bulunur ve işgalde haklı olduğuna dair resmi bir vesika gösteremezse derhal tahliye olunur.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında da; üçüncü kişi resmi bir vesika gösterememekle beraber, icra müdürlüğüne ibraz olunan mukavele tarihinden önceki bir zamandan beri orayı işgal etmekte olduğunu beyan eder ve bu beyan icra müdürü tarafından mahallinde yapılacak tahkikatla teeyyüt ederse, icra müdürünün tahliyeyi tehir ile üç gün içinde keyfiyeti icra mahkemesine bildireceği öngörülmektedir.
Aynı maddenin 3. fıkrasında ise; "Merci, tarafları dinleyerek icabına göre tahliyeyi emreder veya taraflardan birinin yedi gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumuna karar verir. Bu müddet içinde mahkemeye müracaat edilirse, davanın neticesine göre hareket olunur.
36. madde hükümleri burada da uygulanır. Dava etmeyen taraf iddiasından vazgeçmiş sayılır" hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; alacaklı tarafından dava dışı borçlu ... Gayrimenkul Yatırım İşletme Anonim Şirketi aleyhine başlatılan adi kira ve hasılat kiralarına özgü 13 örnek nolu ilamsız icra takibinde, takibe vaki itirazın kaldırılmasına ve taşınmazın tahliyesine karar verilmesi üzerine, alacaklının tahliye isteminin icra müdürlüğünün 18.09.2023 tarihli kararı ile kabulüne karar verildiği, aynı tarihte tahliye için taşınmaza gidildiğinde, şikayetçi 3. kişinin çalışanının hazır bulunduğu, 3. kişiye taşınmazı tahliye etmesi için 02.10.2023 tarihine kadar süre verildiği, şikayetçi 3. kişinin 26.09.2023 tarihinde icra mahkemesine başvurusunda; tahliyesi istenen taşınmazda dava dışı borçlunun kiracısı olarak bulunduğunu, sözleşmesinin feshi yönünde bir karar bulunmadığını ileri sürerek icra müdürlüğünün tahliye isteminin kabulüne dair 18.09.2023 tarihli kararının iptalini istediği görülmektedir.
Bu durumda, tahliye isteminin kabulüne ilişkin 18.09.2023 tarihli müdürlük kararı doğrultusunda aynı tarihte şikayetçi 3. kişinin bulunduğu taşınmaza tahliye için gidildiği ve taşınmazı tahliye etmesi için süre verildiğine göre icra müdürlüğünce tahliyenin infazına ilişkin bir işlem yapılmadığından söz edilemez. İcra müdürü bu kararla İİK'nın 276/1. fıkrasına göre taşınmazın tahliyesine, ancak üçüncü kişinin taşınmazın tahliye işlemlerini yapabilmesi için 02.10.2023 tarihine kadar tahliyenin infazının ertelenmesine karar vermiştir. İİK'nın 276/2. maddesine göre tahliyeyi tehirle 3 gün içince icra mahkemesine bir karar vermesi için keyfiyeti icra mahkemesine bildirilmesine karar vermediği açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle üçüncü kişinin taşınmazın işgalde haklı bulunduğuna ilişkin iddia ve delillerini icra mahkemesinde ileri sürerek İİK'nın 276/3. maddesine göre bir karar verilmesi için şikayette bulunmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekir. İcra müdürlüğünce 18.09.2023 tarihli tahliye işlemi sırasında İİK'nın 276/2. maddesindeki prosedürün işletilmemiş olması, şikayetçi 3. kişinin icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurmasına engel değildir.
O halde, İlk Derece Mahkemesince, İİK'nın 276. maddesi kapsamında gerekli inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Şikayetçi 3. kişinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 16.10.2024 tarih 2023/1794 Esas 2024/1410 Karar sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
Ankara 12. İcra Hukuk Mahkemesinin 09.11.2023 tarih 2023/1279 E.-2015/1577 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetin esasına ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy Yazısı;
İcra ve İflas dairesi, İcra ve İflas Kanununu birinci derecede uygulamakla görevlidir. Bu görevleri yaparken kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa usul ve yasaya aykırı hareket etmiş olur. İcra ve iflas dairesinin bu gibi usulsüz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurabilir. Şikayet; icra ve iflas dairelerinin icra ve iflas hukukuna aykırı olan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesini sağlamak için kabul edilmiş kendine özgü bir kanun yoludur(Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı).
İİK’nın 16. maddesinde “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere icra ve iflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kural; şikayete konu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük süreye tâbi olmasıdır. Bu kuralın (süreye tâbi şikayetin) iki önemli istisnası vardır:
1-İİK'nın 16/2. maddesi gereğince “Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman (süresiz) şikayet olunabilir.” Bu hükmün amacı ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.
2-Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna başvurulabilir. Anılan ilke doktrinde bu şekilde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir.
Şikâyet, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı başvurulan kendine özgü bir kanun yolu (hukukî bir çare) olup, bir dava değildir. Bu nedenle şikâyette davacı ve davalı terimlerinin yeri yoktur. Şikâyette iki taraf vardır: 1)Şikâyet eden, 2)Şikâyet olunan (karşı taraf) İcra müdürünün bir işleminden zarar gördüğünü bildiren her ilgili, o işlem hakkında şikâyet yoluna başvurabilir. Başka bir deyimle, icra müdürünün bir işlemini, yukarıda belirtilen sebeplerden birine dayanarak iptal ettirmek veya düzelttirmekte hukuki menfaati (yararı) bulunan herkes, şikayette bulunabilir. Bir kimsenin, bir işlemin iptal edilmesinde veya düzeltilmesinde, korunmaya değer bir menfaati (yararı) vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya kendi hukuki durumuna ilişkin olması ve zararının bulunması gerekir.
Şu halde şikâyet hakkı, şikâyet konusu işlemin iptal ettirilmesinde hukuken korunmaya değer bir menfaati (yararı) olan alacaklı, borçlu ve üçüncü kişilere aittir(Pr.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Kasım 2004 baskı-sh.99).
Somut olayda; alacaklı tarafından dava dışı borçlu ... Gayrimenkul Yatırım İşletme Anonim Şirketi aleyhine adi kira ve hasılat kiralarına özgü örnek 13 nolu ilamsız takip başlatıldığı, borçlu tarafından süresinde borca itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğu, alacaklı tarafından itirazın kaldırılması ve tahliye talebiyle icra mahkemesinde dava açıldığı, Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin 23.02.2023 tarihli, 2022/1395 E.-2023/432 K. sayılı ilâmı ile "Davanın KABULÜ ile Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2022/12990 E. sayılı dosyasındaki itirazın KALDIRILMASINA, asıl alacağın %20'si oranındaki tazminatın davalıdan alınarak davacı/alacaklıya verilmesine, davalı kiracının dava konusu ... , Çankaya/Ankara adresindeki kiralanandan İİK'nın 269-269/a maddeleri gereğince temerrüt nedeniyle TAHLİYESİNE" karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince; 18.09.2023 tarihli talep dilekçesiyle alacaklı vekili tarafından bahse konu “TAHLİYE” ilamı ibraz edilerek tahliyenin infazı istenmiş olup, aynı tarihli icra müdürlüğü kararıyla talebin kabulüne karar verilmişse de tahliyenin infazına ilişkin olarak herhangi bir işlem tesis edilmediği gerekçesiyle “talebin kabulüne dair icra müdürlüğü kararına karşı takip
dosyasının tarafı olmayan şikâyetçi 3. kişinin şikâyetinde hukuki menfaatinin bulunmadığı, bu durumda mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle şikâyetin reddine...” karar verildiği, bu karara karşı şikâyetçi 3. kişi tarafından temyize başvurulduğu görülmüştür. HMK’nın 26/1. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir...” şeklindedir.
Şikayetçi 3. kişi 26.09.2023 tarihli şikayet dilekçesinde; 18.09.2023 tarihli icra müdürlüğü kararının iptalini istemiş netice ve talep kısmında da “şikayetin kabulü ile Ankara 3. Genel İcra Müdürlüğü 2022/12909 Esas sayılı dosya kapsamında verilen 18.09.2023 tarihli tahliye kararının infazına ilişkin müdürlük kararının iptalini” talep etmiştir. HMK’nın 26/1. maddesi uyarınca “TALEPLE BAĞLILIK” ilkesi dikkate alınarak karar verilmesi gerekmektedir.
İİK’nın 276. maddesinin 1., 2. ve 3.fıkralarında “Tahliyesi istenen yerde kiracıdan başka bir şahıs bulunur ve işgalde haklı olduğuna dair resmi bir vesika gösteremezse derhal tahliye olunur.
Şu kadar ki, bu şahıs resmi bir vesika gösterememekle beraber daireye ibraz olunan mukavele tarihinden evvelki bir zamandan beri orayı işgal etmekte bulunduğunu beyan eder ve bu beyanı icra müdürü tarafından mahallinde yapılacak tahkikat teeyyüt ederse memur, tahliyeyi tehirle üç gün içinde keyfiyeti icra mahkemesine bildirir.
İcra mahkemesi, tarafları dinleyerek icabına göre tahliyeyi emreder veya taraflardan birinin yedi gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumuna karar verir. Bu müddet içinde mahkemeye müracaat edilirse, davanın neticesine göre hareket olunur...” şeklinde düzenlenmiştir. Şikayet dilekçesine göre şikayetin konusu 18.09.2023 tarihli icra müdürlük kararının iptali isteminden ibarettir. 26.09.2023 şikayet tarihi itibariyle icra müdürlüğünce henüz İİK’nın 276/1., 2. ve 3. fıkralarındaki prosedür işletilmemiş olup, şikayetçi 3. kişi yönünden İİK’nın 276. maddesine yönelik bir şikayetin varlığından da söz edilemez.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, özellikle “TALEPLE BAĞLILIK” ilkesine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA karar verilmesi gerekirken, aksi yöndeki Dairemiz çoğunluğunun bozma görüşüne katılamıyorum.26.02.2025